BÖLÜM 9: Karanlıktaki Silûet

210 20 13
                                    

Vişne suyundan hafif yudumlar alırken, ekşimsi tadın boğazını gıdıklamasına izin veriyordu. Deniz kitaplarını getirmişti ve boş zamanlarında tozlanmaya yüz tutmuş ders kitaplarıyla mutlaka ilgilenecekti.

"O gece gördüğünü söylediğin şey neydi Masal? Tam olarak anlatmamıştın. O gece ne oldu?"

Nefes alabilmek için çabalaması gerekmişti. Afallamıştı ve vişne suyu neredeyse boğazında kalıyordu. Bu konuya kendisi de değinmemişti. Hatta düşünmeye bile korkmuştu. Hayatının en karanlık, en korkunç gecesini yaşamıştı. Yoğun bakıma alınmamış olsa, toparlanması neredeyse imkânsız olurdu.

"Bilmiyorum. Daha doğrusu yüzünü net göremedim. Hani Koleksiyoncu filmi var ya. O adamın maskesine çok benzer bir maske takmıştı. Kolumdaki iğne giriş yerine öyle bir baskı yaptı ki! Nefesim kesildiği gibi ağzımı açamadım. O kadar korktum ve tedirgindim ki istemsiz olarak tırnaklarımı avuç içlerime sapladım. Sonra parmaklarım ıslandı ve elim tamamen kan revan içinde kaldı. Gerçekten korktum. Hiç korkmadığım kadar."

Masal'ın kalbi küt küt atıyordu. Asla anımsamak istemeyeceği şeyleri, saniyesi saniyesine hatırlıyordu. O silûetin sahibi kimdi? Birine neden böyle bir şey yapılırdı? Aklına hastaneden önceki o mesaj geldi.

Seni görüyorum, seni izliyorum.

Mesajdan bahsedip bahsetmeme konusunda tereddüt ettiyse de, söylememe konusunda karar kıldı. Belki ilerleyen zamanlarda, bir olay daha olursa o zaman söyleyebilirdi. Henüz erkendi. Kimseyi daha fazla telaşlandırmaya lüzûm yoktu.

"Masal. Zor şeyler yaşadın, yaşıyorsunda. Hayır anlamıyorum bütün kötü şeyler seni neden buluyor? Adamın sadist falan olması lâzım yani. Güzel hatunsun, erkeklerin ilgisini çekiyorsun. Tamam. Ama neden sana acı çektirmekten haz duyan bir psikopata denk geldin ki? Onca insan varken. Şanssızlıkta dünya markası olma yolunda ilerliyoruz. Kamera kayıtlarına falan bakılmalı. Nasılsa hastane içindeki ışıklar her zaman yanıyor. Gayet de seçilir kim olduğu. Ama dediğin gibi maske takmışsa, o zaman durumu polislere bildirmek zorundayız. İlk defa hava almak için dışarı çıkıyorum ve en yakın arkadaşımı korkudan neredeyse kafayı yemiş vaziyette sedyenin üzerinde yoğun bakıma alınıyor. Kolay bir şey değil tabii!"

Kamera kayıtlarına bakılması hâlinde o maskeli adamı herkes görecekti. Lâkin kimliği tespit edilemeyecekti.

Kahretsin.

"Aslını istersen kamera kayıtlarını inceleme konusunu hastane yönetimiyle konuşmamız gerektiğini bende düşünüyorum. Fakat erken davranmayalım. Bir hamle için daha bekleyelim. Zaten hastaneden çıkmama çok az bir süre kaldı. Bugün doktor muayanesinden, sağlıklı onayı aldığım takdirde yarına taburcu edilebilirim. O zaman Rüzgâr abininde uzun süreli bir yalan söylemesine gerek kalmaz."

Derin bir nefes aldı genç kız.

"Anneannem ve dedemin akıllarının karman çorman olduğunu biliyorum. Önce sende kalacağımı söyledim, sonra Rüzgâr abi tatile gideceğimizi söyledi. Ardı arkası kesilmeyen yalanlar dizesinde başrolde ben varım. Ki yalan söylemekten nefret ediyorum. Umarım daha fazla zaman kaybetmeden buradan çıkabilirim."

Hastane kokusu ciğerlerini esir alırken, gökyüzü kırmızıya boyanıyordu. Günbatımını izlemeye bayılıyordu. Nice hayaller, nice düşünceler..

Gözü telefonuna kaydığında, açıp açmama konusunda kararsızdı. Biriyle iletişime geçmek istediğine emin değildi. Parmaklarının üst kısmıyla gözlerini ovuştururken, aslında ne kadar yorgun olduğunu fark etti. Zamanının tamamını ya bu yatakta uyuyarak, ya da sadece yatarak geçiriyordu. Öyleyse bu yorgunluk da neyin nesiydi?

Yeniden DoğuşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin