32

308 38 43
                                    

Hep birlikte yedikleri yemekten ve kestikleri pastadan sonra Jisung'un ayarladığı mekana gitmek için evin kapısında toplandıklarında Chan herkesin tam olduğundan emin olup kapıyı kilitledi ve yanlarına ulaştı.

"Jeongin'i rahat bırak Seungmin." Seungmin ona el hareketi çekip Minho'nun aldığı beredeki kulaklarla uğraşmaya ve ara sıra Jeongin'in kafasını öpmeye döndü.

Chan birkaç uyarı yapıp gidiş konusunu konuşmak için Minho'ya yönelirken Felix de Jisung'a yaklaştı.

"Asma suratını bebek~" Jisung omzuna yaslanan Felix'in saçlarına başını yasladı.

"Nasıl asma ya, hiç konuşmadı benimle bugün. Neler olduğunu anlamıyorum."

"Belki seninle ilgili değildir, takma güzel bebiş kafana." Chan Minho'yla konuşmasını bitirip onlara döndü.

"Jeongin, Seungmin ve Hyunjin Minho'yla, diğerleri benimle gelecek. İtirazı olan?" Jisung öne çıktı.

"Ben de Minho'yla gitmek istiyorum." Chan'ın bakışlarını görünce duraksadı. "İstemiyormuşum." Minho Hyunjin'in kolunu tutup diğer ikisine de başıyla işaret ederek arabaya binerken Jisung Chan'a yaklaştı. "Neden Minho'yla gitmemi istemedin?"

"Aranız bozuk gibiydi, arabada kavga etmenizi istemedim. Bin hadi." Felix ve Jisung bir süre birbirlerine baktıklarında Felix omuz silkip arabaya yöneldi.

O sırada bahsi geçen Minho ise çoktan arabayı çalıştırmış, yola sokmuştu.

"Hyung, senin yakışıklı şoförün nerede?" Jeongin'in başını öne uzatarak sorduğu soruya Minho bakışlarını yoldan çekmeden cevap verdi.

"Sizin yanınıza geldiğim zamanlarda babam tek gelebileceğimi çünkü size güvendiğini söyledi, ben de öyle yapıyorum."

"Ne yani artık seni kaçırıp fidye isteyebilir miyiz?" Seungmin onu belinden tutup tekrar koltuğa oturmasını sağladı.

"Planımızı açığa çıkarma sakın." Minho onların bu tavrına hafifçe güldü.

"Ne zamandan beri arkadaşsınız?"

"Jeongin annesinin karnında var olduğundan beri, annemle onun annesi arkadaşmış ve ben küçükken annesinin hamile karnını öpmeyi severmişim. Şimdi de Jeongin'i öpüyorum." Minho ikisinin bu tatlı atışmalarını izlemeye dalacaktı ki Hyunjin uyarır gibi öksürünce kendine gelip yola odaklandı.

İki araba için de gürültülü geçen kısa yoldan sonra vardıklarında arabalardan inip barın önündeki kısa kuyruğa girdiler, Minho en önde durmuştu ve arkasındaki Hyunjin de onun omuzlarını tutuyordu.

"Jisung'u terk etmeye mi karar verdin?"

"Sanırım... Hazır hissetmeliyim." Hyunjin onun omuzlarını sıktı. "Seni hiç Felix'in etrafında görmüyorum, hep benim götümün dibindesin."

"Çünkü bu insanlar buradayken Felix'e yaklaşamıyorum, ben de seninle vakit geçiriyorum. Yoksa kafayı yerim." Minho ellerini arkaya uzatıp beklemediği bir anda Hyunjin'in kalçalarını kavrayınca Hyunjin geri çekildi. "Abartma sen de."

"Hyunjin çok yumuşaklarmış lan, ben hep ellerim artık." Minho keyifle elini kaldırıp onun yüzünü tek eliyle sıktı ve tekrar önünde döndü, tam önündeki kişinin de geçmesi üstüne kapıdaki adam onlara bakmıştı.

Minho'yu gördüğü gibi bir süre öylece bakakaldı, sonra hızla öne eğildi.

"Hoş geldiniz efendim." Minho şaşkınlığını atıp hafifçe gülümsedi.

"Eğilmene gerek yok, lütfen kalk." adam hemen doğruldu.

"Sizi burada görmek bizim için bir onur, tek misiniz?" Minho eliyle arkasını gösterdi.

I'm not me\MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin