Çalan kapının sesiyle Chan gözlerini açtığında Seungmin'in yatakta oturmuş gözlerini ovuşturduğunu görüp zoraki doğruldu.
"Kapıya mı uyandın?" Seungmin başını salladı.
"Çok olmadı çalalı." Chan esneyerek oturdu.
"Sen burada kal-"
"Kapıyı açacağını söyleme bana." ayağa kalkıp sevgilisine sıkıca sarıldı ve saçlarıyla dudaklarına birkaç öpücük bıraktı.
"Açacağım tabii, güvenlik gecenin bu saatinde öylesine birini içeri almaz. Bizimkiler falandır belki ama eğer onlar değilse şüpheli bir ses duyduğun an kapını kilitleyip Changbin'i ara tamam mı?" Seungmin onun ellerini tuttu.
"Gitmesen?" Chan ona hafifçe gülümsedi.
"Korkma Min, sence hangi salak soyacağı ya da adam sikeceği evin kapısını çalar?" Seungmin'in yine de ikna olmadığını görünce Chan onun dudaklarına daha uzun bir öpücük bıraktı. "Birazdan dönerim." Chan başka bir şey demeden kapıya yönelince Seungmin de hissettiği korku yüzünden ayağa kalktı.
Chan önceden de saldırıya uğramıştı ve Seungmin bu yüzden korkuyordu, eğer Chan tekrar saldırıya uğrayıp da öldürülürse Seungmin nasıl devam edebilirdi ki?
O yavaşça kapıya tutunup korkak bir şekilde aşağıyı dinlemeye başlarken Chan çoktan kapıya ulaşmış, yavaşça kapıyı açıp Minho'yla karşılaşmıştı.
Gecenin dördü olmasından mı bilinmez, yorgun ve bitik bir ifadeyle bakan küçüğünü görünce derin bir nefes aldı.
"Gece gece ne işin var dışarıda senin? Geç içeri hadi, salak çocuk." Minho içeri geçerken homurdandı.
"Salakmış, seni on yıl askere göndereyim de gör." Chan kapıyı geri kapatıp onun ayakkabısını çıkarmasını izledi.
"Neden buradasın?" Minho sırtındaki çantayı gösterip oldukça samimiyetsiz bir şekilde gülümsedi.
"Babam evden gidebileceğimi söyledi ve ben de geldim."
"Aferin, geç salona geliyorum."
"İstersen sen uyumaya dön-"
"Geç dedim Minho." Chan onu kolundan nazikçe tutup salona çekince Minho sessizce onu takip etti, salona girdiklerinde Chan koltuğa oturan küçüğünün önünde diz çökmüştü.
Yavaşça onu süzüp tekrar gözlerine baktı.
"Kavga mı ettiniz?" Minho başını salladı.
"Bir şeyleri yanlış anladım, ama aslında öyleydi ama ben yanlış anladım."
"Düzgün anlatır mısın?" Minho ona şirince gülümseyip olanları anlatmaya başlayınca Chan sessiz kalıp dinledi onu, lafını bitirmesini bekledi.
Minho sonlara doğru ilk başta olduğuna kıyasla daha huzursuz bir ses tonu kullanarak anlatmasını bitirdiğinde Chan derin bir nefes alıp onun uğraştığı ellerini tuttu.
"Babandan uzakta sorun yaşamayacak mısın? Tek başına, büyük ihtimalle sana hizmet eden birileri olmadan..." Minho dudak büzdü.
"Bir şekilde alışmam lazım." Chan nazikçe onu kendine çekip kollarını dolayınca Minho anlam veremese de sarıldı ona.
Chan nazikçe onun saçlarını okşarken Minho farkında olmadan dolan gözlerini kapattı.
"Bana bugün ilk kez beni sevdiğini söyledi biliyor musun? Bana dedi, sevdiğini söyledi. Ben... İhtimal bile vermiyordum buna, düştüğümde değil kaldırmak bana bakmıyordu bile. Ama seviyormuş, öyle dedi." Chan okşadığı saçlara nazik bir öpücük bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm not me\Minsung
FanfictionMinho, kendisine mesaj atan sözde Jisung'a aşık olmuştu fakat hayatında her şeyden daha önemli bir yer edinmiş bu kişinin sakladığı büyük sırrı bilmiyordu. 👉Texting👈 Not: Mafya hikayesi falan değil ama normal bir texting olduğunu düşünerek başlars...