Amirin yüzünde korku dolu bir ifade vardı. Kadının yüzü tanınmayacak bir haldeydi. Bir hayvanın parçalama oranı yüksekti. Gözlerinin içi oyulmuş, derisi kıpkırmızı bir halde derisi dışarıdaydı, ama ne tuhaftır ki ağzındaki dikişler sapasağlam duruyordu.
Amir bu görüntüye daha fazla dayanamadı, olay ekiplerine seslenerek:- Hemen, Hemen otopsiye yollayın.
Amir eliyle ağzını kapadı,bu ceset diğerine göre daha fena haldeydi. Amir hemen polislerden birine bu cesedi kimin bulduğunu sordu. Polis memuru parmağıyla işaret ederek:
- Sağ tarafta duran çiftçi. Köyüne gitmek için bu yolu kullanıyormuş. Cesedi görünce polisleri aramış.
Amir polis memuru anlatırken, çiftçiye dikkatlice bakıyordu. Çiftçi ise cesede sessizce bakıyordu. Hemen yanına gitti soğuk kanlılıkla yanında durdu. Çiftçi amiri görünce yine aynı yüz ifadesiyle bakıyordu.
"Amir"
- Bulduğunuzda, herhangi bir hayvan cesede saldırıyor muydu?
"Çiftçi"
- Hayır
Amir başını salladı.
- Yüzü parçalanmış, belki yakın köylerde kayıp vakası vardır. Duydunuz mu hiç?Çiftçi bunu duyunca duraksadı, bir şey düşünüyor gibiydi ama bu soruyla alakalı değil gibi bir tavrı vardı. Amir bir cevap bekliyordu, bu yüzden devam etti:
- Hatırlamanız bizim için önem...
Amir cümlesini bitirmeden çiftçi sözünü kesmişti:
- Yeniden geliyorlar!
Amirin kafası karışmıştı kimler geliyor diye sordu. Çiftçi bu sefer amire gözlerini dikmişti:
- Kötü şeyler olacak, bu bir uğursuzluk!
Amir çiftçinin dediklerine anlam veremiyordu. Buda ne demekti böyle. Çiftçi o son söylediği kelimeydi tekrarlayıp duruyordu.
- uğursuzluk... uğursuzluk...uğursuzluk!Amir Hemen arabaya bindi, polis karakoluna gitmesi gerekiyordu. Çaylak amirin arkasından koştu son anda yetişmişti.
- Amirim şey bende gelebilir miyim?
Amir biraz durdu, yüzündeki sert ifadeyi değiştirmeden yan tarafa geçmesi için başıyla işaret verdi. Çaylak büyük bir heyecanla amirin arabasına bindi, koltukta duran dosyayı eline aldı. Diğer polis ekibi ise sarı şeritlerle olay yerini belirliyorlardı. Amir çaylaka döndü emir vererek:
- Bu çiftçinin köyünü, adını araştır ve bana söyle
Çaylak kafasını sallayarak "tamam amirim" dedi. Amir cinayetle ilk defa karşılaşmıyordu ama böyle bir cinayeti de ilk defa görüyordu.
***
Aslı gözlerini açtığında evin salonunda olduğunu fark etti, başı ağrıyordu. Dün gece birinin onun kafasına sertçe vurduğunu ve bayıldığını hatırlıyordu ama yüzünü görmemişti. Ağıran yere elini gezdirdiği o an şiddetli bir acı hissetti, şişmişti. Ayağa kalkamıyordu çünkü başı fena halde dönüyordu. Sendeleyerek kendini ayağa kalkmaya zorladı ama nafileydi bir türlü bunu başaramıyordu. Kendini geriye doğru yasladı, dün gece gelen yabancının yüzünü hatırlamaya çalıştı ama imkansızdı. Sanki gözlerine siyah perde kapamışlardı. Peki ya o yabancı Aslı dan ne istiyor olabilirdi ki?
Gözlerini tavana dikmişti, hiçbir şey düşünmüyor gibiydi. Başının ağrısı hafif de olsa geçmeye başlamıştı. Kendini yavaşça doğrulttu, ayağa kalktı. Yürüyebilecek haldeydi ama yine de tutuna tutuna gitmek zorundaydı. Merdiven altındaki dolaba yöneldi, oradaki ağrı kesici ilacı aldı ve direk yuttu. Bu oma iyi geleceğini biliyordu. İçki içmek için mutfağa yöneldi. Şakaklarını sertçe bastırıyor diğer eliyle eşyalardan destek alıyordu. Kafasını kaldırdığında, mutfak harabe halindeydi. Her şey dağılmış, tezgahın üzerinde kırmızı lekeler vardı. En garibi ise bıçakların üzerindeki kırmızı lekelerdi. Mutfağın ortasında bir tezgah daha vardı, aslı oraya yaklaştı üzerinde kanla yazılan bir şey vardı bu onu ürkütmüştü:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Kabus
Misterio / Suspenso"Aslı, bir travma sonrası geçmişini hatırlayamayan bir duruma düşer. Kızıyla sakin bir hayat sürerken, kapısına gelen Amir Ali, arka arkaya işlenen cinayetleri dile getirir. Bu cinayetler, Aslı için hayatını olumsuz etkilemeye başlar. Aslı, geçmişin...