(Şerife nine anlatmaya devam ediyor)
"Aradan 3 4 gün geçti. Hâlâ Meryem ile Mesut bulunamadı.
Zülküf ağa iyice küplere binmişti .
Eğer onları bulursa sağ bırakmayacağını söyleyip duruyordu.
Bir hafta sonra Zülküf ağanın vazifelendirdiği adamlar Mesut ile Meryemi bir şekilde bulmuştu.
İkisinide yakalayarak Zülküf ağanın evinin bahçesine getirdiler.Bunları gören Zülküf ağa hemen içeriden silahini kapıp geldi.
Önce mesut'un kafasına tutarak
"Eger bir daha benim sözümden çıkıp bu kızla kaçmayı denersen, bu mermiyi kafana yersin. Dua etki benim soyum senden türeyecek. (Derken, Mesut'un abisini isaret ederek)Eğer abin (sedat) beni torun sahibi yapsaydı, şimdiye seni öldürmüştüm. Ne yazık ki Abinin eşi kısır çıktı.
Deyince Mesut'un yengesi (ayfer) aglayarak yukarıya çıktı. Çünkü Mesut un abisinin bir türlü çocukları olmuyordu. Ve bundan hep yengesini (ayfer'i ) sorumlu tutuyorlardı.Sonra Zülküf ağa silahı Meryeme çevirerek
"Eger sende, bir daha benim oğlumun peşinde dolaşırsan, tek seni değil bütün aileni öldürürüm" diyerek
Silahı aşağı indirdi ve silahı sıktı.Meryem kanlar içerisinde yere düştü. Zülküf ağa Meryem i ayağından vurmuştu.
Zülküf ağa adamlarına
"Götürün bunu evine" diyerek
Meryemi evine yolladı.Mesut saatlerce Meryem diye bağırmış Hatta Eminelerin evi onlara cok yakin oldugu icin sesini Emine bile duymuş
Mesut u babası zorla susturmuş.Meryem koca köyün diline düşmüştü. Herkes onun hakkında iyi konuşmuyordu. Ailesi bir yandan Meryemi iyileştirmeye çalışıyor bir yandanda, yapilan dedikodulari duyunca perişan oluyorlardı. insan içine çıkamıyorlardı.
Hemen Zülküf ağa vakit kaybetmeden diğer gün Emine nin babasına yarın kızınızı istemeye geleceğiz müsaitseniz diye haber yollamış
Emine nin babasıda hiç evdekinlere bile sormadan kabul etmiş. E tabi Zülküf ağa gibi birinin dünürü olacak, bu fırsat kaçar mı?
Emine nin babası eve gelerek, çabuk evi yarına kadar temizleyin, güzelce hazırlanın yarın çok değerli bir misafirimiz var demiş.
Onlarda tabi ne bilsin her tarafı iyice temizleyip güzelce hazirlanmışlar.
Akşam olunca misafirler kapıya gelmişti. Kapı çalınınca, Eminenin babası kapıyı Emine nin açmasını söylemişti.
Emine kapıyı açınca karşısında Zülküf ağayı görünce şaşkınlıkla, hoş geldiniz demişti.
Zülküf ağa içeriye girince,
" Kusura bakmayın Mesut biraz hasta o yüzden gelemedi." DeyinceEmine annesinin kolundan tutarak mutfağa götürdü.
"Anne burada ne oluyor Zülküf ağanın bizim evimizde ne işi var" deyinceAnnesi
"Bilmiyorum kızım babanın dünden beri ağzını bıçak açmıyor. Şimdi öğreniriz " deyip içeriye geçmişti.Eminede mutfağın kapısında merakla onları izliyordu.
Biraz muhabbet ettikten sonra Zülküf ağa söze girdi.
"Sebebi ziyaretimiz belli Allahın emri peygamberin kavliyle kızınız Emineyi oğlumuz Mesut a istiyoruz" dediEminenin babasıda
"Verdik gitti."deyinceEmine bir anda şoka girmişti. Sanki kafasından kaynar sular dökülmüştü.
Annesi hemen mutfağa geldi. Emine yere çökmüş öylece duruyordu.
Onu gören Annesi,
"Kızım içeride konuşulanları duydun mu"dedi
Emine nin dili tutulmustu. Sadece evet dercesine başını salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taşların sırrı
Terrorİlker babasıyla birlikte İstanbul da yaşıyordu Annesi daha İlker 8 aylık bir bebekken vefat etmiştir. Asıl memleketleri ise Mugla nin bir köyüdür. İlker hiç doğduğu köyü görmediği için köyünü hep merak eder ,ama babası bir türlü onu köye götürme fır...