1.4

45 19 24
                                    

Kendinizi güvende hissettiğiniz bir yerde birisi size gelip uyanmanız gerektiğini söyleseydi ne hissederdiniz? Muhtemelen şaşkınlıkla beraber zaten bu huzurun gerçek olduğunu ve sahtelikten ne kadar uzak olduğunu söylerdiniz. Ama ben şimdi tam da bu durumun içinde babamın hastalığına mı yoksa bir çetenin üyesi olmasına mı veya Toprağın kirli işlerde nasıl bu kadar değiştiğine mi şaşırsam bilemiyordum. Ve ağzımı açıp da hiçbir şey diyemiyordum.

Evdeydik. Gerçi artık ev neresiydi onu da bilmiyordum. Toprak elinde telefonla bir şeyler yaparken ben evde oturmuş düşünüyordum. Sanki düşünerek bir şeyleri aşabilirmişim gibi. Bu yüzden her zaman yaptığım en iyi şeyi yaptım. Kaçtım..

Ama kaçtığım şeylerin benden hızlı koşması ne fena..

Titreyen telefonumu elime aldım.
Merve: Günaaydınn

Merve: Bugün güzel bir gün geçirip şu kasvetli ortamdan uzaklaşmaya ne dersin?

Siz: Günaydın

Siz: Demek ki senin içinde son günler epey zor geçti

Merve: Aşırı zordu

Merve: Nefes almak istiyorum

Merve: Sende durumlar nasıl?

Siz: Tek kelimeyle berbat

Merve: O zaman hemen hazırlan 10 dakikaya kapınınn önündeyim

Siz: ok

Telefonumu kapatıp, ayağa kalktım.
“Ben çıkıyorum.” Toprak başını telefonundan kaldırıp bana döndü.
“Nereye?”
“Merveyle buluşacağım.”
Bana ayrılmış odaya geçerken kapıyı kapatıp üstümü değiştirdim. Toprakla aramız limoniydi. Bunun en temel sebebi benim davranışlarım olsa da şuan nedense herkesten uzak olmak istiyordum. Kendi iç dünyamda kimseyle karşılaşmamak ve kendimi güvende ve huzur da hissetmek. Odadan çıkıp ayakkabılarımı giyecekken, Toprağında ayakkabılarını giymiş beni beklediğini gördüm.

“Sen, hayırdır?” dediğimde eliyle kapıyı açtı.
“Bende seninle geleyim. Ne zamandır beraber vakit geçiremiyorduk.” Dediğinde başımı olumlu anlamda salladım. Dışarı çıktığımızda Merve de bizi bekliyordu.

"Oo Toprak bey, nerelerdesiniz ya siz?"
Toprak onun bu cümlesine gülerken, hep beraber yürümeye başlamıştık.
"Ben hep olduğum yerdeydim Merve. Asıl sen neredesin, bir an da yok olup tekrar ortaya çıkan sensin."
"Haklısın, ama öyle gerekiyordu. Bende bu durumdan çok da memnun değildim." Dediğinde toprakta başını salladı.
"Merve, bu arada nereye gidiyoruz?" Kimse nereye gittiğini bilmiyordu ve öylece yürüyorduk. Merve tam ağzını açmış bir şey diyecekken karşı taraftan yürüyen Merti gördüm. Ona karşı kendimi mahcup hissediyordum. Bu yüzden onunla konuşma ihtiyacı hissettim.
"Ben 2 dakikaya geliyorum, siz devam edin." Deyip Mert'in yanına yürümeye başladım.
"Mert"
"Meyra?" Her karşılaşmamızda değişmeyen diyaloğumuza güldüm.
"Dün nasıl eve döndün, kusura bakma ya kafam o kadar doluydu ki nasıl eve döneceğini hesap edemedim." Dediğimde bir banka geçip oturduk.
"Sıkıntı değil, ana yola yürüdüm biraz ondan sonra otostop çektim. İyi birine denk geldim de eve gidebildim. Sen ne yaptın?"
"Kusura bakma gerçekten. Bende Toprakla konuştum. Meğer babam hastaymış ve aynı zamanda bir çetenin üyesiymiş. Tamam babamın iyi biri olmadığını her zaman biliyordum ama bu kadarını da beklemiyordum. Şimdi kafamda bitmek bilmeyen sorular var. Çıldırmamak için bende dışarı çıktım işte." Dediğimde aklıma Mert'in babamla birlikte olabilme ihtimali geldi.

Bende çocuğa sanki bunları hiç bilmiyormuş gibi anlatmıştım. Belkide o benden önce bunları biliyordu.
Oysa Mert'in yüzüne bakılacak olursa o da benim gibi ilk defa duyuyordu.
"Kim hasta bir insanı kendi içine alır ki?" Dediğinde söylediği gayet akla yatkındı.
Ama şuan bu konuyu onunla konuşmam ne kadar güvenilirdi onu bilmiyordum işte. Yine de Mertten en fazla ne zarar gelebilir ki diye düşünerek konuşmaya devam ettim.
"Bilmem, belki de hastalığı onların işine geliyordur." Dediğimde o da bir süre bir şey demedi. Uzaktan bizi izleyen Toprak ve Merve'yi görünce ayaklandım.
"Neyse, görüşürüz. Ben gideyim artık."
"Görüşürüz Meyra, dikkat et kendine."
"Sende." Dediğim de Toprak ve Merve'nin yanına gittim.

çocukluğum • yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin