Biz Halil dayimla vedalaştıktan sonra, İstanbul a dönmek için arabamıza binmiştik.
Ben hemen telefonu elime alıp fotoğrafa bakmaya başladım. Bir yandan da farkına varmadan sırıtıyormuşum demekki,
amcam bana bakarak ,
"Ne o İlker telefona bakıp bakıp ne sırıtıyorsun" deyinceBen hemen telefonu bırakıp,
"Yok bisey. öyle Meryem in fotoğrafına bakıyordum. Yani hiç güldüğümü farketmedim"deyinceAmcam,
"İlker sen kalbini kaptırmışsın benden soylemesi"diyerek güldüBende,
"Saçmalama amca ya öyle şey olur mu "deyinceAmcam,
"Hareketlerin onu gösteriyor. Sana bisey diyeyim mi? Kızlar pek pısırıklığı sevmez. Sen resmen Meryem i görünce ne yapacağını şaşırıyorsun. Biraz rahat ol akışına bırak"dediBende,
"Amcaaaa kapatalım konuyu bence" dedimKonuyu kapatmıstık. Bir yandan da yağmur gene hafiften yağmaya başlamıştı. Yağmur damlaları yolu ayna gibi parlatıyordu.
Ben kulaklığı takmış müzik dinlerken, bir anda gözüme çarpan ışıkla irkildim. O an ne olduğunu anlayamayacak kadar, her şey çabucak gelişmişti.
En son amcamın (eyvah İlker) dediğini hatırlıyordum.Sonra gözümü hastanede açmıştım.
Hemen amcamı sordum. Sağ tarafıma bakınca amcamı gördüm. Ve o an çok mutlu olmuştum.Amcamın yüzünde çizikler vardı. Ben Amcama,
"Ne oldu amca sana"dedimAmcam,
"Beni bırak sen kendi haline bak. Şükür daha kötüsü olmadan kurtulduk. Araba kaydı. Az daha kamyonun altına giriyorduk." dediBen şöyle kendimi süzdüm . Ayağım alçıdaydı.
Ben şaşkınlıkla,
"Aaa ne olmuş bana" deyinceAmcam gülerek
"Hah gördü sonunda şaşkın"diyerek beni güldürmeye çalıştı.Ayağımın biri alçıdaydı. Bu yüzden pantolon giydirememisler . Sadece bir bez dolamışlardı. Çok sinir bozucu ve de utanç verici bir halim vardı.
O sırada kapı çaldı. İçeriye Meryem ve ailesi geldi. Ben onları görünce, hemen yorganla ayağımı kapatmaya çalışırken, amcam beni gördü ve Sırıtarak hemen ayağımı örttü.
Halil dayim amcamın elini sıkarak,
" ikinizede çok geçmiş olsun Kadir duyunca çok korktuk "dediAmcam,
"Sağol Halil abi" dediSonra Halil dayim,
"Allahtan Mugla ya yakınmışsınız. Hemen ambulans gelmiş. Taburcu olunca bizde kalırsınız. Hiç itiraz istemiyorum. Zaten arabanız hemen tamir olmaz. Mecbur kalacaksınız" deyinceAmcam,
"Size yük olmak istemeyiz"
Der demezHalil dayım,
"Yük mü? Duymamış olayım" dediO an içimden, bize ne kadar da iyi davranıyor. Halbuki ki geçmişine bakarak bize düşman olması lazımdı. Diye düşündüm.
Sonra Halil dayım,
"Yarın sabah erkenden geleceğim. Sizi ozaman anca taburcu ederler. Sonra bizim eve gideriz." DediAmcamda,
"Tamam sağol Halil abi" dedikten sonra, Halil dayımlar gitti.Ben Amcama,
"Amca ne olur bana giyebileceğim bir pantolon bul . Bu alçıda çok geniş nasıl pantolon giyeceğim ben offf" diye mızıldadımAmcamda kahkaha patlatarak,
"Harbi oglum yaaa Cok komik görünüyorsun. Sanki poposuna bez bağlanmış bebek gibi. Ama varya Meryem görseydi, sen nasıl rezil olmuştun"Bende,
"Allah'a şükür kimse görmedi " dedimSonra amcam kaprilerinden getirdi.
" bunları bi deneyelim paçaları bol olduğu için alçıdan geçer herhalde "dediZar zor amcamın kaprisini giymiştim. En azından pantolonsuz kalmaktan iyi olmuştu.
O Gece hastanede kalmıştık. Sabah olunca dayımın dediği gibi oldu. Bizi erkenden alıp evlerine getirdi.
Amcam ile dayım kollarıma girerek beni eve çıkardılar. Benim için bir tane koltuğu yatak gibi açmışlardı. Beni oraya oturttular.
Halil dayim,
"Uzan istersen İlker " dediBende,
Biraz oturayım sonra uzanırım dayı çok teşekkür ederim "dedimÖğleyin Fadime yengemin hazırladığı yemekleri yedikten sonra dayım , amcama
"Kadir gel sana biraz köyü gezdireyim. İlker de azıcık uyusun. Evde Fadime var bakar ona "diyerek amcamı dışarıya çıkardı.Onlar çıktıktan sonra bende koltuğa uzanarak uykuya dalmak uzereydim ki, üzerime bir ağırlık çöktü. Bir an nefes almakta zorlanmaya başladım. Gözlerimi zorla açmaya çalıştığımda üzerimde kapkara bir şeyin oturmuş benim ağzımı kapattığını gördüm. Bağırmaya çalıştım olmadı. Sağa sola dönmeye çalıştım oda olmadı. Ne yapacağımı bilmiyordum.
Bir anda aklıma Şerife ninenin dedikleri geldi. Eğer onlardan korkmazsam onları yenebilecegimi söylemişti. Bende cesaretimi topladım ve ondan korkmadığımı düşünmeye başladım.
Bir anda gerçekten üzerimde bir hafifleme oldu. O şey gitmişti.
O an derin bir nefes alarak gözlerimi açtım.
Meryem elinde su ile başıma gelmişti.
Benim uyandığımı görünce,
"Şey sen uykunda değişik sesler çıkartıyordun Seni uyandırmak istedim. Kötü bir rüya gördün galiba" diyerek
Elindeki suyu bana uzattı.Bende teşekkür ederek suyu içtim
"Ben arada böyle kabuslar görüyorum. Bir türlü kurtulamadım. Sürekli beni korkutuyorlar" dedim.Meryem,
"Biliyor musun arada bende görüyorum. Neredeyse alıştım. Artık çok korkmuyorum " dedi.Bende,
"Ben daha alışamadım bir gün uykumda ölüp kalacağım "Meryem,
"Allah korusun öyle deme" dediFadime yenge içeri geldi.
"Oğlum sıkıldıysan biraz balkona çıkaralım mı seni" dediBende,
"Yok yenge, gerek yok. Hem beni nasıl tasiyacaksınız "diye gülümsedimFadime yenge,
"Ne olacak oğlum Meryemle biz ne çuvallar taşıdık. Sen onlardan hafifsindir "diyerek güldü.Sonra bir koluma yengem, diğer kolumada Meryem girdi.
Meryem koluma girince sanki elektrik çarpmış gibi oldu. Balkondaki divana kendimi nasıl attım bilmiyorum . O kadar çok heyecanlanmıstım ki avuçlarımdan resmen terler aktı.
Yengem,
"Kızım İlker e bir bardak su getir çok yoruldu sanki baksana kıpkırmızı oldu" dedi.Ben aslında yorgunluktan değil heyecandan kizarmıstım. Acaba amcam doğru mu diyordu? Ben aşık mı oluyorum? Aşk böyle bir şey mi? Bir yandan da acaba o da benim hakkımda ne düşünüyor. Acaba benim ona hissettiğim duyguları, o da bana karşı hissediyor mu?
Doğrusu çok merak ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taşların sırrı
Kinh dịİlker babasıyla birlikte İstanbul da yaşıyordu Annesi daha İlker 8 aylık bir bebekken vefat etmiştir. Asıl memleketleri ise Mugla nin bir köyüdür. İlker hiç doğduğu köyü görmediği için köyünü hep merak eder ,ama babası bir türlü onu köye götürme fır...