18 bölüm oldu hâlâ bi yakınlık yazmadım.
Hem şöyle artık abilerin pişman olduğu anne babayla daha çok yakınlaştığımız bölümler ve bir de olaylı birkaç sahne yazmak istiyorum. Bunun için aklımda 2 tane sahne var. Biri de bu bölümün sonunda olan olayla alakalı.
"Tamam babaanne söz. Gelicem bir daha ya."
"Bak kızım, gelmezsen aha da o götüne terliğimi yersin."
"Ya söz gelicem. Ama bir daha ki sefere o çöreklerinden isterim."
Vedalaşma vaktiydi. Onları uzun süre göremeyecek olsam da artık buradan gitmek zorundaydık.
Halam, batu derken her biriyle vedalaşıp arabaya bindim.
Ne kadar güzel vakit geçirsem de asıl ailemle olan anılarımı özlüyordum. Şimdi onlarla buraya gelmiş olsaydık Batu, Alp abim ve ben ortalığı karıştırıp babaannemden dayak yerdik.
Bunları düşündükçe yüzüme bir tebessüm yayıldı. Özleyecektim.
Karşımda oturan Araf dikkatimi çekinci izlemeye koyuldum. Babaannemden kurtulduğu için rahatlıkla omuzları çökmüştü. Tüm tatil boyunca babaannemden kaçtığı için bunu normal karşılıyordum.
Kesinlikle bazı geceler Batu ile gizlice buluşup Araf'a altımıza işiyene kadar gülmemiştik. Kesinlikle.
Yanımda oturan Arel'e döndüğümde yüzümdeki tebessüm eksilmedi. Nasıl ikizler birbirinden bu kadar farklı olabiliyordu?
Çok sessizdi. Ama Araf'ın tam tersi olarak bana iyi davranıyordu. Bana bir şeyler anlatmasını günlerce bekleyemezdim. O yüzden konuşmaya çalıştım.
"Merhaba."
Bana döndü, tebessüm etti ve önüne döndü.
"Nasılsın?"
Bana döndü, tebessüm etti ve önüne döndü.
"Bende iyiyim, teşşekkürler."
Bana döndü, tebessüm etti ve önüne döndü.
"Bugün hava çok güzel değil mi?"
Yine bana döndü ama bu sefer gülümsemedi. Kaşlarını çatarak camı işaret etti.
Yolda giden arabanın camından baktığımda her yer sisti.
Pekala, sanarım hava çokta güzel değildi.
Ona dönünce yine bana bakmayıp karşı cama baktığını gördüm. Biraz da olsa konuşamaz mıydı?
"Konuşmaz."
"Ne?" Aksel bıkkın bıkkın gözlerime bakıyordu.
"Asla biriyle konuşmaz. Hatta yıllardır sesini bile duymuyoruz."
Ama benimle bir kere bile olsa konuşmuştu. Amcama yanlışlıkla çarptığımızda "Bir şey olmayacak." demişti.
"İyi de neden? Neden konuşabiliyorken susmayı tercih ediyor?"
"Bu seni ne kadar ilgilendirir?" Araf bi' anda bana doğru atak yapınca hemen geriye kaçtım.
Arel endişeyle kolunu benim önüme siper ederken Aksel de Araf'ı tutmuştu.
"Noluyor çocuklar?" Taner Bey kaşlarını çatarak aynadan bize bakarken yutkundum.
Çok ileri gitmiştim. Beni alakadar etmeyen şeyleri sormamalıydım. Herkes beni suçluyordu.
Elimin üstünde hafif bir dokunuş hissedince Arel'e döndüm. Sakin olmam için gülümseyip bana göz kırptı.
Ondan gözlerimi kaçırıp diğerlerine baktığımda yutkundum.