3.Bölüm

118 55 152
                                    

KARANLIK GÜNLER

Şimdi ki zaman
Yıl:  2023

Aslı gözlerini açtığında kendini bambaşka bir odada buldu. Buraya kadar duvarlara tutuna tutuna gelmişti, anımsadıkları ise yüzüne bıçak gibi vurmuştu, ama geri kalanı hatırlayamıyordu. Kızının hayalini görmek, ona öldüğünü anlamaktan daha acı geliyordu. O gerçek değildi, beyninin oynadığı bir oyundu peki, ama neden tek o odaydı? Neden kızını bir tek o odada görüyordu? Bu anlamsız soruyla içinde boğuşurken yavaşça duvara sürünerek kalktı.

Odayı gözlemledi, oda çok eskiydi. Duvar kaplamaları artık aşınmış ve kopmuştu. Duvara biraz yaklaştı, büyük ışık vuran bir delik vardı. Oraya doğru yaklaştı, delikten bakmaya başladı. Bir evin koridoruna benziyordu, kapı açıktı. Odaya baktığında herhangi bir çıkış yolu yoktu, mahsenin kapısına baktı. Tek çıkış yolu bu olabilirdi, ama hayır, bir daha oraya girmek istemiyordu. Zaten girmek istese açmak için herhangi bir kulpu yoktu. Bu odada mahsur kalmıştı, çıkamıyor ya da saklanamıyordu.

Aslı için vakit hiç geçmiyor gibiydi. İçinde bulunduğu bu durum onu gitgide yok ediyordu. Kızının nasıl öldüğünü bulmak istiyordu. Peki ya kocası Anıl neden hiçbir şey söylemiyordu? Neden içinde bulunduğu bu üzüntüyü ondan saklamış ve hep bir hayali kızla yaşamak zorunda bırakmıştı? Belki de kızı ölmemişti, belki de babasıyla yaşıyordu. O gördüğü şeyler, o ev, kızının hayali arkadaşı... Bunlar neydi peki?

Gözünü her kapadığında aklına sürekli olarak yaşadığı an geliyordu. O adamın neden peşine düşmediğini şaşırmıştı Aslı. O an bir şey hatırladı. Bu ev ile kendi arasında bir bağlantı vardı. Yani adam evine geri dönmüş ve Aslı'yı kapana kıstırmaya çalışıyor olabilirdi, ama kapı olmadığı için buraya girişi imkansızdı.

Her seferinde ışık çıkan delikten bakıyordu. Bir çıkış yolu bulmak ve bu odadan çıkmak istiyordu, ancak o delikten de fayda yoktu. O sırada bir gölge gördü, hızlıca geçmişti. Aslı, o anki panikle kendini diğer duvara doğru itti. O adam olabilirdi. Deliğe yavaşça yaklaştı, dikkatli bir şekilde izlemeye başladı. O sırada yine gölge belirdi, bu sefer iki taneydi. Deliğin orada durmuşlardı. Aslı kendini hemen geri çekti, iki gölge tartışıyordu. Merakıyla tekrardan delikten baktı. Biri kadın, biri erkekti. Sesleri duvar yüzünden boğuk gelse de delikten bazı şeyler çok net duyuluyordu. Kadın sert bir şekilde adama hesap soruyordu, "Elinde nasıl kaçırırsın, ha söyle?" Adam ise bulundukları yerde sürekli olarak adım atıyor, o da aynı şekilde kadına çıkışıyordu, "Bilmiyorum, tamam mı?" Bir anda gitti. Aslı o an şok olmuştu. Bu iki insan da Aslı'yı arıyor olabilir miydi? Gölge yine hareket etmeye başladı. Aslı kendini sağa doğru attı, bacaklarını kendine doğru çekti. Eğer beni arıyorlarsa, bu odada olduğumu er ya da geç anlayacaklardı. Acilen buradan çıkmanın yolunu bulmalıydı.

Gün bitmek üzereydi, güneşin son ışıkları delikten süzülüyordu. Aslı, girdiği mahsenin kapısını açmaya çalışıyordu, ama nafileydi, kapı açılmıyordu. Kendini geriye doğru attı, çıldırmak üzereydi. İlla bir çıkış yolu olmalıydı. O sırada yine bir gölgenin geçtiğini gördü, deliğe doğru yaklaştı. Kim olduğu belli değildi, sürekli bir yerlere koşup duruyordu, deliğin orada durdu. Aslı dikkatli bir şekilde izliyordu. O an, diğer duvardaki kişi eğilip delikten bakmaya başladı. Aslı korkuyla kendini yana doğru attı, kalbi güm güm atıyordu. Bakanın kadın olduğu belliydi. Sürekli olarak mırıldanıyordu. Delikten uzaklaştı bağırarak, "Bu deliği onarmanı söylemedim mi sana?" Adamın sesi boğuk geliyordu. Kadın tekrardan söylenmeye başladı, "Bir şeyi düzgün yapsan şaşırırım Halit!" Aslı o an şaşkınlıkla deliğe doğru baktı, babasının ismini hatırladı. Onun da ismi Halit'ti.

                                                                                      ***

Amir, büyük bir özenle çaylakla birlikte olayların gizemini çözmeye çalışıyordu. Dün gece yine bir kadın cesedi bulunmuştu. Aynı şekilde ağızları iple dikilmiş, dilleri kesilmiş ve aynı dövme yer alıyordu. Amir, bu dövmenin peşindeydi. Üç cesette de aynı dövmenin bulunması bir rastlantı olamazdı. Çaylak, geçen günkü çiftçiyi araştırıyordu, ancak pek bir şey çıkmıyordu. Tam o sırada bir polis amiri hızlıca içeri girdi ve korkmuş bir halde cümleleri kekeleyerek konuşmaya başladı. "Amirim, iki farklı yerde yine kadın cesedi bulundu, ama bu sefer elimizde bir delil var." Amir heyecanla yerinden kalktı, sonunda bir delil bulunmuştu. Hemen ofisten çıkıp cesetlerin olduğu yere gitti.

