Geçmişten bir kesit part2
Aslı, kocasının neden bu kadar korktuğunu anlamamıştı. Yavaşça yanına yaklaştı, sakin bir ses tonuyla sordu: "Neyin var hayatım?" Kocası hala şok içindeydi, gözlerini fal taşı gibi açmış, bodruma doğru bakıyordu. Aslı, ne oldu diye sorsa da cevap alamadı. Aslı, koluna dokunduğunda kocası korkuyla yerinden sıçradı. Aslı'nın dokunuşu onu kendine getirmiş olmalıydı; belki de hayal görmüştü, tahta eski olduğu için öyle çıkmıştı. Aslı'ya dönerek, "Bir şey yok, fare vardı, ondan korktum," dedi. Aslı gülmeye başladı ve "Ben sana demiştim, evi ilaçlayalım," dedi, ardından mutfağa yöneldi.
Olanları hala çözemiyordu. Arkasından kimse gelmiyor muydu peki? O merdivende çift ayak sesi neydi? Bu düşünceler onu giderek anlamsız bir korkuya sürüklüyordu. Uyku sersemliği olduğunu düşünerek bu olayı kafasından attı ve Aslı'nın yanına gitti.
Aslı mutfakta kahvaltı hazırlıyordu. Bir yandan kolilerden tabak çanakları çıkarıp yıkıyor, kuruluyor ve masaya koyuyordu. Kocası, Aslı'nın belinden yavaşça kavradı, yüzünü boynuna doğru götürüp kokusunu içine çekti ve sonra çenesini Aslı'nın omuzuna dayadı. Aslı elinde bıçakla domates doğruyordu. Kocasının bu hareketi onu çok sevindirmişti. "Tatlım, birileri acıktı galiba," diye tebessümle konuşmaya başladı.
Kocası omuz silkti. "Yani, çok acıkmadım ama biraz canım tatlı çekiyor olabilir," dedi ve Aslı'nın yanağına bir öpücük kondurdu. Aslı'nın yüzündeki tebessüm daha da artmıştı.
Kahvaltılarını ettikten sonra Aslı, mutfağı düzenlemeye başladı. Bütün eşyaları tezgahın üzerine diziyordu. Kocası dışarıda Severus'u arıyordu, kızı ise salonda topla oynuyordu. Aslı, evde top oynanmasına karşıydı, bu yüzden salona doğru yöneldi. Kızı duvara topu atarak yakalamaya çalışıyordu. İçeri girdiğinde yüzünde hafif bir sinirli bir ifade vardı. Adeta bakarak, bahçede oynamasını söyledi. Aden'in cevabı annesini biraz ürkütmüştü:
"Olmaz anne, o dışarıya çıkamıyor, bizde burada oynuyoruz."
Aslı da şaşkın bir yüz ifadesi oluşmuştu:
"O kim Aden?"
Aden çekingen bir tavıra büründü, hem elindeki topa hem de duvara doğru bakıyordu:
"Söyleyemem anne, yoksa büyükannesi ona kızar."
Aslı kızına anlamsız gözlerle bakıyordu, kızının yanına geldi, onunla aynı boy hizasında durdu ve ellerini tuttu:
"Tatlım, hayal dünyan çok geniş, ancak evde top oynamayacağını biliyorsun. Bence arkadaşınla biraz kaçamak yapıp dışarıda oynasanız sıkıntı olmaz."
Dedi ve kızının yanağını severek tekrar mutfak'a geçti. Saat çok geç olmuştu. Aslı, mutfağı bitirdikten sonra salona geçmişti. Burası mutfak'a göre daha karışık ve çok eşya vardı, ama üstesinden geleceğine emindi. Kendi mobilyaları Ankaradan İstanbul'a gelmediği için, bu eski eşyaları uzun bir süre kullanacakları belliydi.
Odada tamamen kiremit renkleri hakimdi. Özellikle kapısı kırmızı renkle boyanmıştı. Kapının tam sol tarafında bir komidin, onun yanında altılı masa ve onun tam önünde koltuk yer alıyordu. Tam koltuğun karşısında ise boydan boya bir kütüphane vardı. Aslı, kütüphaneye doğru yaklaştı ve parmaklarını kitapların üzerinde gezdirdi. Bu kitaplar, babasını hatırlatıyordu. Her gece yatmadan önce sallanan sandalyesinde kitabını okur ve öyle yatardı. İki camın ortasında kalan gramofon duruyordu, üzerinde herhangi bir plak yoktu. En son burada dinlediği şey garipti. Sonrasında annesi kızıp bütün plakları bodruma indirmişti. Ancak Aslı'nın kafası karışmıştı. Annesi plakları götürdükten sonra bu gramofonu da bodruma götürmüştü. Peki, bu buraya nasıl gelmişti ki? Bu soru aklını kurcalarken o sıra kocası elinde bir çekiçle kapıda duruyordu. Aslı arkasına döndüğünde kocasından bir an olsun irkilmişti. "Nalet olsun!" diye bir ses çıkardı. Kocası ise, "Tatlım, seni korkutmak istemedim. İyi misin?" dedi. Aslı, korkuyla ağzını kapamıştı. Başını "evet" manasında salladı. Sonra kocasının elindeki çekice baktı. Kocası anlamış olacaktı ki elindeki çekici göstererek, "Merdivenlerin bazı yerlerinin çivileri çıkmış, onları tamir edeceğim" dedi ve yukarı merdivenlerden çıktı.
Aslı, zorda olsa salonu bitirmişti, ama yukarıdaki odalar yarına kalmıştı. Bu yüzden yine yerlere yatakları sermişlerdi. Kocası merdivenleri çivileme işini bitirmişti. Aden ise elinde garip bir bebek tutuyordu. Aslı, kızına taraf baktı, elindeki şeyi dikkatlice izledi. Kardeşiyle küçükken ceviz kabuklarıyla yaptığı bebeklerin aynısıydı. Yanına yaklaştı, "O elindekini sen mi yaptın, bebeğim?" dedi. Aden, annesine baktı, "Hayır anne, bunu bana o hediye etti," dedi. Aslı yine bilinmeyen kişiyi duyunca şaşırmıştı. Kızına sakince sormaya devam etti, "Peki, o şimdi nerede?" Aden, çekingen bir tavırla, "Söyleyemem, büyükannesi onu bulur," dedi. Aslı'nın Aden'in söyledikleriyle içinde bir korku oluştu. Bu hayal ürününün nasıl ortaya çıktığını anlamıyordu. Kızına son bir soru sormaya karar verdi, "Peki, onu ne zaman gördün?" Aden, gözlerini hole doğru çevirdi, parmağıyla işaret ederek, "Bugün açtığınız odada gördüm," dedi. Aslı, karanlık olan hole doğru baktı. O karanlık, kızının anlattığı şey yüzünden daha korkunç geliyordu.
Arkadaşlar geçmişten bir kesit adlı bölümüm şu anlık bu kadar biliyorum yarım kaldı ama diğer bölümde neden olduğunu anlayacaksınız. Umarım kitabı severek ve merakla okuyorsunuzdur yeni bölüm için beklemede kalın iyi ki varsınız
Sevgilerimle,
~zeyylo~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Kabus
Mystery / Thriller"Aslı, bir travma sonrası geçmişini hatırlayamayan bir duruma düşer. Kızıyla sakin bir hayat sürerken, kapısına gelen Amir Ali, arka arkaya işlenen cinayetleri dile getirir. Bu cinayetler, Aslı için hayatını olumsuz etkilemeye başlar. Aslı, geçmişin...