3.0

36 17 13
                                    


Arkadaşlar en baştan söyliyeyim ne bu utanma tantanası demeyin geçen bölüm yazarken utanıp zorlaya zorlaya yazdım bölümü. Hala utanıyorum teşekkürler.

Bölüme geçmeden önce yıldıza bir basarsanız çok makule geçer satır arası yorum bırakmayı da unutmayın umarım bölümü beğenirsiniz keyifli okumalar

-

Ablam, Aydan, ben ve pasaklı yeğenim Tuna lokantada oturmuş kahvaltı ediyorduk hep birlikte. Aydan anın mutluluğuyla kendini kapımda bulmuştu sabah sabah. Aslında onun için mutlu olması gereken şeyin ne olduğunu anlayamamıştım başlarda. Sonradan çeviriye baktığımızda mutlu olmuştuk ikimizde. Güzel kız yazdırmıştı Aydan'ın koluna Hakan.

Benim koluma ise Özgür yazdırmıştı ki ben buna oldukça sevinmiştim. Tabi korkmuştum da. Hiç olmamasını istediğim bir ihtimal vardı ki o da Özgür ile aramızdaki şeyi kaybedersek o dövmeyi ne yapacağımı bilmiyordum.

Bence en büyük sorun Özgür'ün dövmesiydi zaten. Her aklıma geldikçe gülüyordum, ama bir yandan da kızarıyordum. Gece yaptığım şeyden pişman değildim. Aksine doyamadığımı hissediyordum ona. Yine öpmek istiyordum. Ama onu görürsem de ölesiye kaçacağımı biliyordum çünkü yüzüne nasıl bakacaktım en ufak bir fikrim yoktu. Çok utanıyordum.

Aklıma geldikçe öylece kalıp iç çekiyordum. Bunu Aydan'a da söylemiştim sabah. Kendisi de benim gibi ufak çaplı bir kalp krizi geçirmiş çığlık atmıştı. Sonrasında odama gelen ablamla ikimizin de kesilmişti. Kocası Kartal bey ile beraber bir işlerinin olduğunu söylemiş çocuğuyla bırakmıştı ablamı. Şimdiyse bu dörtlü kahvaltı ediyorduk. Saniye başı Aydan ile göz göze gelip sırıtıyorduk bir de.

Çok mutluydum, içim içime sığmıyordu. Oh diyordum içimden, şükür ediyordum binlerce kez. O kadar acının ardından böyle bir mutluluk bulmuştum kendime. O kadar ağlamıştım, o kadar sızlanmıştım. Şimdiyse gülüyordum durmadan. Güldürüyordu beni Özgür.

Biliyordum işte en başından beri, o öyle put gibi dikilse de karşımda, ben yine ona aşık olurdum. Ne iki günlük çocuk sevilir mi korkusu kalmıştı içimde ne başka bir şey. İki günlük çocuğa aşık olarak çok güzel bir cevap vermiştim kendi kendime.

İki günlük çocuk sayesinde hayatımın sadece o iki günden ibaret olduğunu anlamıştım. Sanki sadece Özgür hayatıma girdiğinden beri yaşıyormuşum gibi hissediyordum, işte bu sefer gerçek anlamda kalbimi attırmıştı Özgür.

Sabahtan beri yazmamıştı, saat 11 di erkendi ama bir gözüm telefonda bekliyordum onu. Hotelde de hiç görmemiştim. Gece içtiğimizden dolayı uyanamamıştı belki de. Ben şahsen durup durup esniyordum.

"Ee gece iyi uyudun mu ablacım?"diye sordu ablam yandan bir bakışla. Ağzımdaki lokmam ile birlikte öksürüp kafa salladım ablama. "Hayatımda aldığım en iyi uykuydu.." diye cevap verdim.

Biliyordu gece dışarıda olduğumu. Kocaman gülümsedim ona.

Kucağındaki oğluşuyla ilgilenmeye döndüğünde Aydan'a baktım tekrar. Başını eline yaslamış arkamda kalan restoran kapısını izliyordu. Güldüm onun bu haline. "Güzel kızz!"dedim ve masanın üzerindeki elini çimcikledim. Hızlıca elini çekip sarhoş bakışlarıyla baktı bana. Derin bir iç çekti. "Kendi koluna bal yazdırmasaydı bana aşık diyecektim."dediğinde suratım asıldı. Ne olacaktı bu kızın hali hiç bir fikrim yoktu.

"Iı.. İrem geliyor mu?"diye konuyu değiştirmeye çalıştım. Üzülmesini izlemek istemiyordum çünkü Hakan'a bizim bildiğimizden daha fazla kapıldığını anlamıştım. Ve Hakan onun gözünün önünde sadece bir kez gördüğü birini seviyordu.

Yazdan hazana dönmeden/Yarı textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin