21

504 59 73
                                    

"... Hayatımda ilk kez sevdiğim birisiyle date'e çıkıyorum." Hyunjin'in hafifçe kıkırdadığını duydu.

"Jisung seninleyken bizi salar diye ben de Felix'i evime çağırdım, biz hiç yatmadık biliyor musun?" Minho saçlarına bakım kremlerini sürerken mırıldandı.

"Kesin Jisung'un suçudur."

"Öyle zaten, ne zaman Felix'le çok azıcık ileriye gidecek olsak birden arıyor ya da mesaj atıyor, o arayınca da Felix'in hevesi kaçıyor." Minho kıkırdadı.

"Beni böyle Jisung'dan soğutamazsın."

"Tüh ya, ikna olmadın mı?"

"Asla olmam, Jisung'umu bırakmam."

"Ay götüm, sen de hemen aşık havalarına girdin." Minho onun gülüşüne eşlik ederken yandaki fön makinesini eline alıp çalıştırdı.

Babası sağolsun her şeyleri en son modelden de daha üst modeldi, elindeki fön makinesi de o kadar sessizdi ki Hyunjin duymamıştı bile.

"Ee, nereye gideceksiniz?"

"Bir kafe adı attı, daha önce hiç kafeye gitmemiştim ve kafelerde neler yenir içilir bilmiyorum."

"Tabi zenginsin sen, kafelerde veletlerle ne işin var?"

"Hep eve söylüyoruz, canım anlık bir şey çekse hemen sipariş ediliyor veya çıkıp bir şeyler almaya gideceksem etrafımda hep korumalar oluyor. Şimdi korumalarım da olmayacaklar, alışık değilim. Biraz tedirgin hissediyor olabilirim."

"Korumaların da mı olmayacak?"

"Jisung ile baş başa vakit geçirmek istiyorum, yani yine bizi izliyor olacaklar ama yanımda olmayacaklar. Aniden birisi silah çekip sıksa korumalarım nasıl koruyacaklar?" Hyunjin bir süre duraksadı.

"Kim neden yanında seni öldürmek için silah taşısın ki?"

"Belki de telefonum dinleniyordur ve şimdi gideceğim kafenin binasının ilk betonundaki atomları dizen adamın ebesinin ayak numarasını bulmuşlardır?" Minho derin bir nefes aldı. "Paranoya yaptığımı biliyorum ama inan silah çekip sıkmaları bana attıkları yargılayıcı bakışlar kadar korkutucu değil." Hyunjin iç çekti.

"Böyle bir hayat yaşamadığım için bilemiyorum, tek derdim ya yaptığım yaramazlıklar aileme giderse olmuştu. Küçükken her yere işerdim, bir keresinde köpeğimle beraber koltuğa işemiştik." Minho istemsizce gülüp fönü kenara bıraktı.

"Kim kime kötü örnek olmuş anlaşılmıyor."

"Deme öyle, çocuktum daha. Köpeğimin daha aklı başında birisi gibi davranması gerekliydi."

"Katılıyorum." ayağa kalkıp telefonuyla beraber büyük giyinme odasına girdi ve telefonunu kenara bırakıp mırıldandı. "Takım elbise giysem çok mu ciddi olur..?"

"E gelinlik?"

"Gelinlik?"

"Oğlum mal mısın? Kafeye takım elbiseyle mi gidilir?"

"Asıl sen mal mısın? Sence kafenin ne olduğunu biliyor muyum?"

"Doğru... Bak önüne çıkan en düz renkli pantolonu ve en düz renkli tişörtü giy, bak düz diyorum. Eminim elinde götünden sim çıkan bir pantolon vardır şimdi." Minho bir süre elindeki simli pantolona baktı, sonra onu bir kenara bırakıp ofladı.

"Ne giyeceğim o zaman?"

"Kot pantolonun var mı?" Minho bir süre dolabına bakındıktan sonra bulduğu mavi pantolonu alırken mırıldanarak onayladı. "Ya tişörtün? Meme göstermeyen ama..."

I'm not me\MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin