İki gereksiz bir münasebet yaşadıktan sonra salondan çıkmış kapının önünde beklemeye başlamıştım. Merdivenden ya da asansörden biri gelse burdan net bir şekilde görebilirdim.
Telefonumun çalmasıyla odağımı ona verdim.
Bade'm arıyor...
Bekletmeden çağrıyı cevapladığımda yaklaşık on beş yirmi dakika konuşmuştuk. Onun dersleri olduğundan benim de dışarı çıkmam gerektiğinden gece tekrar konuşma sözü vererek kısa kesmiştik.
Telefonu kapatmamla asansör kapısının açılması bir olmuştu. Bakışlarım hemen o tarafa döndüğünde Ata, Ilgaz, Arel ve tam bittiler sandığım anda ortaya çıkan Meriç manken edasıyla yürüyerek bana doğru geliyorlardı.
Ata her zamanki gibi kısa kollu tişört ve bol pantolon giymişti. Fazla pinterest boy enerjisi veriyordu.
Ilgazsa tam tersi old money tarzı giyinmişti. Üzerindeki gömlekte pantolon da gayet şık duruyordu.
Arel yaşına uygun baskılı bir tişört ve siyah paraşüt pantolon giymişti.
Meriç de oldukça şık görünüyordu. Açık mavi bir gömlek vardı üstünde. Gömlek mi dardı yoksa Meriç mi fazla yapılıydı bilmiyorum ama kasları gayet belli ediyordu kendini.
"Ooo." dedim uzatarak.
Ata da benim gibi yaparak bana bakarak ıslık çalmıştı.
Arel diğerlerinin önüne geçip yanıma gelip sarıldığında ben de ona karşılık verdim.
"Çok güzel olmuşsun abla."
"Yaa teşekkür ederim. Sen de çok yakışıklı olmuşsun."
Ilgaz yanımıza gelip bizi ayırdığında Arel ters ters ona bakıp yanıma geçti. Paylaşılamıyor muydum ne?
Hafif kavruk tenine bakarken birden kendine çekip sarılmıştı. Çok ani hareketleri vardı bu çocuğunda.
Sanki neyi nasıl yapması gerektiğini bilmiyor gibiydi. Sarılmasına dayanarak söylemiyordum bunu. Genel olarak fazla ani davranıyordu sadece.
Ben de ona karşılık verdiğimde daha da sıkı sarılmıştı. Onun bir şey dememesine karşı ayrılarak 32 diş gülümsedim. "Çok yakışıklı olmuşsunuz Savcı Bey."
Laf arasında savcı olmak istediğini söylediği için avukat ya da hakim değil savcı demiştim.
"Sen de çok güzel olmuşsun bitanem."
Gözlerimle teşekkür etmiştim ya da sanmıştım. Bilmiyorum bir şeyler geçmiştir illaki gözlerimden.
Ilgaz'dan ayrıldığımda Ata gelmiş ve diğerlerinin aksine sarılmayıp elimi hafaya kaldırarak beni kendi etrafımda döndürmüştü. Sonra da elimi nazikçe öpüp parıldayan gözleriyle "Çok güzel olmuşsunuz Madam." demişti.
Kırkırdayarak konuştum.
"Mersi."
Meriç de nihayet yanımıza geldiğinde onunla da selamlaşmıştık. Ama ne o bana çok güzelsin demişti ne de ben ona sen de çok yakışıklısın demiştim. Sabahki yaşananlar aklıma geldiğinde hafif utanmıştım.
O zaman ağlamaktan ya da Barlas'ı deli sanmaktan rahatsız olmamıştım ama şimdi utanmaya başlamıştım. Şu an ağlamam gereksizmiş gibi geliyordu ama o zaman değildi işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Balın Yade//gerçek ailem
Phiêu lưu"Abi mi?" "Abi-ler." 16 yıl sonra tüm hayatınızın yalan olduğunu en yakın hissettiğiniz insanın aslında bir yabancı olduğunu öğrenseydiniz napardınız?