Karanlık Günler

111 42 105
                                    

Amir Ali, olanları hala anlamıyordu. Aslı neyin peşindeydi? Bu bez parçasının içindeki kemikler ne oluyordu? Kafası çok karışmıştı. Şimdi ise Aslı ortalarda yoktu. Ali kendini kandırılmış hissetmişti. Kendisi İstanbul'un en iyi amiri olduğuna inanıyordu. Olayları hızlı çözmesiyle biliniyordu, ama Aslı onun elini kolunu bağlamıştı. Üzerine bir de iş hayatında hiç yaşamadığı duyguyu, aşkı yaşıyordu. Hem de şu an ülkenin her yerinde aranan şüpheli için. Ali, bu düşünceler yüzünden kendine gelemiyordu. Kendi kendine mırıldanarak, "Sen ne yaptın Aslı?" diyordu.

Yarım saat bu şekilde kalmıştı. Telefonuna gelen bir aramayla kendine geldi, cebindeki telefonu çıkardı. Baktığında çırağın aradığını gördü. Telefonu istemese de açtı, kulağına götürdü. Sesi, ciddi bir şekilde sanki az önce hiç bunalıma girmemiş gibi arayana cevap verdi: "Efendim." Çırak hiç beklemeden söze başladı: "Amirim, cumhuriyet savcısı burada sizinle görüşmek istiyor." Amir telefonu kendinden uzaklaştırdı ve sinirine hâkim olmak için derin bir nefes aldı. "Birazdan orada olurum," dedi ve telefonu kapattı. Amir bu olayları sevmiyordu, işine kimseyi sokmazdı, ama bu sefer eli mahkûmdu çünkü onu başsavcı ve başkan göreve atamıştı.

Yanındaki çuvala baktı, eline aldı ve odadan çıktı. Tekrardan eve nasıl girdiyse, o yoldan geri gitti. Ancak o an bahçede dikkat ettiği demir bir kapı olduğunu fark etti. Bunu eve geldiği ilk güngörmüştü, üstündeki kulpundan onu tanımıştı, ama tekrardan dönüp açmayı unutmuştu. Tekrardan onun yanına geldi. Eski krem renginde, demirden yapılmış, hafif yassı duran bir kapıydı. Amir onun tam önünde durdu, kulpu kendine doğru çekti. Tam kapıyı açacakken yukarıdan bir ses duymuştu: "Sen de kimsin?" Bunları söyleyen Şeyma'ydı.

Amir kapıyı o panikle bıraktı, kötü bir şey yapmıyordu ama elindeki çuval yüzün hırsız gibi duruyordu. Amir hemen kendini tanıttı: "İyi günler, ben polisim." Şeyma inanmıyormuşçasına gözlerini kısarak baktı: "Kimliğini görebilir miyim?" Amir arka cebini yokladı, kimliğini çıkartıp yukarıya kaldırdı. Şeyma pencereden dışarı biraz eğilerek amirin gösterdiği kimliği inceledi. "Ne arıyorsun, aslının evinde?" Amir kimliğini tekrardan cebine koydu. "İş meselesi, gizli," dedi. Şeyma bahçenin geri kalanına baktı: "Aslı nerede?" dedi. Amir birine çattığını anladı ve bundan kurtulmak için sürekli olarak sorduğu soruları geciktirdi. "Aslı şu an evde değil," dedi. Şeyma buna şaşırmıştı: "Bu imkânsız, o evden dışarı çıkamıyor." Ali sinirlenmişti, bu yalanı herkese inandırdığına inanamıyordu. "Biz de öyle biliyorduk, ama şu an onu arıyoruz," dedi. Ali bir an bu dediğine çok pişman oldu, çünkü Şeyma ne diyerek Ali'ye çıkışmıştı: "Aslı kaybolmuş olamaz, bekleyin, oraya geliyorum!" dedi ve pencereden içeri hızla adımlarla koştu. Ali bu bir fırsat bilerek, bahçenin çitlerinden atlayıp arabaya binip oradan uzaklaştı.

Polis karakoluna gitmeden hemen Berran'ın yanına gitti. Elindeki delilleri berrağa verip olayların gerçek yüzünü görmek istiyordu. Berran'ın ofisine geldiğinde onun da bu olay hakkında bazı araştırmalar yaptığını fark etti aliyi görünce yerinden kalktı. Yüzünde mahcup bir ifade vardı "ali gerçekten çok üzgünüm işine karıştım bunu asla yapmak istemezdim ama o kadar çok bilinmezlik vardı ki ölümler de artınca sana sebepsiz yere yüklendim özür dilerim." amir elini Berran'ın omzuna koydu "sorun yok hepimizin morali çok bozuk bunlar olacak şeyler". Berra aliden bu cümleleri duyduğu için çok mutluydu çünkü onu kırmak hiç istemiyordu onu seviyordu hem de liseden beri o yüzden onu kırmak en son istediği şeydi.

Ali, elindeki delilleri berrağa doğru uzattı. "Bunları aslının evinden aldım, bir çözüm olabilir." dedi. Berra, Ali'nin elindekilere dikkatlice baktı. "Ali, bunu yaptığına inanamıyorum. Eve girmen yasak, savcı böyle bir emir verdi. Görmedin mi?" dedi. Amir şaşkın gözlerle Berra'ya baktı. "Ne emri?" diye sordu. Berra, amire telefonundan bir mesaj gönderdi. Bu, bir toplu mesajdı ve görevde kimlerin yer aldığı ve nerelere girilmesinin yasak olduğu yazıyordu. Amir, isimlere dikkatlice baktı ve o bu görevde yer almıyordu. Telefonu Berra'ya geri verdi. "Bu çok saçma, beni görevden tamamen almışlar, ben bu görev için uzun süredir çalışıyorum. Bunun sebebini kim ve neden yapmış olabilir ki?" dedi. Berran'ın yüz ifadesi hemen değişti. Amir, Berran'ın bir sır sakladığını düşünüyordu ve yüz ifadesinden bu belli oluyordu.

Derin KabusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin