15

494 58 94
                                    

Elindeki konumu kontrol ettikten sonra etrafta duran banklardan birini görünce Minho sessizce ona oturdu, bir yandan da etrafındakileri inceleyip Jisung'u görmeye çalışıyordu.

Sessizce geçirdiği kısa bir süreden sonra etrafa bakınarak yürüyen Jisung'u gördüğünde gerginliğini bir kenara bırakarak ayağa kalktı.

"JİSUNG-AH!" Jisung kendi adını duyunca merakla etrafa bakıp kendisine el sallayan adamı, Minho'yu gördü ve hafifçe çatılan kaşları eşliğinde bir süre etrafına bakındı.

Minho ona el sallıyordu, ama neden?

Bu adam da kim be?

Dikkatlice karşıya geçtikten sonra adamın karşısında durduğunda beklemediği bir anda Minho ona kollarını dolayıp sıkıca sarıldı.

"Sonunda seni yüz yüze görebildim, ne kadar mutluyum bilemezsin." Jisung kendisine sıkıca dolanmış kollarla gözlerini kırpıştırdı.

"Şey... Pekala..?" yabancı olan bu adamın tavırları yüzünden rahatsız hissederek omuzlarına hafifçe ellerini koydu. "Sizi tanıyor muyum?" Minho birden kaskatı kesildi.

Gerileyip şaşkınca ona baktığında Jisung'un rahatsız durduğunu fark edip hemen ellerini çekti.

"Minho ben, bir buçuk aydır hep yazışıyoruz ya..?" Jisung kaşlarını çattı.

"Yazışıyor muyuz?" telefonunu cebinden çıkarıp açtı ve uygulamaya girip bir süre inceledi. "Sikeyim, Minho diye biriyle hiç yazışmadım ki... Nereden tanışıyoruz?" Minho hissettiği kalp kırıklığını bastırmaya çalışıp gözlerinin dolmasını zoraki engelleyerek ona baktı.

"Şey, sen bana yazmıştın ve bütün arkadaşlarının sanal arkadaşı olduğunu fakat senin olmadığını söyleyip bir arkadaş istediğinden bahsetmiştin. O zamandan beri konuşuyoruz, hatırlamıyor musun?" Jisung bir şey demek için ağzını açmıştı ki Minho'nun zoraki durdurduğu gözleri dolmaya başlayınca derin bir nefes aldı.

"Oturalım mı? Düzgünce konuşalım." Minho sessizce yanında durdukları banka oturdu ve Jisung'un da yanına oturmasını izledi. "Pekala... Mesajlaşmalara bakabilir miyim?" cebinden telefonunu çıkarıp Jisung'la olan sohbetini açtı ve telefonu ona uzattı, Jisung çattığı kaşları eşliğinde telefonu incelerken kendisi de Jisung'u izlemişti.

Bir yerden sonra, Jisung bir şey söylemeyince kendisi konuşmaya karar verip titrek bir nefes aldı.

"Hiç mi bir şey hatırlamıyorsun?" Jisung dalgınca onu reddedip ekranda açık olan sohbetteki kişinin profiline girdi, gördüğü numarayla bakışları değişmişti.

"Chan hyung..." Minho merakla onu incelerken Jisung numarayı arayıp telefonu hoparlöre aldı.

"Ne oldu?"

"Chan hyungun numarası bu." Minho kaşlarını çattı.

"Chan hyungun mu?" Jisung bir şey diyemeden telefon açıldı.

"Sanırım açıklama yapsam iyi olur değil mi?" Chan'ın sesini duyunca Jisung kısa bir an Minho'ya baktı.

"Sanırım ciddi bir açıklama yapsan çok iyi olur hyung, kafayı yedim sandım senin yüzünden." Chan derin bir nefes aldı.

"Zaten yemişsin ki..." Jisung göz devirip başını arkaya çevirdi ve etrafı inceledi, etrafta çok fazla kişi yoktu.

İki binanın arasındaki bir gölgede, binalardan birine sırtını yaslamış kendilerini izleyen Chan ile göz göze geldiğinde ayağa kalkıp telefonu Minho'ya uzattı.

Bu olanları merakla izleyen Minho ise hala neler olduğuna anlam verememişti, Jisung diye Chan ile mi konuşuyordu yani?

Jisung'un baktığı yere bakışlarını çevirip kendilerine doğru gelen birini gördü, Chan onların yanına ulaştığında Jisung onun omzuna hafifçe vurmuştu.

I'm not me\MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin