yeni taç

473 56 70
                                    

Selam! İnternet bulmuşken bölüm yazacağım. Umarım bitirip atabilirim. Birde artık hikayeyi bu yazı ile yazacağım. Diğer türlü biraz uğraştırıyordu. Her neyse Riley'in ağzından okumaya devam edelim.

İyi okumalar!

Çarpmanın etkisiyle duvarlarda kırıklar oluşmuştu. Hayır, öfkem hâlâ dinmemişti. Herkes ayağa kalkmaya çalışırken ben Thor'un yanına ışınlandım. İkimizin altına bir portal açtım ve midgarddaki boş bir havaalanına düştük. Sanırım kendimi geliştirmiştim. Eskiden bir yerden diğerine ışınlanmak veya portal açmak için o yeri daha önce görmüş olmam gerekirdi. Şimdi ise boş bir havaalanına gitmek istediğimi düşünmüştüm ve portal açılmıştı. Gelişip gücümün sınırlarını keşfetmek istiyordum.

Thor düştükten hemen sonra auağa kalktı. "Ley, dur!" Bu ismi duymak bana birşey ifade etmiyordu. Benim ismimi kullanmalarını istiyordum. Telekinezi ile onun hareketlerini kısıtladım.

"Benim adım Riley Case seni salak." Dudağımı büzdüm. "Gerçi birazdan öleceksin, ismimi öğrenmen pek önemli değil." Yavaş adımlarla etrafımda halka çizmeye başladım. "Seni nasıl öldürmemi istersin Odin oğlu?"

Thor kendini zorlayarak başını iki yana salladı. "Hayır, Riley, sen bu değilsin." Önünde durarak yüzüne yaklaştım.

"Ben buyum." Yüzümü geri çektim. Ona yakın olmaya tahammül edemiyordum. "Hafızamı kaybettiğimi iddia ediyorsunuz. Bu saçmalık ne için?" Ağzını açmışken sesimi yükselterek konuşmaya devam ettim. "Sus! Cevap vermeni istemedim."

Yavaş adımlarla etrafında halka çizmeye başladım. Ona bakmamaya özen gösteriyordum. O sarı saçları, mavi gözlerini görünce aklımda kabusum canlanıyordu. Kabusumdaki ile hâlâ aynıydı. Neden 17 yıldır aynıydı?

"Annemi neden öldürdünüz?" Sustu. Gözlerimin şuan daha çok parladığını hissedebiliyordum. Havaalanının yakınlarında duyduğum sesler ile ikimizi büyük bi kalkana aldım. Thor'un önüne geçip mor gözlerimle mavi gözlerine bakmaya başladım. "CEVAPLA!"

"Anneni öldürmek Odinin kararıydı." Evet, bunu biliyordum. Annem bana bıraktığı mektupta yazmıştı.

"Neden?" Diye sordum. Evet, nedenini bilmiyordum. Annem mektupta sadece senden korktukları gibi benden de korktular demekle yetinmişti.

"100 yıl önce Nyx sonsuzluk taşlarını toplamaya çalışıyordu. Dördünü toplamıştı da. Topladıkları; güç, zihin, uzay ve gerçeklik taşları. Babam, yüce Odin ilk başta annene engel olamadı." Evrenler arası zaman farkı olacağını zaten biliyordum.

Taşları da biliyordum. Bir önceki evrenimde bu taşları aramıştım ancak zihin taşı hariç diğerlerini bulamamıştım. Annemin mektubunda yazdığına göre taşları hissetmem gerekiyordu. Bunu herkes yapabilir miydi emin değildim ama anneme güvenip taşları hissetmeye çalışmıştım. Belki zindanlarda, bileğimdeki kelepçelerle olmam buna engel olmuştu. Hayır, o evrene ait olmadığım için o evrendeki taşları hissedememiştim.

"Sonra bir haber aldık. Seninle ilgiliydi." Daha dikkatli dinlemeye başladım. Artık tüm dikkatim Thor'un ağzından çıkan kelimelerdeydi. "Nyx'in bebeğinin dört sonsuzluk taşının gücüne sahip olacağına dair teoriler vardı." Dört sonsuzluk taşının gücüne sahiptim... Bu doğruydu. Dört taş birleşince daha farklı güçlerimde olmuştu.

BAŞKA EVREN - AVENGERS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin