1.8

225 14 9
                                    

Bölüm Şarkısı: Doğal Afetim-Kahraman Deniz, çünkü şarkının en başındaki ıslığı kullanacağız. Islıklı tüm kısımları şarkının başındaki ıslık olarak düşünün. 

İyi Okumalaaar!🧡

🦊🦊🦊

İki Hafta Sonra

Saat muhtemelen akşam dokuzu geçiyordu. Yağmur yağıyordu ve ben de boş arsadaki yıkık dökük taşların arasında kaldığımız 'evimize' doğru gidiyordum. Yolumun üstündeki bakkaldan bir şişe su aldım ve yürümeye devam ederken elimdeki on lirayı cebime koyuyordum. Arka tarafımdan gelen ıslık sesini önce algılayamadım ama algıladığımda olduğum yere çakıldım. Önce kaşlarımı çatıp öylece önüme baktım, sonra sesin geldiği tarafa, sol tarafıma, doğru kafamı çevirdim. Islık sesi daha çok netleştiği için arkama döndüm. Gördüğüm manzara sadece siyah kıyafetlerden oluşmuş, yüzü bile seçilmeyen biriydi. Yanına gitmek için adım attığımda arkamdan gelen kadın sesi beni durdurdu.

"Paranız düştü."

"Ah, çok teşekkür ederim." dedim yarım yamalak gülümseyerek ve ıslık sesini çıkaran kişinin yanına gidecekken durduğu yerden kaybolduğunu fark ettim. Takip edildiğimizi düşündüğüm için yolumu uzatmaya karar verdim. Girebileceğim her ara sokağa girip çıkarak yağmurdan sırılsıklam olmuş bir şekilde kaldığımız yere geldim. Bizimkilerin hepsi buradaydı. Yaktıkların ateşi etrafında oturuyorlardı.

"Bu halin ne Minelya? Sen yine hasta olacaksın!" dedi Pamir abim.

Abimin dediğini umursamadan kenarda duran varili ateşe oldukça uzak bir yere çektim ve üstüne oturdum.

"Takip ediliyor olabiliriz."

"NE!?" dedi İlayda abla.

"N'oldu Minel?" dedi Barlas abim.

"Buraya doğru geliyordum. Biri ıslık çaldı ve o kadar tanıdık bir melodiydi ki dönüp bakmadan duramadım. Döndüğümde de asla yüzünü göremedim. Maskesi vardı, şapkası vardı. Üzerindeki tüm kıyafetler siyahtı zaten."

"Nasıl bir ıslıktı bu?" diye sordu Mustafa abi.

"Ne kadar yapabilirim bilmiyorum ama-" dediğimde sözümü kesen şey Kuzey'in aynı ıslığı tekrar etmeye başlamasıydı.

"Tam olarak buydu." dedim Kuzey ıslığı çalmayı bitirdiğinde.

"Kuzgun'u tanıyan, ya onun yanında büyümüş ya da onun yanında çalışmış biri yani." dedi Batuhan.

"Aynen öyle." dedi Barlas abim de. "Burayı bulabilirler mi?"

Bu sorusu banaydı. Dolaylı yoldan 'takip edildin mi' demek istiyordu.

"Olabildiği kadar dikkat etmeye çalıştım. Çok fazla ara sokağa saptım ve şu an tam olarak ölüyüm. Her yerim ağrıyor, koşmaktan."

"Ve sırılsıklamsın hala." dedi Kuzey beni baştan aşağı süzerken.

Kuzey'i umursamadan yanan ateşe uzak olan kartonlardan birine yattım ve gözlerimi kapattım. Gerçekten koşmaktan her yerim ağrıyordu. Kuzey oturduğu yerden kalkıp başımda dikildi. 

"Şu ıslak halinle yatma."

"Kıyafetimiz mi var? İki haftadır aynı kıyafetlerleyiz hepimiz, leş gibi de kokuyoruz zaten."

"Onu mu diyorum ben? Senin ne yaptığın umrumda değil. Kartonu ıslatıyorsun, yatıyoruz biz ona." 

"Ben yatarım bu gece buna, olay çözülür. Ne kadar abarttın!" 

Gözlerimi kapattığımda bir tarafım uzağımdan gelen ateşle ısırken diğer tarafım esen rüzgarla üşüyordu. 

"Minelya!" diye seslendi Barlas abim. Gözlerimi yarım açtıktan sonra abime döndüm. "Yanıma gel." 

Kaldığımız döküntü taşların bize biraz daha uzak tarafındaydı. Yanına gittim.

"Üstündekileri çıkar."

"Abi saçmalama!"

"Beni dinle güzelim, çıkar şunları."

Abim arkasını dönmüş beni saklarken ben üzerimdeki tişörtü çıkarıp abime verdim. 

"Atletini de."

"Donmamı mı istiyorsun!?"

"Dediğimi yapar mısın?"

Atletimi çıkarıp abime uzattım. 

"Al şimdi şunu giy!" dedi üzerindeki beyaz kazağı çıkartıp.

"Sen!? Sen ne yapacaksın?"

"Senin kıyafetlerin kuruyana kadar böyle oturacağım."

"Abi, neden senin aklına uydum ki ben?"

"Giy şunu artık Minel!"

Abimin verdiği kazağı giydikten sonra diğerlerinin yanına geçtik. Barlas abim kıyafetlerimi kuruturken ben de ilk geldiğimde oturduğum varilin üzerine, Batuhan'ın yanına, oturdum.

"Minelya kıyafetlerini yıkamanını yolunu bulmuş." dedi İlayda abla gülerek.

"Abim sağ olsun." dedim ben de ve hepimizin kulağına ilişen ıslık sesi birbirimize bakmamıza sebep oldu.

"BENİM YÜZÜMDEN!" dedim Barlas abimin arkasına geçerken.

"Hiçbir şey senin yüzünden değil."

"ABİ NE YAPACAĞIZ?" dedim ama herkesin içinde sadece ben bu kadar korkuyordum.

"Şşşt! Sessiz ol Küçük Gretel! Başımı ağrıtıyorsun." dedi Kuzey vurgusuz cümlesiyle.

Döküntünün girişinden gelen adım sesleri nefesimizi tutmamıza sebep oldu.

"Kim sence bu?" diye sordu İlayda abla Pamir abime doğru.

"Hiçbir fikrim yok." dedi abim de cevap olarak. "Arkamda dur!"

Gözlerim Batuhan'a döndü. Tedirgindi. Mustafa abiye döndü, o da tedirgindi. Ama Kuzey... Yerinden bile kımıldamamıştı. Hala aynı yerinde yayılmış bir şekilde oturuyordu. 

"Çok korkaksınız, biraz sakin." dedi gülümseyerek. 

ABİLERİM (kuzgunleşe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin