Bağırış, çağırışlar nihayet son bulurken gözlerini açmakta zorlanıyordu. Yoğun bakımda olduğunu tahmin edebiliyordu. Yaşadığı o karmaşayı ve duygusal yıkımı. Eh ne de olsa sık sık üzülen, paramparça olan taraf oydu değil mi? Alışkındı. Kolunda serumun ağırlığını hissederken, makinelerin sesleriyle istemsiz bir biçimde irkiliyordu.
Anneannesini, dedesini ve kardeşini düşünürken baş ağrısı sürekli artıyordu. Verilen ilacın etkisiyle sersemlemişti. Aklına annesi ve babasına ilişkin görüntüler geliyordu. Olabildiğince zamansızdı. Şu an aklına gelmesi gereken en son şeydi. Yurtdışında hayatlarına onlar olmadan devam etmeyi seçen ebeveynleri vardı. Çekirdek aile kavramı hiçbir zaman anne, baba ve çocuktan ibaret olmamıştı. Onlar gittiğinde seçim şansımız yoktu. Gittiklerinde Hira üç, Masal ise dokuz yaşımdaydı. Şimdiyse büyümüşlerdi. Özlemleri azalmıştı ve birbirlerine daha sıkı sarılmışlardı. Tabii anneannesi ve dedesi de onları hiç yalnız bırakmadıkları gibi, her türlü imkânı sağlamışlardı. Şimdi garip sinir krizleri, ve daha pek çok sinirsel bozukluğuyla onları meşgul edemez, üzemezdi.
Avuç içleri sızlıyordu ve gözleri kapalı olmasına rağmen dolu doluydu. Yaşadığı her şeyin ağırlığı altında ezilmemek için direnirken, bir yandan da güçlü durmak için çabalıyordu. Ki gece yaşananları düşündükçe, hafızasının o kısmı sanki kilitlenmiş ve Masal'ın o bölüme bakma hakkı yokmuş gibiydi. Yoğun bir baş ağrısı ve mide bulantısı. Nihayet gözlerini hafifçe aralamaya başlamıştı.
"Gözlerini açmaya başladı. Odasına götürmek için yeni bir sedyeye ihtiyacımız var. Bir an evvel temin edilsin."
Dakikalar sonra sedyenin soğukluğunu, sırtının çıplak bölümlerinde hissediyordu. Odaya antibakteriyel jelin kokusu hakimdi. Koltukların birinde Deniz oturuyordu ve Masal'ın etrafıda çok sayıda doktor vardı. Yatağına yatırıldıktan sonra Deniz'in yüzünde deli gibi endişelendiğini belirten o ifade vardı.
"Çok korkuttun Masal. Bu kez çok korkuttun."
Gözlerini açmasıyla, tuttuğu gözyaşlarının akması bir oldu. Poyraz'ın da burada olmasını bekliyordu ama yoktu. Her zaman ki gibi, ne zaman ona ihtiyacı olsa bir anda ortadan kayboluveriyordu. Böylelikle o da düştüğü zaman yardımsız kalkabilmeyi öğreniyordu. Nötrdü, hissizdi. Üzgün ya da mutlu değildi. Elleri bandajlıydı, saçları darmadağınıktı ve kısa süre içinde pek çok kabloyla makinelere bağlanmıştı. Artık kalkıp kalkmamak onun elimde değildi, kalkamayacaktı. Yüz kaslarını hareket ettirmeye çalışırken zorlanıyordu.
"Hayır, Masal bunun için bile kendini yormamalısın. Bolca dinlenmen gerek. Durumun aciliyetini annene ve babana haber vermeliyiz. Bu saklanacak bir şey değil. Sinirlerin alt üst olmuş. Depresyon olarak nitelendirebileceğimiz bir durumdasın ve bu sinir sistemin ve bağışıklık sistemine ciddi zararlar vermiş. Midendeki sıkıntıyı tam olarak çözemedik, en kısa zamanda endoskopiye alınacaksın. Kanamalarını da yine yaşadıklarına karşı, vücûdunun dışavurumu olarak düşünüyoruz. Normalde psikiyatrın halletmesi gereken bir mesele, lâkin durum kritik ve sana bir şey olmasını istemeyiz."
Deniz'le birbirlerine sadece ikisinin anlayabileceği cinsten bakışlar attılar.
"Her şey için teşekkür ederim. Ellerimdeki bandajlar ne zaman çıkacak? Âh, birdr ciddi zarar vermiş miyim?"
Deniz ona ters ters bakmaya devam ederken, doktor düşünceli düşünceli odayı süzüyordu. Anlaşılan onuda zor durumda bırakmıştı. Hangi bölümün onunla ilgileneceği muammaydı. Esasen her bölümden doktor vardı şu an odada, fakat anlaşılan en yetkilisi bu adamdı.
"Avuç içlerini çok derin kesmemişsin. Bu durumu Serkan Bey'le ekstra konuşacaksın. Mevzu tamda o kısımda benden çıkıyor. Fakat endişelenecek bir şey yok, bu günün sonunda çıkartabileceğimizi düşünüyorum. Konuşma faslı içinde,"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden Doğuş
Подростковая литература"Kendi alevlerinizde yanmaya hazır olmak zorundasınız. Nasıl yeniden doğmak isteyebilirsiniz ki, önce kül olmadan?" -Nietzsche