Yola çıkmıştık. Gittikçe hızlanmaya başladığında ben de korkudan onun belini sıkıca sarıyordum.
Fazlasıyla hızlanmaya başlamıştı. Benim şakasız korkudan götüm tutuşurken o sadece daha da hızı arttırıyordu.
Yarışı kazanma sebebi cidden açıktı. Benim korktuğumu bilmesine rağmen hız yapıyordu. Aslında onun için büyük ihtimalle hiçbir şey sayılacak bu hız benim için fazlaydı çünkü durmadan artıyordu.
İçimdeki heyecan ve korku birleştiğinde gittikçe bu hızdan zevk almaya başladım.
Korkum Heeseung'un çok iyi olduğunu bildiğim için gittikçe azalıyordu. Hayatımda ilk kez motora binmiştim ama ilk olmasına rağmen mükemmel bir şeydi.
Bi' köprüden geçiyorduk. Bu hızda altımızdaki denizi görmek benim için zordu. Nereye gittiğimizi falan asla bilmiyordum.
Ellerim yavaş yavaş düştüğünde Heeseung fark etmiş olacak ki hızlıca elimi yukarı aldı.
Ara bir sokağa doğru girdiğimizde gittikçe hızı azalttı ve en sonunda durdu. Motoru sabitledi ve kafasındaki kaskı çıkarıp saçlarını düzeltti. Sonra bana döndü. Kafamdaki kaskı çıkardı ve benim saçlarımı da düzeltti. "Ee nasıldı motor deneyimin?"
"İlkti ama mükemmeldi. Başta korkmuştum ama sonra gitti korkum. Bir de seninle bindiğim için daha bi' güvende hissettim."
"Niye?"
"Bugün yarıştaki performansını gördüğüm için olabilir mi?"
"Doğru. Nereye geldiğimizi merak ediyosundur büyük ihtimalle. Açım yemek yiyeceğiz."
"Yemek yemek için bu kadar yol mu geldik?"
"Deme öyle. Buranın yemekleri çok güzeldir. Normalde senin Benjamin ve Johnny olarak tanıdığın arkadaşlarımla buraya geliyoruz."
"Onların da gerçek adları farklı değil mi?"
"Evet ama ne olduklarını söyleyemem."
"Ha söylemeni istemiyorum zaten." dediğimde motordan indi ve elini bana uzattı. Elini tuttum ve motordan indim. Sonra da elimi çektim.
O yürürken ben de onu takip ediyordum. Telefonunu çıkardı ve bir şeylere bakmaya başladı. Sonra bir an durdu ve kahkaha atmaya başladı. "Ne oldu?"
"Baksana." dedi ve telefonunu bana uzattı. Gördüğüm şeyle ben de gülmeye başladım çünkü gördüğüm şey Heeseung ve benim adıma açılmış bi' fan hesabıydı.
"Bu ne?"
"İyice sevgili yaptılar bizi Jae. Baksana pistte sana göz kırptığım fotoğrafı paylaşmışlar. Beğeniyim de daha da kudursunlar." dedi ve fotoğrafı beğendi.
"Şu an sevgiliyiz diye bağırıyosun farkındasın değil mi?"
"Ciddi misin sen ya? Ben farkında değildim."
"Şu an benimle dalga geçiyosun."
"Evet."
"Tamam anladık Kerem Bey aşıksınız."
"Evet."
"He?"
"Yok bir şey. Hadi girelim artık."
"Girelim."
Beraber içeri girdik ve oturmak için yer aradık.
Bulduğumuzda oraya gittik. Heeseung sandalyemi çekti. "Heeseung elim var kendi sandalyemi kendim çekebilirim."
"Niye öyle dedin ki şimdi sevgilim?"
"Sevgilim?"
"Sevgilim." dedi ve karşıma oturdu. Garsonu çağırdı. "Bak istersen ya da ben veriyim siparişi."
"Ver sen."
"Tamamdır." dedi ve garsona istediklerini söyledi. Garson gittiğinde Heeseung bana döndü. "Eee?"
"Ne eee?"
"Kaç yaşındasın? Sevgilin var mı? Okuyo musun? Çalışıyo musun?"
"Kimlik numaramı da ister misin?"
"Olur. Neden olmasın?"
"Sen kaç yaşındasın?"
"Kaç duruyorum?"
"Ne biliyim? 27 falan mı?"
"Düş."
"26?"
"25."
"25 mi?"
"Evet."
"Ağla ben senden büyüğüm. 26 yaşındayım."
"Ee diğerlerinin cevapları?"
"Ne sormuştun ki?"
"Sevgilin var mı? Okuyo musun? Çalışıyo musun?"
"Sevgilim yok. Çalışıyorum. Sen?"
"Sevgilim var."
"Ne?"
"Sensin işte."
"Yani sevgilin yok. Eee?"
"Ben okumuyorum. Çalışıyorum babamın yanında. Bir de yarışlarım var biliyosun zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Right Here | HeeJake
Fanfiction"Yani yerinizde olsam çoktan bırakmıştım." "Peki şimdi bırakabiliecek misin?"