0.5

96 49 8
                                    


Küçük kız o sabah uyandığında sokaktan gelen sesleri bir süre dinledi. Okullar tatil olduğu için dışarı çıkması yasaktı. Babası onu ne zaman dışarıda görse, kolundan tutar eve götürür ve hiç duymadığı çirkin sözleri ona sarf ederdi. Her şeye rağmen sokağa çıkmayı orada oyun oynamayı veya bir sokak kedisinin başını okşamayı seviyordu. Yatağından kalktı ve evi kontrol etti, yine evde kimse yoktu. Açlık hissetmediğini fark edince, çok da iyi olmayan ama üstündekilere nazaran daha iyi görünen kıyafetlerini üzerine geçirdi.

Kendince öğrenmiş olduğu şekilde saçını topladı. Aynadaki görüntüsüne tebessüm ettiğinde içinde uzun zamandır dışarı çıkmamış olduğu için bir sevinç vardı. Ayakkabılarını ayağına geçirip, anahtarı cebine koyarak kapıyı çekip evden çıktı. Merdivenlerden indiğinde gözlerini gökyüzüne dikti. Uzun süre izlediği gökyüzünün ardından yüzüne çarpan ani topla dengesini kaybedip düştü. Dudaklarından acı eşliğinde bir nida döküldü.

Küçük bir erkek çocuğu ona doğru koşarken, yerden topu aldı ve "Özür dileriz. Topun sana çarpacağını düşünemedik." Dedi. Çocuğun da küçük kız gibi yüzü gözü toz içindeydi. Üstündekiler yırtık ve kir içindeydi. Ama bu küçüğü hiç rahatsız etmedi, aksine yalnız olmadığı için gülümsedi. kendine yeni bir arkadaş bulmuştu belkide?

"Güldüğüne göre canın çok yanmadı sanırım?"

"Hayır çok acımadı."

Onu başıyla onaylayan çocuk arkasını dönerek arkadaşlarıyla maç oynamaya devam etti. Acaba maç oynamak nasıl bir histi? Her dışarı çıktığından muhakkak top kazası yaşadığı için artık toptan korkar hale gelmişti. Ama yine de maç oynamayı çok isterdi. Bunun mümkün olmayışını fark ettiğinde kendini daha da üzmemek için oturduğu merdivenlerden ayağa kalktı ve sokağı dolaşmaya başladı.

Sokakta yürürken sıra sıra dizilmiş evleri inceliyordu aynı zamanda. Kimi ev sıcacık bir yuvayken, kimi ev zehir soluyordu ruhlara. Tam o esnada minik bir kedinin miyavlama sesi geldi kulağına. Gözleriyle sesin nereden geldiğini bulmaya çalışsa da ortalıkta bir kedi gözükmüyordu. Kediler için yapılmış bir kulübe gözüne çarptı. Ses oradan geliyordu. Dizlerinin üzerine oturup, hafifçe elini kartondan yapılmış kulübenin içine soktu. Eline gelen küçük yavru bir kedi yeni doğmuşa benziyordu.

Kedi onun elini yalamaya başlayınca huylandı ve kıkırdadı.

"Sen benden de aç gözüküyorsun. Gel bakalım senin karnını doyuralım." Avucu kadar kediyi eline alıp yürümeye başladı. Bir çöp kovası görünce onu yere bıraktı ve "Sen beni burada bekle. Sakın bir yere ayrılma tamam mı?" dedi kedinin başını okşayarak. Sanki onu anlayan kedi "Miyav" diyerek cevap verdiğinde, çöp kovasının kapağını açtı. İçinden gelen koku yüzünden suratı ekşise de minik kediye yemek olabilecek bir şeyler aradı.

Bu yavru kedi sütten başka bir şey içemezdi. Onun için yarım bırakılmış süt kutusu bulma umuduyla çöpü karıştırdı. Bir kağıda sarılmış hamburger ve yanında süt kutusu gördüğünde sevinçten ağlayacaktı. Hemen çöpün içinden çıktı ve yavru kedinin onun sözünü dinlediğini görünce gülümsedi. "Söz dinlediğin için senin midene göre bir şeyler buldum. Hadi sana afiyet olsun." Diyerek sütü kaldırımın köşesine döktü. Yavru kedi yavaşça sütü kokladıktan sonra onu içmeye başladı. Kedinin bu hali onu duygulandırınca elini aldığı hamburgeri kaldırıma koyarak kediyi izlemeye başladı. Onu eve götürmek istiyor fakat aynı zamanda onu annesinden ayırmak istemiyordu. Eğer annesi yoksa onu evine götürecek ve yalnızlığını onunla paylaşacaktı. Kedi sütü bitirince onu bir eline, kendi yemeğini de diğer eline alarak kediyi bulduğu sokağa doğru yürümeye başladı.

çocukluğum • yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin