*Bu bölüm tamamen Bade'ye veda olacak. Hatta Aras ailesine veda olacak. O yüzden abilerle ilgili çok bir şey yok. Bade karakterine başka bir kitap olarak devam edeceğim. Aslında ikisini birden yazardım ama eski kitaptan dersimi aldım. Olmuyor öyle. Diğer kitap tamamen farklı bir konuda olacak.
Badeyle beraber sahil kenarı bir kafeye gitmiştik. Bade buranın içeceklerinin çok güzek olduğunu söyleyip buraya sokmuştu beni. Sonra da ikimiz adına da bir şeyler söyleyip "Bana güven." demişti sadece.
Güvenelim bakalım.
Tam olarak yerleştiğimizde konuşmaya başladım. "Gidiyorsun ha?"
Gözlerim dolmuştu. Onunkiler de öyle. Konuyu dağıtmak amaçlı alakasız bir şey söyledim. "Çağatay senden hoşlanıyor."
Ani değişimime şaşırmış bir şekilde bana baktı. Omuz silkmekle yetindim. Bunu bildiğini biliyordum ama gitmeden bir şey der miydi diye merak etmiştim.
"Biliyorum." dedi umursamaz bir sesle. "Geçer yakında merak etme."
Başımı salladım. Çağatay, Bade'yi hak etmiyordu zaten. Çağatay'ı seviyordum ama bazı hareketleri irite ediyordu. Arkadaş olarak harika biriydi ama onu ilişki içinde gördüğüm anlarda kişiliğinden iğreniyordum neredeyse. Neyse benim İtalyan mafyası eniştem olacaktı zaten.
Sadece iki yıl sonra Bade'nin İtalyan bir mafyayla geri döndüğünü hayal et.
Keşke ama nerdee?
Öyle bir şey yaşanmayacağını bilsem de içten içe bir umut vardı içimde. Aynı Gabriel'in instagramdan attığım mesajı göreceğine inandığım gibi...
İkimiz de yine durulup denize doğru döndüpümüzde "Çınar'ın sevgilisi varmış." dedi bir anda. Ona inanamaz bir şekilde baktım. "Nasıl ya Ece'den ayrılalı bir hafta olmadı?" dedim.
"Bilmiyorum." dedi ve ardından tüm dedikoduyu bana anlattı. Olamaz. Bade gidince dedikoduları yalanıyla doğrusuyla birbirimize aktaramayacaktık.
İçeceklerimiz geldiğinde "Ee yeni ailenle nasıl gidiyor?" demişti.
"Fena değil." dedim hayatımda içtiğim en berbat şeyden bir yudum aldığımda. İkimizin zevkleri hep çok zıt olmuştu. Yine de bozuntuya vermeden devam etmiştim içmeye. Kardeşlik bunu gerektirirdi.
"Anladığım kadarıyla kompleksleri var." dedim bilmişçe.
Bade'yle aslında yakın tüm kız arkadaşlarımla -Eray da dahildi- 2000ler Amerikan dizilerindeki sarışın kötü kızlar gibi sinir bozucu konuşmayı seviyordum. Öyle biri değildim ama arkadaşlarımın yanında öyleymiş gibi yapmak hoşuma gidiyordu.
"Anne baban peki? Eğer kötü davranıyorlarsa evi patlatabilirim gitmeden önce."
"Onlar iyiler. Biliyor musun Mine Hanım sana çok benziyor. Karakter olarak yani. Onda seni görüyorum ve sanırım bu yüzden ona karşı kendimi yakın hissediyorum. Cihan Bey de iyi biri. Ama sen sakın öyle birini bulma. Unutma mafya babası ağır abi istiyoruz sana."
"Of Yade." demişti dediğim son şeye karşı. "İstemiyorum ben mafya falan ya."
"Aman mafyalarda kapına kuyruk sanki." dedim ve sonra umutla ona bakarak "Asker ister misin peki?" dedim.
"Yade." demişti azarlar bir tonda. Elimi ağzıma götürüp fermuar gibi yaptım.
Bade hırslı bir insandı. Onu tamamlayacak şey bir erkek değil kariyerdi onun için ama o ne kadar inkar etsede bir erkek tarafından bebek gibi sevilmeye ihtiyacı olduğunu görebiliyordum. Çünkü o kötü hissettiğinde kariyerinin omzuna başını koyamayacaktı. Mesleki konumu sırtını sıvazlamayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Balın Yade//gerçek ailem
Przygodowe"Abi mi?" "Abi-ler." 16 yıl sonra tüm hayatınızın yalan olduğunu en yakın hissettiğiniz insanın aslında bir yabancı olduğunu öğrenseydiniz napardınız?