2.1

33 18 3
                                    


Bölüme geçmeden önce yıldıza bir basarsanız çok makule geçer satır arası yorum bırakmayı da unutmayın umarım bölümü beğenirsiniz keyifli okumalar.

-

"Aslanım, oğlum benim!"dedi Özgür kucağındaki köpeğimize sarılırken. Evden onu alıp dışarı çıkmıştım yine, şimdi birlikte yavaş yavaş sokakları geziyorduk. Birazdan tasma almak için pet shop'a da uğrayacaktık. Önce Özgür'e kahvaltı ettirmemiz gerekiyordu.

"Hakan diyemiyorum çok gülesim geliyor."dedim Özgür'ün yanında onları izleyerek yürürken. O da gülüp bakışlarını bana çevirdi, " Aklıma geldikçe gülüyorum bende.."

Aklıma gelen şeyle durup "Özgür!"dedim. Duraksadı o da, bir adım ilerimde durup bana baktı kaşlarını kaldırarak. "Fotoğraf çekilelim mi? Anı kalsın?" Dediğimde gülümsedi ve yanıma yaklaştı. "Çekilelim ama anı kalmasın, böyle çok fotoğraf olacak. İlki bu olsun."

Gülmemek, üzerine atlayıp yanaklarını sıkmamak için zor tuttum kendimi. Çocuk bir konuşuyor bin içimi götürüyordu.

Alttan alttan gülümsememi bastıramayıp cebimden telefonumu çıkarttım ve kolumu ileri uzatıp bizi kadraja aldım. Simsiyah kombinim ile gülümseyen ben, kucağındaki köpeğimizi kundaktaki bebek edasıyla tutarak gülümseyen Özgür ve onun elini ısırmaya çalışan köpeciğimiz Hakan güzel bir fotoğraf çekildik. Küçük bir aile fotoğrafı gibi olmuştu. Çok hoşuma gitmişti bu, bir ara çıkartıp duvarıma asmak bile istiyordum. Sevdiğim çocuk ile çekildiğim ilk fotoğraftı, ilk fotoğraftan küçük bir ale pozu vermiştik.

"At onu bana sonra."dediğinde gülümseyerek fotoğrafa bakmayı kesip köpeğe döndüm. Gerçekten Hakan diyemiyordum, köpek demek için zorluyordum kendimi çünkü aşırı şekilde gülesim geliyordu.

"Sevdi seni bu.."dedim kaşlarımla kucağındakini göstererek.

"Sever tabi babasıyım ben onun."

Biraz sonra elimizde simidimizle sahilde bir bankta oturuyorduk. Gülerek sohbet ediyorduk, gelmediğimiz bir saniye bile olmamıştı simidi yerken. Arada bir kucak değiştiren köpeğimiz de Özgür'ü gerçekten çok sevmişti sürekli elini ısırmaya çalışıyordu, onunla simidi yemeye çalışmak biraz zor olmuştu.

"Ha bu arada neyle geldin sen?"diye sordum Özgür'e, simidi henüz bitirmişken. Ağzındaki simidini öğütüp poşetten bir simit daha aldı ve konuştu. "Arabayla geldim. Aslında buraya da arabayla gelirdik ama arabayla çok hızlı oluyor. Uzun uzun yürüdük güzel oldu işte."

Sustum yine, gülümsememek için sıktım kendimi. Demin yoktu bu ama şu an aşırı derecede utanıyordum. "İzmir'e dönüş ne zaman Peki?" Duraksadı simidini ağzına atarken, "Gitmemi mi istiyorsun lan?"

"Hayır hayır.."dedim aceleyle. "Hakan sensiz duramayabilir, zaten kanalı çalındı ya. Sensizlikten ağlamasından korkuyorum."

Güldü, "sen şimdi gay iması mı yapıyorsun bana?"

"Estağfurullah.  O zaman buradasın bugün?"

"Gece yola çıkacağım, babamın geldiğimden haberi bile yok. Döndüğümde bir ton iş kitleyecek."

"Evet anneciğim! Arkadaşım geldi İzmir'den, gidene kadar ayıp olmasın yazıktır yanında duruyorum."dedim gülerek Özgür'e bakarken.

"Tamam ama çok geç kalma tamam mı?"Dedi annem. "Tamam anneciğim."diyip kısa bir vedalaşmadan sonra kapattım telefonu. Köpeği aldıktan sonra bir daha hiç gitmemiştim eve ve annem oldukça merak etmiş sabahtan beri arıyordu beni.

Bense bütün günümü Özgür ile güle oynaya geçirmiştim. Yemek yedikten sonra pet shopa gidip Hakan için tasma almıştık. Sonrasında Özgür'ün arabasıyla birlikte küçük bir İstanbul gezisi yapıp tekrar yemek yemeye gitmiştik. Özgür'ü böyle bilmiyordum ama kendisi kesinlikle yemek yemeye aşık bir insandı. Saniye başı acıkabiliyordu.
Öğle yemeğinde de beraber pizza yedikten sonra çayır çimen bir yer bulmuş oraya sinmiştik. Yanımıza gelirken yine Özgür'ün isteğiyle yiyecek bir şeyler almıştık. Bir kaç cips, kurabiye ve kola almıştık, daha doğrusu o almıştı.

Yazdan hazana dönmeden/Yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin