gelecekten...
Gülüşüne bakıp iç geçirdim. Bir insanın gülüşünde hayat bulunabilir miydi?
Elimi saçlarına atıp gezdirdiğimde huzurla gözlerini kapattı. Yüzüne denk gelen koluma minik öpücükler kondurarak ellerime kadar ulaştı. Elimi saçlarından ayırıp ona bıraktığımda parmaklarımın hepsini teker teker öpmüştü.
Kendimi sarhoş gibi hissediyorum. Öyle güzel seviyordu ki aşkıyla sarhoş oluyordum ve belki de ilk defa yaşadığımı hissediyordum.
"Seni seviyorum." diye mırıldandım dudaklarımın arasında.
Yüzüne her zaman kondurduğu o kusursuz tebessümünü kondurdu.
Bu kadar güzel gülmese olmaz mıydı?
"Bu kadar güzel gülmen haksızlık ama." dedim sinirle. "Tüm kadınları kendine hayran ediyorsun."
"Önemli mi?" dedi çoktan elimi bırakıp beni göğsüne doğru çektiğinde.
"Önemli tabi." dedim sinirle. "Keşke seni sadece ben görebilsem."
"Aşkım ama o zaman deli olurdun." dediğinde hınçla dirseğimi karnına vurdum.
Sızlandıktan sonra iyice sardı bedenimi. Elini belime atıp karnıma getirdi ve yavaşça olduğu yeri okşadı.
"İsteyen istediği kadar baksın." dedi ve saçlarıma bir öpücük kondurup devam etti. "Benim gözlerim yalnız seni görür. Kulaklarım yalnız senin sesini işitir. Bedenim yalnız senin kokunla sarhoş olur. Kalbim yalnız senin adınla çarpar. Dudaklarım yalnız seni söyler. Aklım yalnız seni düşünür."
günümüz...
Evin önüne geldiğimizde Meriç'in ücreti ödemesiyle taksiden indik. İçeri girmemle Ataların arabasını gördüm. Demek ki gelmişti ama garip bir şekilde bir araba daha vardı.
Evden gelen bağırış sesiyle ikimizde hızlıca o tarafa yöneldik. Kapıyı çalmamızla kısa süre sonra açıldı. Daha önce de gördüğüm hizmetli kadın bize tedirginlikle bakıyordu. Meriç "Noluyor?" diye sorunca kadın da bunu beklercesine cevap verdi. "Cevahir Beyler geldi efendim."
Meriç'in hızlıca salona gitmesiyle kadına teşekkür edip ben de arkasından gittim.
Yaşlı bir adam bağırıp duruyor. Yanında da yaşlı bir kadın vardı. O da onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Ne olduğu belirsiz bir kızı nasıl benim torunlarımın olduğu yere getirirsin Cihan?"
Mine Hanım "Baba o kız bizim kızımız." dedi hemen.
Yanındaki kadın da destekledi. "Evet Cevahir Bey o bizim kanımızdan. Diğeri gibi kansız değil."
Aslında kansızlık. Ek takviye alıyordum her ay ama şu an esprim için uygun ortamda değildik.
"Ben anlamam. Ya o kız gider ya torunlarım."
Alparslan abimin arkamdan gelip salona girmesiyle herkes ona dönmüştü.
"Noluyor burda dede? Hayırdır?"
Alparslancığımın sorusuyla dede ona baktı. Gözlerinden kalp çıkıyordu resmen Alparslancığıma bakarken.
Dede dede o benim yalnız.
"Aşkın'ın karıştığı kızı eve getirmişler oğlum. Ya size bir şey yapsaydı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Balın Yade//gerçek ailem
Adventure"Abi mi?" "Abi-ler." 16 yıl sonra tüm hayatınızın yalan olduğunu en yakın hissettiğiniz insanın aslında bir yabancı olduğunu öğrenseydiniz napardınız?