2.5

1.8K 204 192
                                    

Uzun gecenin ardından Jisung susadığı için yatağından kalktı. Mutfağa gidip su içtikten sonra kontrol etmek için Hwa Young'un odasına gitti. Uyanmasın diye dikkatli ve yavaşça açtı kapıyı. Ama beklidiği şey boş olan bir yatak değildi.

Korku tüm bedenini sararken yatağa yaklaştı. Yastığın üzerinde kağıt parçası vardı. Titreyen elleriyle aldı onu.

'Jisung-ah kızın çok tatlıymış ama bundan sonra görebileceğini zannetmiyorum üzgünüm :( '
                                                      

                                                          ~Jia~

Jisung çığlık atıp ellerini yüzüne koydu. Ellerini çektikten sonra açık olan balkon kapısını fark etti. Hwa Young'un odasında balkon vardı. Koşar adımlarla Minho'nun yanına gitti.

Onun yokluğuyla ve duyduğu çığlıkla uyanan Minho yatakta oturur pozisyonda gözlerini ovuşturuyordu. Jisung'u ağlarken görünce telaşla kalktı. "Jisung ne oldu?" Jisung elindeki kağıdı uzattı ona. Jisung tüm gücünün çekildiğini hissederek diz üstü yere düştü.

Minho okuduğu kağıtla kaşlarını çatmış ve Miyeon olduğunu anlamıştı. Çünkü bu lakap Miyeon'un üniversitede ki takma adıydı. Bunu Jisung da biliyordu. Galiba Miyeon Jia adının unutulduğu düşünmüştü. Ama yanılmıştı.

Jisung'un yanına çöküp sarıldı. Jisung içli içli hıçkırarak ağlıyordu. Minho onu ilk defa bu kadar kötü ağlarken görüyordu. Kendisinin de gözü dolsa da güçlü durmalıydı. "Jisung'um bulacağım kızımızı sakin ol lütfen." Jisung ellerini Minho'nun göğsüne koyup ittirdi.

"Nasıl sakin olayım Minho!" Jisung sinirden bağırmıştı. Minho'nun sakin tavrı onu daha da çok sinir ediyordu. "Biliyorum sakin olamıyorsun ama bi-" Minho daha cümlesini bitirmeden Jisung böldü onu. "Sen ne anlarsın ya daha yeni baba olmuşsun gelip benim sakin olmamı söylüyorsun."

Minho duyduklarıyla yıkılmıştı. Jisung'un sinirle söylediğini ve sakinleştiğinde özür dileyeceğini biliyordu ama çok ağrına gitmişti. Zaten dolu olan gözlerinden yaşlar akmasına engel olamadı bu sefer.

Telefonunu alıp evden çıktı. Jisung'un kendisine seslediğini duysa da duymazlıktan geldi. Daha fazla konuşup birbirinin kalplerini kırmak istemiyordu.

***

Jisung , Minho evden gideli kaç saat olmuştu bilmiyordu. Jeongin, Felix ve Seungmin yanındaydı. Minho ve diğerleri polislerle beraberdi. Hwa Young'u her yerde didik didik arıyorlardı.

Felix'in ağzına sakinleştirici zorla vermesiyle sakin sakin duruyordu ama ağlaması hiç kesilmiyordu.

"Ben kızımı istiyorum." diye sayıklayıp duruyordu. Bir de Minho'ya söylediği son şeyin çok ağır ve kalp kırıcı olduğunu anlamıştı pişmanlık doluydu.
Yanında ki Jeongin'e döndü. "Sanırım Minho'nun kalbini çok kırdım." Deyip gözlerini sımsıkı yumdu. Yaşlar akan gözlerini silip yutkundu. "Niye hyung?"

"Ona sen ne anlarsın ya daha yeni baba olmuşsun gelip benim sakin olmamı söylüyorsun dedim." Jeongin şaşkınlıkla dudaklarını araladı. "Hyung, Minho hyung çok üzülmüştür niye öyle düşündün ve söyledin ki?"

"Çünkü sakin olmamı söylüyordu ama ben sakin falan olamam kızımı kaçırdılar ve ne yapacaklar ona bilmiyorum o daha çok küçük ve sakin tavrı beni sinirlendirdi."

"Ama onun güçlü durması gerekiyordu."

"Çok pişmanım zaten, öyle demek istemedim ki."

"Biliyorum hyung eminim ki pişmansındır. Minho hyung zaten sinirle söylediğini anlamıştır."

Xoxo Kisses Hugs Minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin