Otele geldiğimizde, amcam yiyecek bir şeyler almıştı. Karnımızı doyurduktan sonra, yataklarımıza uzandık.
Ama kafamda ki türlü türlü sorular uyuyamı engelliyordu. Yatakta bir sağa bir sola dönüyordum.Benim uyuyuyamadığımı amcam farketmiş olacak ki, bana seslenerek
"İlker ben bir şeyi çok merak ediyorum. Acaba bizim köyde neden kimse yaşamıyor ki?" Dedi
Bende,
"Evet o benimde çok aklıma geliyor. Belki Şerife nine biliyordur."Amcam,
"Evet ona soralım "Ben,
"Yada amca bu büyü meselesini bi anlatsın sonra soralım. Kafası karışmasın" dedimAmcam,
Evet haklısın İlker. Abimde hiç anlatmazdı. O bir şeyler biliyormuştur.
Neyse şimdi uyuyalım sabah gene Şerife ninenin yanına gideceğiz erken kalkarız. "DediSabah saat 7 gibi amcamın alarmının sesi ile uyandık. Otelde kahvaltımızı yaptık.
Saat 9 gibi Talat abinin evine gelmiştik. Bize çok güzel bir kahvaltı sofrası hazırlamıştı.
Amcam,
"Talat neden zahmet ettin. Beni mahcup ediyorsun."deyinceTalat abi,
"Olurmu hiç Kadir ayıp ediyorsun ne zahmeti. Hem ben senin yanına gelsem bana sen hiç bir şey ikram etmeyecek misin? Diyerek şakalaştı.Amcam,
"Sağol Talat. Çok düşüncelisin kardeşim" dediSonra Talat abi bana dönerek,
"E delikanlı sen nasılsın dünden beri"dediBende,
"İyiyim Talat abi teşekkür ederim"deyince,Amcam,
"Hiç uyuyamadık. Şu sıralar yaşadıklarımız beni ve özellikle İlker i çok etkiledi. Dün Şerife ninenin anlattıklarını da düşündük." DediTalat abi,
"Kahvaltıyı yapalım sonra onun odasına gidelim. Anlatmaya devam eder. Şimdi annem de odasında kahvaltı yapıyor." DediBiz otelde kahvaltı yaptığımız için çok fazla yiyememiştik. Ama ayıp olmasın diye biraz yemeye çalıştık.
Kahvaltı bittikten sonra sofrayı birlikte toparladık.Talat abi,
"İsterseniz annemin yanına geçelim mi?" DediAmcam
"Olur geçelim Talat "dediŞerife nine kahvaltısını bitirmiş tesbih çekiyordu. Bizi görünce
"Talat bunlar da kim? "Dedi
Talat abi,
"Hani dün gelmişlerdi. Sen onlara köyde olan büyü hadisesini anlatıyordun ya işte, onlar geldi" dediŞerife nine
"Heee Emine nin torunu demi. Gel oğlum gel"dediBen yanına oturdum. Benim sırtımı sevdi. Ben daha birşey demeden anlatmaya devam etti.
Şerife nine,
" Yaşlandım artık. Bi ayağım cukurda. Ama her şeyi unutuyorum da eskileri asla unutmuyorum.( Diyerek anlatmaya devam etti)
Nerde kalmıştım
Meryem'le Mesut bir yıl kadar gizlice konuştular. Birbirlerine deliler gibi sevdalandılar. Tabi bir müddet sonra bu köyde duyuldu. Zaten ne kadar saklayacaklar ,elbet duyulacaktı.Mesut'un ailesi köyün en zenginlerindendi.
Mesut, Zülküf ağanın oğlu. Zülküf ağa kimle isterse oğlunu onunla evlendirirdi.Bir gün Mesut babasına, Meryem'i çok sevdiğini onunla evleneceğini söylemişti.
Zülküf ağanın bu zaten kulağına gitmişti. Birde bunu Mesut'tan duyunca, Tepesi atmış, orada oğlunu bir güzel dövmüştü.Çünkü Meryem'in ailesi çok yoksuldu. Zülküf ağa kendilerine gelin olarak Meryemi yakıştıramadı. Zülküf ağanın düşüncesine göre en azından Mesut'un evleneceği kişi biraz varlıklı olmalıydı.
Zülküf ağa hemen evdeki hizmetcilerden birini çağırarak, Meryem'lerin yaşadığı eve bir haber yolladı. (Kağıtta, (Eğer, o sümsük kızınız benim oğlumun yakasından düşmezse, o yaşadığınız kümesi başınıza yıkarım haberiniz olsun) yazıyordu.
Bu yazıyı Meryem'in babası okuyunca, ne yapacağını bilemedi. Hem gururu incindi, hemde kızına öfkelendi.
Hemen Meryem'in yanına giderek. Kağıtta yazanları Meryem'e göstererek,
"Kızım sen bizim başımızı mı yakacaksın? Bak etrafına, biz onlarla denkmiyiz? Bak daha bizim pencerelerimizde cam bile yok poşet sarılı. Onlar neredeyse sarayda yaşıyor. Hiç seni alırlar mı?"deyinceMeryem'in boğazında kelimeler düğümlendi sanki, Hiç bir şey diyemeden, ineklerin ahırına gitti. Orada hıçkıra hıçkıra ağlamıştı. Sabaha kadar o kağıtta yazılanları düşünüyordu.
Sabaha kadar ahırda ağlayan Meryem, sabah olunca bizim kapıya geldi. Gözleri kan çanağına dönmüştü.
Ben Meryem'i görünce hemen annemler görmesin diye, kapıyı yavaşça kapatıp Meryem'i tutup bizim bahçedeki odunluğa götürdüm.Meryem odunlukta beklerken Emineyide çağırdım.
Meryem gözyaşları içerisinde, olan biten her şeyi anlattı. Sonra Meryem Emine nin eline bir kağıt tutuşturdu.(Bunu ne yap et Mesuta ulaştır)
dediEminede,
"Tamam ben bir çözüm bulurum"dedi Ve hemen yanımızdan ayrıldı.Emine'lerin yaşadığı ev Mesut'ların evinin hemen çaprazındaydı. O yüzden hep haberi mesuta Emine götürürdü
Gene Emine, Mesut'ların evinin önünde çaktırmadan dolaşmaya başladı. Mesut onu görünce dışarıya çıkıp hemen kağıdı alıyordu.
Ama bu sefer Zülküf ağa, Mesut'tan önce Emine'yi görünce eve çağırdı.
Zülküf ağa O an Emineyi gözüne kestirmiş. Emineye babanlar nasıl, işleriniz nasıl gibi bir kaç soru sorarak durumlarını öğrenmişti. Eminelerin durumu orta halliydi.Biraz zaman geçtikten sonra Emine Zülküf ağadan müsaade isteyerek kalkmıştı. Ve evden çıkarken, Meryemin verdiği kağıdı gizlice Mesutun eline tutuşturuvermişti.
Şerife ninenin bir an dikkati dağıldı. Anlatmayı bir anda kesti.
Talat abi bunu farkedince,
"Gene birseyler görüyor galiba. Ben hemen ilacını içireyim uyusun biraz" dedi.Biz odadan çıktık. Talat abi Şerife nineye ilacını icirdikten sonra dışarıya geldi.
Amcama dönerek,
"Kadir bugün bizde kalın. Ben zaten yalnızım, hem bana da yoldaş olmuş olursunuz. Boşuna otele para vermeyin." dediAmcam,
"Tamam olur o zaman biz Ilkerle gidip oteldeki eşyalarımızı getirelim"dedi
Bundan sonra biz Talat abilerde kalmaya başlamıştık.(Degerli oy ve Yorumlarınızı bekliyorum)
(Devamı gelecek)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taşların sırrı
Horrorİlker babasıyla birlikte İstanbul da yaşıyordu Annesi daha İlker 8 aylık bir bebekken vefat etmiştir. Asıl memleketleri ise Mugla nin bir köyüdür. İlker hiç doğduğu köyü görmediği için köyünü hep merak eder ,ama babası bir türlü onu köye götürme fır...