Olay yerine vardıklarında, amir garip bir şey fark etti. Olay yerleri nedense yakındı, iki ceset de iki yol kenarında bulunmuştu. Amir, sinirli bir ses tonuyla, "Delil nerede?" dedi. Polis memuru, bir delil poşeti içinde fotoğraf getirdi. Fotoğrafı eline aldığında, yırtılmış ve parçalara bölünmüş olduğunu fark etti. Hemen çaylaka verdi ve "Bunu onabilecek birini bul, bana getir." dedi. Sonra cesetleri incelemek için olay yeri inceleme ekibinin yanına gitti. Katil, bu sefer iki ceset bırakıp kayıplara karışmıştı. Amir, olay yeri ekiplerine dövme olup olmadığını sordu. Amirin işaret ettiği yere baktıklarında dövmenin olduğunu fark etti. Amir, bu durumun artık çıkılmaz bir hal aldığının farkındaydı. Şehirde bir katil dolaşıyordu ve çaylağı da alıp olay yerinden uzaklaştı.

Çaylakla birlikte ofise gelmişlerdi, bütün telefonlar çalıyordu ve susmuyordu. Amir hemen ofise girdi. Kendi aramalarına baktığında, bölge başkanından bir arama gördü. Amir, ne diyeceğini bilmiyordu. Olay hakkında soru soracağına emindi. Hatta olayı özel harekat şubesine verebilirdi. Bu da Aslı için kötü olabilirdi, çünkü suçsuz olsa bile şüpheli durumunda olduğu için yakalayabilirlerdi. Amir, ne yapacağını bilmiyordu. Tek çaresi telefona geri dönüş yapmaktı.

Telefon Görüşmesi:

- Merhaba, burası İstanbul Karakolu Cinayet Büro. Ben Ali, bu karakolda amirim. Belediye başkanının aradığını gördüm, nasıl yardımcı olabilirim?

- Evet, Ali Bey, sizi aramam için yönlendirildim. Bir saniyenizi alacağım... Evet, sizi bağlıyorum.

- Teşekkür ederim.

- Merhaba Ali Bey, sizinle bu artan cinayet vakaları hakkında konuşmak istiyorum. Bu endişe verici bir durum. Cinayetlerin neden arttığını belirlemek için ne gibi adımlar atıyorsunuz?

Amir soruya tedirgin bir ses tonuyla cevap verdi:

- Cinayetlerin artmasının ardında çeşitli etkenler olabilir. Ekiplerimiz olaylara dair delilleri inceliyor ve şüpheli kişileri takip ediyor. Ayrıca, güvenlik önlemlerini artırmak ve toplumda farkındalık yaratmak için çalışmalar yapıyoruz.

- Anladım. Sivil toplum kuruluşları ve yerel halkla işbirliği içinde misiniz?

Amir duraksadı. Bunun halk tarafından bilinmediğinden emindi ve her şeyi sakin tutmaya çalışıyordu. Ancak, hayır demesi durumunda başkanın devreye gireceğini biliyordu. Düşünmeden soruya "Evet, efendim" demişti. Başkan bu cevaba karşı sakin bir tavırla karşılık verdi:

- Pekala, Amir Ali, olayı size bırakıyorum. Ancak, yine bir olay daha olup çözülmezse bu olayı sizden devralacağımı bilmenizi istiyorum.

Amir, sesi titreyerek karşılık verdi:

- Biliyorum, efendim. Merak etmeyin, bu olayı yakın bir zamanda çözüp katili yakalayacağım.

- İyi günler, Ali Bey.

Telefon kapanır.

Amir Ali, mesleği boyunca ilk defa yalan söylemişti. Olay çıkarsa mesleğinden kovulabilirdi, ama bunu yapmasaydı Aslı için kötü olabilirdi.

Ali'nin tek düşündüğü insan Aslı olmuştu. Kendi içinde yalanlasa da ondan hoşlanıyordu. Korkusu ise onun bir suçlu olmasıydı. Koltuğunda geriye doğru yaslandı, kırmızı şeritlerle çizdiği panoya baktı. Aslının fotoğrafı oradaydı. Siyah saçları, badem gözleriyle sanki Ali'ye bakıyor gibiydi. Yerinden doğruldu, eline telefonunu aldı, Aslı'yı aramak istiyordu. Tedirgindi, aramalı mıydı?

Her ne kadar istese de bunu yapamıyordu. Telefonu masaya koydu, ellerini kafasına götürdü, başını eğdi. Bu düşünceler içindeki bu his onu delirtiyordu. Telefonu ani bir kararla yine aldı, bu sefer aradı. Telefon çalıyordu, ama açan yoktu. Tekrar aradı, ama yine açmamıştı. Meraklanmıştı, tekrar aramak istedi, ama bu sefer saçma olacaktı. Ne yapabilirim diye düşündü. O an bilgisayardan konum bilgisi geldi, oraya giriş yaptı. Aslının telefon bilgilerini girdi. Harita çıkmıştı, kırmızı noktaya yaklaştı. Daha detaylı baktığında telefonunun konumu orman bölgesinde gözüküyordu.

Arkadaşlar 3.bölümün ilk bölümü bitti. biliyorsunuz ki ben yarım yazıyorum uzun olmasın diye o yüzden bu bölüm devam edecek haberiniz olsun

sevgilerimle,

zeyylo

Derin KabusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin