Güven duygusu zor bir duyguydu. İnce bir ipin üstünde yürümek gibiydi. Her an düşecek korkusu ve biraz da endişe. Ama o ipten düştü mü insan, işte o zaman bir daha asla eskisi gibi olamazdı. Bana yabancı numaradan yazan kişinin kim olduğunu bilmiyordum. O gün Mert bizi eve bırakmış ve kendisi şaşırtıcı bir şekilde içeri girmemişti. Bizde Merveyle ayrı kaldığımız günlerin acısını çıkarmıştık. Toprak o gün sabah eve erken gelmiş 1 saat uyuduktan sonra tekrar geri gitmişti. Merve de onunla birlikte eve gitmişti. Bir şeyler olduğu belliydi ama ne olduğunu bilmiyordum. Anonimden gelen mesajları da ona daha gösterememiştim. Ama eminim görse engelle deyip üstünde durmayacaktı. Ama ben merak ediyordum, telefonunun ardından bana yazan bu kişi kimdi?
Ve asıl önemlisi bu kadar iddialı olduğu bazı konularda doğruyu mu söylüyordu?
Yoksa bu tamamen bir tuzak mıydı?
Tüm bunları düşünürken bir yandan da odayı toparlıyordum. Bugün hava oldukça güzeldi. Mart ayında olmamıza rağmen güneş bize göz kırpıyordu. Dışarı çıkıp biraz yürüyüş yapmak istiyordum. Botlarımı ayağıma geçirdikten sonra labirent gibi yerden çıkıp, dış kapıyı açtım.
Geçenlerde keşfettiğim sokaklardan sahile yürürken telefonum titredi.
Can Parçam: Meyra, neredesin?
Siz: Şimdi sahile indim de asıl sen neredesin?
Can Parçam: Bugün çok dışarıda durma, eve geç. Benim bizimkilerle işim çıktı. İzmir tarafına gideceğim. Kapıyı kilitle ve açma, tamam?
Siz: Toprak ne oluyor?
Can Parçam: Meyra şu an açıklama yapacak vaktim yok, gelince anlatacağım sana her şeyi. Ama şimdilik dediğimi yap olur mu?
Siz: Of ki of
Can Parçam: Abiye oflanmaz yürü eve hadi
Siz: Banane ya, bunaldım o evin içinde siyah siyah duvarlar
Siz: Hem siyah duvar mı olur Allah aşkına?
Siz: Cezaevinde ki duvarlar bile siyah değil!
Siz: Sanki oraya girenin psikolojisini bozmak için o renge boyamışlar
Can Parçam: Bücür, şu an sırası gibi duruyor mu?
Can Parçam: Eve diyorum haydi, naş naş!
Siz: Bakarız
Can Parçam: Meyra, ben sana bakacağım şimdi ama
Siz: Hıhı
Can Parçam: Meyra!
Siz: Buyrun benim
Candan Parçam: kızım ikiletme beni nolursun ya kapatmam gerekiyor
Siz: Tamaaam birazdan geçerim
Can Parçam: Yazıyor..
Yazıyor simgesi gözükünce telefonu kapattım. Benden bir şeyler saklıyordu ve ben bu durumdan nefret ediyordum. Yaptığı şeyler hiç hoşuma gitmiyordu, takıldığı insanların ölmesini diliyordum bazen. Çünkü kaç kere yüzü gözü mosmor içinde kalmıştı. Bazen onu bir hastanede sedyede yatarken buluyordum. Hepsi de takıldığı insanların sebep olduğu şeyler yüzündendi. Bizimkiler dediği adamların iticiliği, girdiği yerlerin tekin olmayışı.. Aklıma geldikçe göğsüm daralıyordu.
Yine telefonum titrediğinde Toprak mesaj atmıştır diye bakmadım ama mesaj sesleri üst üste gelince telefonumu açtım.
Bilinmeyen Numara: Hmm, demek Toprakcığının işi çıktı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
çocukluğum • yarı texting
Teen Fiction"Seninle nasıl savaşılır bilmediğimden ben hep kendimle savaştım, baba."