1.5

261 14 9
                                    

Okul çıkış zili çaldığı an kapının önüne yeni varmıştım. Batuhan beni gördüğü gibi koşarak yanıma geldi.

"Minelya! Nerelerdesin? Bir şey oldu diye ödüm koptu. Evde de yoktun."

Batuhan cümlesini bitirdiğinde diğerleri de yanımıza gelmişti.

"Özür dilerim, habersiz bıraktığım için ama haber verecek zamanım yoktu. Birkaç günlüğüne bir yere gitmemiz gerekti. Telaş yapmanıza sebep olduğum için gerçekten özür dilerim."

"Buradasın ya, sorun yok." dedi Elif gülümseyerek.

"Yanağına n'oldu?" dedi Batuhan da şüpheli gözlerle bana bakarken.

Yanağıma bir şey olduğundan bile haberim yoktu ama muhtemelen Kuzey'i bulmak için giderken düştüğümde olmuştu.

"Çarptım, önemli bir şey değil. Siz nasılsınız asıl?"

Biz her şey hakkında konuşurken yolun ötesinden Kuzey'in geldiğini gördüm. Gitmek ve tanımıyor gibi yapmak arasındaydım ama ben tanımıyor gibi yapsam bile o yapmazdı buna emindim. 

Batuhanlarla vedalaştıktan sonra yürümeye başlayacaktım ki Kuzey beni tanımıyormuş gibi yanımdan hızlıca geçip gitti. 

"CİDDİ OLAMAZSIN!" diye bağırdım arkasından.

"Tanıyor musun?" dedi Hakan yanıma yaklaşıp.

"Maalesef tanıyorum."

"Abin miydi?" diye sordu Umut da.

"Hayır." dedim ve duraksayıp düşündüm. "Birlikte büyüdük. Bir süre bizde kalacak."

"Selam vermemesine mi takıldın?" dedi Batuhan da yanıma gelip kolunu omzuma atarken. Yaptığı harekete şaşırırken aynı zamanda gülümsedim de.

"Boş verin onu da, geç olmadan eve gideyim ben. Akşam eğer izin alabilirsem 7'de parkta olurum."

"Artık gelmen lazım." dedi Elif de gülümseyerek.

🦊🦊🦊

Batuhan'la birlikte bizim evin sokağına geldiğimizde dönüp gülümsedim. 

"Seninle konuşmak beni gerçekten iyi hissettiriyor. Kötü hissettiren her şeyi unutuyorum." 

"Bak bu beni dünyanın en mutlu insanı yapar işte." dedi o da gülümseyerek. "Umarım akşam izin alabilirsin."

"Deneyeceğim. Hoşça kal!"

Eve girip direkt depoya indim. Kuzey'in yerdeki yatakta uzandığını görünce önce geri adım atmak ve depodan çıkmak istedim ama gözlerini açıp bana bakınca uyumadığını anladım. Tekrar gözlerini kapattı.

"Neydi o yaptığın?"

"Ne yapmışım?"

"Beni tanımamazlıktan geldin."

"Bunu istersin diye düşünmüştüm aslında. Neden bu kadar sinirlendin?"

Haklıydı. Neden sinirlenmiştim ben de bilmiyordum. Ben oflayarak her zaman oturduğum tahta masanın üstüne çıkınca Kuzey de kocaman gülümsedi. 

"Ne gülüyorsun?"

"Hiç." 

Masanın üzerine sırtüstü uzandım ve tavanı izlemeye başladım.

🦊🦊🦊

Parka çıkmadan önce uyumak için Barlas abimin yatağını çoktan kapmıştım ve uykuyu kucaklamıştım ama ne kadar süre sonra olduğunu bilmediğim, çok yüksek sesli gürültüyle daldığım uykumdan korkarak uyandım. 

Yatağın yanındaki cam nasıl olmuştu bilmiyorum ama patlamıştı. Avcumun içinde, kolumda, bacağımda ve yüzümde hissettiğim keskin acı yüzümü buruşturmama sebep olmuştu.

Odanın ani açılan kapısına döndü yüzüm. İçeri giren Barlas abimdi. 

"Minelya, korkma." 

"Abi n'oluyor?"

"Depoya, çabuk!"

"Çok canım yanıyor."

"Biliyorum bebeğim. Benim için birazcık dayanabilirsin di mi?"

"Kan..." Nefesimi tuttum. Ufacık bir kan kokusu bile artık midemi bulandırıyordu. "Kan kokuyor."

İçeriden gelen başka bir gürültüyle olduğum yerde sıçradım. Barlas abim hem uyku sersemi hem de korku karışımı bir ruh halinde olduğumu ve kalkamayacağımı anlayınca beni kucağına alıp hızlı adımlarla depoya indirdi. 

Pamir abimle, Kuzey çoktan buradalardı. 

"MİNELYA!"

Pamir abimin sesi kulağıma aşırı yüksek geliyordu. Daha doğrusu her ses çok tiz ve boğucuydu.

"Abi bağırma, n'olur?" 

"Bağırmıyorum, otur şuraya." dedi sandalyeyi göstererek.

Sandalyeye oturduğumda Barlas abim de gelmişti. 

"Minel, neren acıyor?"

"Yüzüm, en çok yüzüm."

"Barlas, biz bir şey yapamayız buna." dedi Kuzey beni kastederek.

Ne halde olduğumdan bile haberim yoktu.

"Sessiz ol. Nelere çare bulduk, bu hiçbir şey yanında." dedi Barlas abim ve önümde çömelmiş halde elimi tuttu. "Bebeğim, eğer sözümü dinler ve bana güvenirsen söz veriyorum acını geçireceğim."

"Güveniyorum."

"Biliyorum." dedi ve Pamir abime döndü. "İlk yardım çantasını getirdin mi?"

"Burada." dedi Pamir abim de elindeki küçük çantayı uzatırken. 

"Abi, n'oluyor? Allah aşkına söyleyin."

"Önce seni halledeceğiz, sonra her şeyi öğrenebilirsin."

"Canım acıyor."

"Biliyorum güzelim, canının acıdığını biliyorum ama biraz sabret sadece."

Pamir abim de yanıma çömeldiğinde daha güçlü hissediyordum. Bakışlarım Kuzey'e kaydı. Çok tuhaf bakıyordu ve altındaki anlamı algılayamıyordum. 






ABİLERİM (kuzgunleşe)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin