Selamlarr
Çağatay Özer
Gözlerimi gözlerime değen güneşle aralayıp yumuşacık yatağımda doğruldum demeyi çok isterdim ama Arel'in başımda car car cırlamasıyla sinirle yataktan doğruldum.
"Ne cırlıyorsun be?" diye cırladım onu gibi. Ne cırlıyordu gerçekten kargalar bokunu yemeden?
"Hadi kalk. Yemek yiyeceğiz." dedi umursamaz bir edayla. Ne edası sedası tavır de gitsin işte.
Olabilirdi. Eda da güzeldi.
"Oğlum siz manyak mısınız? Bu saatte yemek mi yenir?" dedim ve komidinin üzürindeki aşırı şık dijital saati gösterdim. "Saat daha 7.30. Ve biz Ağustos ayındayız."
"Yani? Napalım babam bu saatte işe gidiyor?" dediğinde asansörün kapısı açıldı ve içeri Ata girdi. "Ne çene çalıyorsunuz hadi aşağı hadi hadi." dedi ve Arelle beraber aşağı indiler.
Ben bu asansör olayını hiç sevmemiştim. Neden kapısı yoktu buranın? Bari biri bindiğinde bir haberimiz olsaydı.
Hızla gidip oyalanmadan elimi yüzümü yıkadım. Sabah yatağımı düzeltmeden odamdan çıkamazdım o yüzden yatağımı da topladım. Canım yatağım çok yumuşaktı. Yine de eski yatağıma duyduğum bir özlem vardı. Yatağım benim kırmızı noktamdır.
Bade ile buluşacağımızı hatırladığımda üzerime düzgün bir şeyler bakmaya başladım. Elbise mi giysem etek mi giysem? Ya da pantolon?
Nereye gidecektik ki?
Hava çok sıcaktı. Bikini giyip kapalı havuza gidebilirdik. Açık alanda havuza girmek de etki yaratmıyordu. Hava çok sıcaktı. Çok.
Bade'ye nerde buluşucaz diye mesaj atıp üzerime şimdilik şort ve askılı body giyip aşağı indim.
Asansöre binip tuşa bastım ama bir kat inince durmuştu. Of kim binecek acaba derken beterin beteri gelmişti. Süprizz.
Barış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Balın Yade//gerçek ailem
Aventure"Abi mi?" "Abi-ler." 16 yıl sonra tüm hayatınızın yalan olduğunu en yakın hissettiğiniz insanın aslında bir yabancı olduğunu öğrenseydiniz napardınız?