i said, "fuck me like i'm famous" he said, "okay" (m)

7.6K 823 1.3K
                                    


"geri al son cümleyi okuyamadımm." minho'ya ısrar edişimle gözlerini devirdiğini hissettim, kahvaltı ettikten sonra masayı toplamadan koltuğa geçmiş ve uzun zamandır izlemek istediğim -sadece minho'ya izleyelim diye tutturdum- diziye başlamıştık. L koltukta, benim aksime oturan minho'nun kucağına kafamı koymuş bir şekilde ekrana bakıyordum. "önemli bir şey demedi zaten, boş ver." sinirle önümüzdeki bilgisayarı durdurup minho'ya baktım.

"ben merak ettim ama." minho gülerek saçlarımı okşamasıyla kafamı uzaklaştırdım. "gerginsin biraz, sabah ki konuşma yüzünden mi?" kafamı hayır anlamda salladığımda konuşmalarımız aklıma geldi. minho'nun seks ile yaptığı şakalar biraz...

minho fazla açık sözlüydü.

"hadi ama bebeğim dün gecede uyuyamadın zaten, biraz huzursuzsun sanki." gece uyumadığımı nereden biliyordu? evet dalamamıştım ama gözlerim kapalıydı. ellerimi önümde birleştirdim, kafamı öne eğerek kısık bir sesle tek nefeste konuştum, "bir ünlüymüşüm gibi becer beni." ne dediğimin ben bile farkında değildim...

hızlıca diziye devam etmek için tuşa basacakken minho beni koltuk altımdan tutarak kucağına aldı, benden hızlıydı ve bu bazen hoşuma gidiyordu. hareketlerim saçmaydı belki ama bu umurumda değildi. bende kendimi tutamayıp kollarımı omuzlarına koyup ellerimi boynunda birleştirdim minho'nun. minho bana sırıtarak bakıyordu, kaşımı kaldırdığımda sırıtışı kıkırtıya dönüştü.

"hmm demek ki seni sikmemi istiyorsun?"

"bu fazla açık oldu."

cümlem bittiğinde gülmesi bir oldu, kahkaha atarken nasıl göründüğünü bilseydi emiminki o da kendine aşık olurdu. yan profilinden boğazındaki adem elmasına kadar her şeyi kusursuzdu. daha yeni boyatmış olduğu kırmızı saçları ile günler önceden kalmış fönü bile mükemmel görünüyordu. onu incelerken gözlerini gözlerimde sabitledi sonrasında bana yaklaştı, fazla yakındı.

kulaklarına yaklaştığımda fısıldadım, "beni dizlerimin üstüne çöktürtmeni ve-"

"şhh, yavaş ol yıldız çocuk."

işaret parmağını dudağıma sus işareti yaparak götürdüğünde gözlerimi kıstım daha sonra dudağıma değdirdiği işaret parmağını öptüm, kolumu kaldırarak işaret parmağının yanına yüzük parmağını da ekledim. iki parmağı dudağıma değiyordu. o ise yaptıklarımı izliyor ve bana bakıyordu. dudaklarımı aralayıp yavaşça ağzımı açtım, sıcak nefesimi verdim. dudaklarını dişlediğini gördüm bu sefer onun yerine sırıtan bendim.

nefesimi verdikten sonra iki parmağını ağzımın içine aldım, sonrasından hızla bıraktım.

"minho ben... buna hazır değilim." kucağından inmek üzereyken tek koluyla tuttuğu kalça yanağımı sıkılaştırarak hareket etmeme engel oldu. diğer eliyle çenemi kavradı, "utanıyor musun?" hiç bir şey söylemedim, sadece sustum.

"utanmana gerek yok bebeğim," sonrasında kafasını cama çevirdi, yağmur kararsız bir şekilde yeryüzüne bırakıyordu damlalarını. sanki ağlamamak için  zor duruyordu bulutlar, içlerinde büyük bir şey vardı. patladıklarında sağanak yağmur olacaktı. tekrardan bana dönerek gülümsedi.

"daha 2 hafta önce neredeydik, şimdi neredeyiz." kafamı dağıtmak istediği belliydi, bende ona ağzımdan çıktığından bile emin olamadığım kelimelerle cevap verdim.

"2 hafta öncede sana aşıktım, şimdi de aşığım." söylediğim cümleye ben bile inanamazken avuçladığı kalça yanağımı daha da sıktı, ben de kucağına daha rahat bir pozisyonda yerleşmeye çalışırken minho'dan küçük inleme sesiyle duraksadım.

Bad Habits, Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin