0.9

3.4K 359 130
                                    

"Seni özledim." deyip kollarını Minho'nun boynuna doladı Miyeon. Minho ise gülümseyip sarıldı ona. Ardından Miyeon Minho'nun dudaklarına atılmıştı. Jisung sabah bugün kimse beni üzemez dese de şimdi dolan gözleriyle kimsenin duyamayacağı şekilde küfredip , zaten molada oldukları için villanın bahçesine çıkıp sigara çıkarıp yaktı.

Dumanı içine çekerken duyduğu adım sesleriyle birisinin yanına geliyor olduğunu fark etse de dönüp bakmadı. "Son zamanlarda çok sigara içer oldun sen." Duyduğu sesle Minho olduğunu anlaması uzun sürmemişti. Göz devirip yanıtladı. "Sanane." diyememişti ki 'senin yüzünden' diye.

Minho onun elindekini alıp yere attı ve ezdi. "Çok içme zararlı." Jisung sinirle döndü ona. "Ya sanane acaba sevgilin gelmiş gitsene yanına. Ayrıca günde iki paket bitiren sen mi söylüyor bunu?"

Minho tam konuşacakken yanlarına gelen Mingi yüzünden bölünmüştü. "Jisung bir şey mi oldu üzgün gibisin?"

"Bir şey yok." deyip hızlı adımlarla uzaklaştı oradan.

Herkes işinin başına dönmüştü. Günleri villayı tamamlamakla geçerken burada kalacakları son gün gelmişti bile. Tamda Jisoo'nun istediği gibiydi ve oldukça da memnundu.

Jisoo villasının içinde gezinirken yüzünde her zaman ki gülümsemesiyle konuştu. "Harika olmuş çok beğendim."
Jisung da gülümsedi. "Beğenmenize çok sevindim."

Burada yapacakları bir şey kalmadığı için otele geri döndü Jisung. Minho ise Miyeonla birlikte nerde olduklarını bilmiyordu. Valizini toplayıp kendini yatağının üstüne attı elinde aldığı telefonuyla uğraşırken bir süre sonra canı çok sıkılmıştı. Son Paris gecesini de oturarak değilde eğlenerek geçirmek istiyordu.

Lacivert tişört ve kot şort giydi. Hafif de makyaj yaptıktan sonra hazırdı. Otelden çıkıp taksiye binip sahil kenarına gelmişti. Buraya gelmeden önce aldığı poşette ki biralardan birini çıkarıp içmeye başladı. Bir şişe iki şişe derken beşinci şişeye gelmişti.

Yavaş yavaş sarhoş olamaya başlamıştı hafif esen soğuk rüzgar onu oldukça iyi hissettirmişti. Telefonun zil sesi kulağını doldurunca arayan kişinin kim olduğuna baktı. 'Sonsuzluğum' yazısıyla derin bir nefes çekti içine. Açıp kulağına götürdü telefonu. " Efendim hyung."

"Jisung neredesin sen saat kaç haberin var mı?" Telefonu kulağından çekip saate baktı. Saat gece bir olmuştu. "Sahildeyim ne oldu?" Sarhoşluğundan dolayı bazı harfleri yutsada ne demek istediğini anlamıştı Minho. " Sen sarhoş musun?" Jisung alkolün etkisiyle kıkırdadı. "Öyleyse ne olmuş."

"Konum at geliyorum."

"Tamam."

Konumu attıktan sonra yere kumun üzerine sırt üstü uzandı. Etrafı ay ışı aydınlatırken, denizin dalga seslerini dinliyordu. Üzerine çöken bir anda yorgunlukla gözlerini kapatmamak için kendi çapında savaş veriyordu.

"Jisung." Kafasını sesin geldiği yöne doğru çevirip yanına doğru gelen silüeti izledi. Yattığı yerden doğrulup ayağa kalktı. Ona doğru giderken tökezlemişti. Ama anında Minho'nun kolları ince belini sarmıştı.

Beline dolanan kollara ellerini koydu. Bel oyuntusunu okşayan eller kendini iyi hissettirmişti. Anında gülümsedi. Yüzleri çok yakında olduğu için fark etmeden nefesini tutmuştu. "Bebeğim nefes al." Jisung gelen farkındalık hissiyle utançla kafasını eğdi. Yanakları kıpkırmızı olmuştu şimdiden. Minho ona gülüp tişörtü kaydığı için açıkta kalan boynu ile omzu arasına bir öpücük kondurdu. Jisung titremişti, resmen kolları arasında eriyip gidiyordu.

"Gidelim mi?" diye soran Minho'ya karşı zamanı dondurmak istemişti. istemese de onayladı. "Olur." Minho eliyle Jisung'un bileğini kavrayıp otele götürdü. İçtiği kahve ve aldığı soğuk duşla sarhoşluğu bedenini yavaşça terk ederken uykusuzluktan kapanan göz kapaklarıyla yatağına yerleşip uykunun kollarına bıraktı kendini.

_________________________________________

Sizce nasıl gidiyor? Düşüncelerinizi alalım?

Oy ve yorum yaparsanız sevinirim

Neyse bb.

Xoxo Kisses Hugs Minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin