22. bölüm geçmişimi öğreniyorum son

400 150 65
                                    

(Serife nine anlatmaya devam ediyor)

Gelen kişi Meryem'e ne olduğunu bir türlü soyleyemiyordu. Tabi  bir anneye evladının ölü olduğunu söylemek kolay degildir. Muhtar durumu anladı.
Meryemin annesini  divana oturmasını soyleyerek,

"Dur bi soluklan bir şey yoktur otur sen" dedi

Muhtar haber vermeye gelen adamı kenara çekerek,
" ne oldu söylesene" dedi

Adamda,
"Abi, uçurumun orada Mesut ile meryemin ölülerini bulmuşlar. Uçurumdan birlikte aşağı atlamışlar."

(İşte oğlum Sevenleri ayırmak olur mu? Onlar aslında ölerek kavuştu. Ölümü kavuşmak olarak saydılar. Zaten birbirine kavusamadığı her gün ölüyorlardı. Ahhh sevda güzeldir. Ama kavusamayınca sevda, işte böyle karasevda olur.)

Neyse, sonra Muhtar,
"Ne diyorsun sen, bu  nasıl söylenir şimdi. En iyisi hep birlikte olay yerine gidelim Biz söylemeden kendi görsün "dedi

Sonra Muhtar meryemin annesine dönerek,
"Hadi gel meryem'i bulmuşlar, gidip bakalım" dedi

Meryem in annesi aglayarak,
" Meryem iyi değil, siz bana soylemiyorsunuz ama ben anladım"diyerek ayağa kalktı

Hemen uçurumun olduğu yere gittiler.
Olay yerine gelince , Mesut ile Meryem i düzlüğe çıkarmışlar ikisini yan yana yatırmışlardı.

( O görüntü hic  gözümün önünden gitmiyor. Oylece yatıyorlardı. Canlarını verecek kadar seviyorlardı birbirlerini. Herkes mahvolmuş ama Sanki Meryem ile Mesut mutluydu. )

Zülküf ağa elini yüzüne kapatmış bir taşın üzerine oturmuş ağlamamak için kendini sıkıyordu. Zülküf ağanın eşi ise Mesutun başında bağırara bağıra ağlıyordu.

Meryemi öylece yerde, kanlar içerisinde yattığını gören Meryemin annesi, Hemen koştu. Meryem'e sarılarak,

"Kalk kızım ben geldim . Meryemim aç gözlerini ne olur kızım. Bana bak Meryem."Diyerek ağladı.

Meryemin annesi bir ara, taşın üzerinde oturan Zülküf agayi görünce, hızlıca yanına giderek

"Hepsi senin yüzünden, şimdi çok mu güzel oldu? Mutlu musun koca Zülküf? Hepsi senin gururun, kibirin yüzünden  Onları ayırmasaydın bunlar olmayacaktı. Kaç yıl oldu biz köyden gideli, ama Meryem her gün Mesut u düşündü. Adım gibi eminim Mesutta Meryemi düşünüyordu. Eğer Mesut ile Meryem evlenseydi, şu an çok istedigin erkek toruna sahip olduğunu görecektin. Şimdi yaşadığın boyunca vicdan azabı çekeceksin. Tabi öyle bir duygun varsa" deyip Zülküf agayi itti.

Zülküf ağanın çenesi titriyordu. Aglamamak için kendini tutuyordu. Zar zor ayağa kalktı.  Sanki o gurulu,kibirli, dağ gibi adam, bir anda çökmüştü.

Hayatta iken kavuşamadılar, bari mezarları yan yana olsun diye düşünerek, Meryem ile Mesut u yan yana gömdüler.

Zülküf ağa oğlunu kaybettikten sonra hiç konuşmadı.  Ağzından bir tek kelime bile çıkmıyordu.  Sanki dili tutulmuştu.
Zaten biraz zaman geçtikten sonra felç geçirdi.
Zülküf ağanın eşi de aklını kaybetmişti.
Onlara, oğlu ile gelinleri(ayfer ) bakıyordu.  Ayferin üzerine getirdiği gelin, bu olaylara dayanamayarak onları bırakıp gitmişti.  Emine ise sadce çocukları ile ilgileniyordu.

Anlayacağınız Zülküf ağa hep kusurlu diye çağırdığı gelininin eline düşmüştü.

Zülküf ağaya hep diş bileyen ayfer artık onlara istediğini yapıyordu.
Kocası evde yokken onlara hiç iyi davranmıyordu. Bazen akşama kadar yemek yedirmiyor, bazende belli olmayacak şekilde dövüyordu. Zaten Zülküf ağa hiç birsey söyleyemiyordu.
Eşi ise oda da bir sağa bir sola gidiyordu.

Taşların sırrı  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin