"Onu öptüm..." Jisung yavaşça yatağına oturup gözlerini sıkıca kapattı. "Dudaklarını..." sarhoşken yaptığı bir şey olmasına rağmen sonradan da olsa çok net hatırladığı o anın gözünde tekrar canlanmasına izin verdi.
Minho'nun nefesini yüzünde hissetmek, kendinden geçmiş gibi bakışlarla bakan gözlerini öyle yakından görmek ve dudaklarının tadını almak tekrar yapmak istediği şeylerin en başında geliyordu.
Belki o an kafası yerinde değildi ama Minho'nun göğsüne elini koyduğunda kalbinin çok hızlı attığını hissettiğini hatırlıyordu.
Yüzünü ellerinin arasına alıp bir süre duraksadı.
"Şimdi ne olacak? Minho'mu mu kaybedeceğim?" sıkıntıyla inlediği sırada kapısının açılma sesi üstüne bakışları içeri giren Felix'i buldu.
"Sincabım neler yapıyor?" Jisung yanına oturan Felix'in omzuna başını yasladı.
"Minho'sunu düşünüyor." Felix onun saçlarını okşadı.
"Konuştun mu hiç Minho'yla?"
"Hayır, nasıl konuşabilirim ki? Çok utanıyorum ya..." Felix onun yanağını sıkıp iç çekti ve geri çekildi.
"Hyunjin ile kavga ettik." Jisung birden heyecanlanıp onun ellerini tuttu.
"Ayrıldınız mı şükür?" Felix göz devirdi.
"Asla durmayack mısın?"
"Asla." Felix o an bunu devam ettirmek istemediği için bakışlarını birleşik ellerine indirdi.
"Sorun da sizin durmamanızda başlıyor, Jisung ben Hyunjin'i çok seviyorum ve sizin de onu tıpkı Minho'ya yaptığınız gibi kabullenip sahiplenmenizi istiyorum. Ama siz inat eder gibi ondan uzak duruyorsunuz ve biz bu yüzden biraz tartıştık, akşam Chan hyungun onu bizimle yemeğe çağırdığını söylediğimde bir daha sizinle aynı ortama girmeyi istemediğini söyledi ve sonra bir baktım ki kavga etmişiz. Bak biliyorum, bana karşı korumacı davranıyorsun ve Hyunjin'i sevdiğim için kalbimin daha da kırılmasından korkuyorsun ama lütfen Jisung... Lütfen ona iyi davran, Hyunjin sandığın gibi kaba ve çekilmez birisi değil, aksine çok tatlı birisi. Ve onunla böyle şeylerden dolayı kavga etmek istemiyorum, en azından benim için biraz daha nazik yaklaşamaz mısın?" Jisung onun söylediklerinin bir kısmını duymamış gibi Felix'in dikkatini yüzüne geri çekmek için başını hafifçe yana eğdi.
"Sence Hyunjin Minho'ya benim flörtlerimle ilgili bir şeyler söylemiş olabilir mi?" Felix onun mesajı aldığını bildiğinden tekrarlamadı, onun yerine hafifçe kaşlarını çattı.
"Neden böyle bir şey yapsın ki?"
"Bilmiyorum, şu Minho'yla ciddi düşünme meselesini sorması biraz tuhaftı ve o günden sonra Minho da tuhaf davranmaya başladı. Belki de yanlış anlayıp bir şey söylemiştir ve Minho da geri çekilmiştir bu yüzden?" Felix derin bir nefes alıp onun yüzüne düşmüş saçlarını nazikçe geriye yatırdı.
"Jisung, Hyunjin'i sevmediğini böyle belli etmene gerek-" Jisung onun bileklerini tuttu.
"Bana inanmıyorsan neden denemiyoruz?"
"Neyi deneyeceğiz?"
"Hyunjin'i arayıp akşamki yemek için ikna edeceğiz, her şey normal gibi gösterip sonra telefonunu kurcalayacağız. Eğer mesaj atmışsa yakalanır, eğer bulamazsak ona gidip yalnızken soracaksın. Nasıl plan?" Felix ona yumruğunu uzattı.
"Hyunjin'i sen ararsın?" Jisung itiraz etmek için ağzını açmıştı ki Felix'in bakışlarını görüp ona gülümsedi ve yumruğuna karşılık verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm not me\Minsung
FanfictionMinho, kendisine mesaj atan sözde Jisung'a aşık olmuştu fakat hayatında her şeyden daha önemli bir yer edinmiş bu kişinin sakladığı büyük sırrı bilmiyordu. 👉Texting👈 Not: Mafya hikayesi falan değil ama normal bir texting olduğunu düşünerek başlars...