Xoxo Kisses Hugs Minsung ✓

0.5

Kalbi acıyordu. Her nefes alışı ciğerlerine batıyormuş gibiydi. Elini kalbini üzerine koyup vurdu.  Yıllardır seviyordu üvey abisini. Minho onun her zaman koruyucusu olmuştu.

Anksiyetesini yenmesinde bile büyük bir rolü vardı. Küçükken cılız, zayıf, kuvvetsiz olduğu için ve üvey evlat olduğu için çok dalga geçilmiş çokça da zorbalığa uğramıştı küçük bedeni.
Gerçek ailesini hiç bir şekilde tanımıyordu. Yurtta ki ablalar dan öğrendiği daha yeni doğmuşken çöpün yanında bulunmuş ve yurda verilmişti.

6 yaşında iken yurt müdürü birden onu çağırmış ve bir ailenin onu almak istediğini ve eşyalarını toplamasını söylemişti. Bunu duyduğunda çok korkmuştu.

Tanımıyordu ki onları. Evlat edinildiği aile Minho'dan sonra çocukları olmadığı için evlat edinmişti. Minho ona her zaman çok iyi davranıp bolca sevgi göstermişti.

4 yıldır da aşıktı ona. İlk ondan etkilendiği zaman lise zamanlarında Minho bir kavgaya girmiş ve dudağının kenarı patlamıştı. Jisung onun kavgaya girdiğini duyunca çok telaşlanmıştı.
Revirden aldığı bir kaç malzeme ile dudağını kenarını temizlerken çok yakında olduklarında etkilenmişti.
Bunu ilk çok üstelemesede sonralardan anlamıştı sevdiğini. Üniversite zamanlarında Hyunjinle tanışmıştı, Hyunjin onu Seungmin ve Jeonginle de tanıştırmıştı. İyi bir arkadaş olmuşlardı bu zamana kadar. Bir yıl önce ise elinden tuttuğu kızı gösterip kız arkadaşım değince de çok yıkılmıştı.

Yaslandığı kapıdan çekilip kalktı. Yatağına yatıp başka bir evrende Minho'yla mutlu oldukları hayaller kurarak uykuya daldı. Sabah erkenden çalıştığı şirkete gitmek için kalktı. Banyoya girip işlerini hallettikten sonra  dolabına geçip beyaz belinde biten bir gömlek ve altına ise siyah bir etek giymişti.

Gömleğinin ilk üç düğmelerini açık bırakarak bir kolye taktı. Makyaj malzemelerini alıp siyah göz kalemi sürüp dudak parlatıcısı sürdü. Minho'nun çok kokusunu sevdiği şakayık kokulu parfümünü sıktı. Son olarak ise mavi saçlarını yaptığında hazırdı.

Odasından çıkıp gideceği sırada mutfaktan gelen adının seslenilmesiyle oraya yöneltti adımlarını. Minho kahvaltı hazırlamış, kahve koyuyordu. "Gitmeden bir kahvaltı et." Jisung'a bakmadan söyledi. "Canım istemiyor sonra yerim." Minho bakışlarını Jisung'a çevirip süzdü. "Bu halde mi gideceksin."

"Ne varmış halimde." Minho önüne dönüp onun duyamayacağı şekilde fısıldadı."Fazlasıyla güzel." Tekrar Jisung'a dönüp bu sefer duyabileceği şekilde konuştu. " Ye yemeğini beraber gidelim." Aynı şirkette çalışıyorlardı zaten. Jisung karnının guruldamasıyla daha fazla itiraz edemeden kabul etti.

Masaya geçip Minho'nun önüne koyduğu kahveyi yudumladı. Kahvaltılarını etmiş ve etrafı toparladıktan sonra Minho odasına geçip hazırlanmaya başladı Jisung onu beklerken. Siyah gömlek ve siyah pantolon giymiş ve birkaç yüzük takmıştı. Alnının artasını açık olacak şekilde spreyledikten sonra hazırdı.

Evden çıkıp Jisung'un asansör korkusu olduğu için binadan merdivenlerden inerek çıkmışlardı. Minho'nun arabasına binip şirkete gittiler.

Vardıklarında yollarını ayırdılar. Jisung ve Hyunjin'in masaları yan yanaydı. Bu yüzden çalışan arkadaşını görünce kollarını boynuna dolayıp sarıldı. Hyunjin anında gülümseyip ona döndü.

"Fıstığım harika gözüküyorsun."

"Asıl sen harika gözüküyorsun. Bugün ayrı bir uğraşmışsın. Birine mi beğendireceksin kendini?" Şakayla söyledi bunu. Hyunjin göz kırparak yanıtladı. "Aynen kendimi beğendirmek istediğim bir fıstık var. "

"Bil ki o fıstık seni çok beğenmiş."

"Öyle mi sevindim buna."

Biraz daha muhabbet ederek işleriyle uğraştılar öğlene kadar. Saat iki gibi de toplantıları vardı. Öğlen olunca Jeongin ve Seungmin'in olduğu bölüme gittiler. Hyunjinle kendisi iç mimarken, Jeongin ve Seungmin ise peyzaj mimarıydı 

Onları alıp şirkete yakın bir restoranda gidip cam kenarı bir yere oturdular. İstediği yemekleri seçip söyledikten sonra yemekleri beklerken Seungmin'in telefonu çalmıştı.

Seungmin telefonu açıp konuştuktan sonra Jisung'a döndü. "Sana harika bir haberim var Sung." Meraklı bakışlar ona dönmüştü.