Herkese iyi okumalar diliyorum ;)
Herşey gönlünüzce olur umarım:)
Hadi o zaman başlayalım
Hastaneden sonra eve gelmiştik. Herkes oturma odasında çok sessiz bir şekilde oturuyordu. Tedirgindik,mutsuzduk ve en önemlisi korkuyorduk.
Ege'nin güvenliğinden çok korkuyorduk. Tamam, düzene oturttuk dedikten hemen sonra birşeyler oluyordu ve hayatımız yine altüst oluyordu.
Başımı kaldırıp mahire baktım. Baktığımda ise hâlâ gözleri endişe ile bana bakıyordu. Gözlerimi iyiyim der gibi kırptım. Oda tebessüm etti. Ama bu samimiyetten uzak bir tebessümdü.
Sessizliği bozan deniz oldu "ne yapacağız? Yani nasıl birşey düşünüyorsun mahir. İstersen yarın bizimkilerle toplantı yapalım ona göre yol çizeriz"
"Bartu bilmiyorum. Önemli olan toplantı değil. Daha adamların bir sonra ki hamlesini bilmiyoruz. Benim suan tek düşündüğüm ege'nin güvenliği."
Bartu ellerini saçlarına geçirdi ve sıkıntıyla ofladı.
O sırada şule "aslında mahir yani bence biraz daha bekliyelim. Sonra ki hamlesini bekleyelim. Yavaş gitmek en iyisidir."
Mahir şuleye ters ters baktı.
"Evet şule sonra ki hamlesi de ege olsun değil mi? Biraz mantıklı düşün olur mu? Eğer sadece konuşmak için konusuyorsanda sadece sus."
Cidden bu kadın aptal mıydı? Yoksa aptal rolünü mü oynuyordu?.
Böyle insanlara tahammülüm yoktu. Ama işte aynı havayı soluyordum!.
Bir anda mahir ayağa kalktı ve herkes ona döndü.
"Ege'yi alıp geliyorum." Diyip yukarı çıktı.
Mahir yukarı çıktıktan sonra deniz söze girdi.
"Ne olacak bu adamın hali? Cidden herkesle sınandı yeter artık!"
"Bilmiyorum deniz ama artık cidden mahir çok yoruldu dinlenmesi gerekiyor."
Bartunun da dediği gibi mahir çok yorgundu ve dinlenmesi gerekiyordu. Her ne kadar güçlü olursa olsun bir süre sonra oda yoruluyordu işte.
Mahirin yaşama sebebi egeydi eğer ona da birşey olursa. Mahir buna nasıl dayanirdi bilemiyordum. Endişesi korkusu buydu iste.
Bundan fazlasıyla emindim çünkü onun ege'nin ateşi çıktığında ki telaşını biliyordum.
Umarım her sey düzelirdi.
Mahirin kucağında ege ile aşağıya inmesiyle düşüncelerimden ayrıldım. Mahiri öyle görünce derin bir nefes aldım. Bu adamın kucağına bebek o kadar çok yakışıyordu ki.
Ege'nin annesi çok şanslı bir kadındı. Nasıl da kıymet bilmemişti ki?
Mahir ege'yi öpe öpe bitirmişti resmen!. Bu tabloya güldüm. O sırada şule yaklaştığında. Mahir geri çekildi.
"Hayır Şule ege'yi kucağına almak istiyorsan ilk ellerini yıka."
"Yok sadece yanağını öpecektim."
"Öpemezsin ilk şu dudağinda ki ruju sil."
Şule aşırı bozulmuştu.
"Mahir sen benden mi iğreniyorsun?"
"Hayır şule çocuğumun sağlığını düşünüyorum."
Şule anladım diyip geri çekilmişti. Bende kaç kez ege'yi öpmüştüm ama mahir bundan hiç rahatsız olmamıştı. Ama ben çok dikkat ediyordum belki de ondan beni hiç uyarmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN İÇİNDE Kİ AYDINLIK...
Novela Juvenilkorkuyordum titriyordum gerçekler sert bir şekilde yüzüme vuruyordu ve ben bir kez daha ölmüştüm....