11. bölüm çözülemeyen büyü

526 234 26
                                    

Ben leğenin içine öylece bakakaldım. Gördüklerim beni bir yandan korkutuyordu. Ama bir yandan da cesaretli olmam gerek diye düşünerek kendimi toparlıyordum.

Hoca leğenin içinde ki gördüğüm üç kişiye, yani anneme, teyzeme ve anneanneme bakarak.
"Bu büyüyü çözümem icin bize yardımcı olmanız gerek. Eger yardım etmezseniz Ilker in sonu da sizin gibi olacak. Oğlunun kurtulmasını istemezmisin? senin oğlunu kurtarmaya çalışıyoruz. Bize bir ip ucu ver " dedi

Ama onlar hiç bir şey yapamıyordu. Cinler onların konuşmasına izin vermiyorlardı.
Hoca aynı soruyu bir kere daha sordu.
Bunun üzerine, bende bir gariplik olmaya başladı. Başım dönüyordu. Gözlerim de kararıyordu. Leğenin içine gözlerim iyice daldı.

Bir anda ağzımdan
" Ne olur bizi rahat bırakın, bizim ip ucu verme salahiyetimiz yok. Zaten bizde birsey yapamayız. " Diye kendiliğinden sözler döküldü.

Bunları ben söylemiyordum. Onlar söyletiyordu .

Sonra bir anda kendime gelmiştim. Hocaya şaşkın ve korku dolu gözlerle bakınca ,

hoca bana,
"Korkma oğlum onlar senin ağzınla konuştular. Sana bir zararı olmaz" dedi

Ben bir an korkuyla,
"Bu büyü ne zaman bitecek Allahım bize yardım et" diyerek ağlamaya başlamıştım.

Artık korkudan bayılmak üzereydim. Göğsüm daralıyor, nefes almakta güçlük çekiyordum. Babam yanıma gelerek,beni teselli etti.

"Oğlum merak etme bu durumdan kurtulacağız hersey bitecek. Ben seni kurtaracağım. Şimdi biraz daha güçlü olman gerek " dedi
Ve ben birazda olsa kendime gelmiştim.

Hoca suyun içine attığı kılları ve kağıtları bir poşete koyarak çantasına koydu.

Hoca,
"Bu su ile işimiz bitti. Bunu dökebilirsiniz. Dedi.
Ben suyu dökmek için leğeni kaldırdığım da, suda bir yer belirdi. Bir anda leğeni elimden atıvermiştim.

Babam
" ne oldu oğlum" dedi.

Bende babama
"Leğende bir yer gördüm gibi oldu." Dedim.

Hoca bana,
"Leğende gördüğün yeri biliyor musun?" Diye sordu.

Biraz düşündüm. Orası bana tanıdık geldi. Ama bir türlü neresi olduğunu çıkaramadım.

Hoca ,
"Bize yardım ediyorlar. O yeri hatırlamaya calış " dedi

Ben biraz daha düşündüm.
Ve " sanki evin arka tarafında, duvarın dibinde ki incir ağacına benzettim." Dedim

Bunun üzerine hemen dışarı çıktık. Evin arka tarafına gittik. Gercektende o gördüğüm yer, duvarın dibinde ki incir ağacıydı.

Ağacın yanına geldiğimizde ağacı inceledik. Ağaçta bir anormallik yoktu. Etrafına bakmaya başladık. Yerlede otlar vardı. Garip bir şeye rastlamadık.

Hoca bir yeri göstererek,
"Burada hiç ot bitmemiş burada birşey var"dedi

Ve oraya bir cukur kazmaya başladık.
Dizime kadar kazdıktan sonra bir poşet çıktı. Poşetin yanında birde kafa tası vardı. Bu keçi kafasıydı.
Hoca poşeti besmele çekerek açtı.
İçinden ipe dolanmış 4 tane kemik ve bir kağıt çıktı. Kağıtdaki şekiller biraz silinmişti.

Hoca besmele çekerek ipleri çözmeye başladı
Bir anda hepimiz bir çığlık sesi ile irkilmiştik.

Hoca,
"Cinler bunu yapmamızı istemiyorlar"dedi.
Ama hiç bir şeye aldırış etmeden bütün ipleri çözdü. Ve hepsini çantasına attı.

Artık akşam olmak üzereydi.
Hoca,
"Şimdi buradan ayrılmalıyız yoksa başımıza kötü şeyler gelebilir. Bu aldığım ipuçlarını başka bir yerde incelemem gerek" dedi

Bizim köye yakın bir köye gidip, o köyün muhtarından kalacak yer sorduk.
Muhtarda bize bir ev gösterdi. İçinde eşyaları olan boş bir evdi.

Muhtar,
"Burası benim kardeşimin evi kendisi Muğla da yaşar. Yazın arada gelip kalır.
Sonrasında bize emanet eder burada kalmanız sorun olmaz. " dedi

Babam teşekkür ettikten sonra, eve çıktık. Hepimiz çok kormuştuk. Ne yapacağımızı bilmiyorduk. Acaba doğrumu yapıyorduk. Bu işi çözebilecekmiydik. Bir sürü soru aklımı karıştırıyordu.

Hoca bize bakarak,
"Artık getirdiğim ipuçlarını inceleme zamanı geldi. Burada bunu rahatlıkla yapabilirim" dedi.

Çantasının fermuarını açtı ve elini içine atınca topladığımız ipuçlarını bulamadı. İyice dikkatli baktı. Gene bulamadı. İpuçları yoktu.

Hoca,
" bunlar nerede?" dedi ve biraz düşündükten sonra sözüne devam etti.
" yoksa cinler ipuçlarını yerine geri mi götürdüler? Hemen gidip bakmalıyız " dedi.

Ama biz hiç gitmek istemiyorduk. Çünkü hepimiz çok korkuyorduk.

Hoca bize bakarak ,
"vakit kaybetmemeliyiz" dedi

Bunun üzerine babam,
"Doğru söylüyorsun hocam. çok korksakta bunu yapmalıyız. Hadi gidelim "dedi.

Ve yola koyulduk. 15 dakika sonra bizim köye geldik. Babam arabayı evin önüne koydu. Arabadan hızlıca inip hemen ağacın oraya geldik.
Ve gördüklerimiz bizi korkutmuştu. Taşlar yerine geri gelmişti. Hemen arka bahçeye gittik duvarın dibindeki incir ağacının altına baktık. Kazdığımız çukurda yok olmuştu. Ve bir anda kuvvetli bir rüzgar esti. İçeriden pat küt diye sesler geliyordu. Bir yandan da çığlık sesleri kulağımızı patlatacak gibiydi. Hemen arabaya koştuk.

Neler oluyordu böyle

(Degerli oy ve Yorumlarınızı bekliyorum)
(Devamı gelecek)

Taşların sırrı  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin