Hümeyra'nın koca adamı yatağa deviren bu kahrolası ateş karşısında eli ayağı boşalmıştı. Ne yapacağını bilemiyordu; adam biraz gözlerini aralasa, bir şey mırıldansa içi biraz da olsa rahatlayabilirdi belki. Ama adamın tek yaptığı kaskatı olmuş vücuduyla donmuş gibi yatmaktı.
Önce ocağın başına sürüklemeye düşündü ama hayır soğuk ona iyi gelecekti şimdi. Onu hasta eden soğuğa şimdi minnet ediyordu. Koşar adım içeriye gidip sirkeyi buldu, kapı ağzını biraz açıp kar doldurdu bakır tasa. Sirkeyi başka bir kaba koyduğu suyun içine döktü. İçeriye döndüğünde adamı aynı şekilde buldu, eşyaları baş ucuna bıraktığında fark etti. Bezi unutmuştu! Hızla geri çıktı, bezlerin yerini kafa karışıklığıyla hatırlayamadı, gözünün önündeki beyaz tülbentini tuttuğu gibi 4 parçaya ayırdı.
Adam şimdiden başına bela olmuştu, iyi mi etmişti eve kabul etmekle? Ya hiç uyanmazsa ne olurdu? İçinden koca bir of çekip adamın baş ucuna geri döndü. İlk önce suya batırdığı bezin içine az biraz kar sardı, adamın alnına bıraktı. Göğsüne de koymak lazımdı. Yorganı tutup vücudundan ayırmaya çalıştı ama nafile bir çabaydı.
Adamda resmen deli gücü vardı, insan hiç uyurken böyle güçlü olur muydu? Bu sefer daha sert çekecekken kısıkça bir ses işitti.
-ha-hayır, çok soğuk.
Kızın gözleri önce heyecanla açıldı sonra merhametle kısıldı.
Adama doğru eğilip
-Alparslan bey lütfen bırakın, çok ateşiniz var.Adam kısıkça gözlerini araladı, ölmüş müydü? Beyaz geceliğine tezat siyah gür saçlarıyla görsel bir şölendi resmen kız. Huri olabilir miydi?
Karmaşık ve sisli düşüncelerinin içinden genç kız onu ayırdı.
-Alparslan bey izin verin de sizinle ilgileneyim, böyle yaparsanız daha da çok ateşiniz çıkacak.
Adam kız konuştukça nerede olduğunu hatırladı, ev sahibiydi karşısındaki genç kız. Acaba geceliğinin gerdanının bu kadar açık olduğunun farkında mıydı?Ateş yüzünden aklının başında olmadığını fark edip kısıkça küfretti.
Ellerini kıza zorluk çıkarmamak için yorgandan ayırdı. Yorganın ayaklarının ucunda toplanmasıyla daha da büzüştü, ne biçim bir soğuktu bu böyle?!Genç kız adamın üstündeki kalın kazağa bir göz attı, çıkartması gerekiyordu ama yapamazdı ki. Şimdi aynı evin içinde hiçbir bağı olmayan kadın ve erkeğin neden yalnız olmamaları gerektiğini daha iyi anlıyordu. Namahremdi Bi kere. Ama adamın fenalaşmasına da göz yumamazdı ya, derin bir iç çekip adamı sarstı:
-kazağınızı çıkartmam gerekiyor, adam boğazındaki yeni farkettiği ağrıyla güçlükle yutkundu. Kızın sıkıntıyla hem gözünü kaçırıp hem de kazağının uçlarını tutmuş çıkartmaya hazır hali bu halde bile onu güldürmeyi başarmıştı.Kıza musade ettiğini gösterircesine hafifçe doğruldu. Genç kız hızla kazağı başından çıkarttı, altında beyaz gömleği vardı. Göğsüyle karşılamayı bekleyen kız biraz da olsa rahatlamıştı. En azından şimdi yalnızca göğsünü açıkta bıraksa yeterdi. Adamın delici gözlerini yine üstünde hissediyordu, böyle hasta mı olurdu canım? Gözlerini dikmiş pür dikkat onu izliyordu. Az kapatırdı insan gözlerini, uyurdu.
Elleri hızla yakasına gitti, hiç göz teması kurmadan çözdü tek tek düğmeleri. Hafif kıllı, kavruk bir göğsü vardı. Gözlerini hızla çekip tülbent parçalarından ikisini ıslatıp içlerine kar doldurup adamın iki göğsüne de sırayla bıraktı.
Adamın gözleri o sıra yorgunluğa yenik düşmüş tekrar kapanmıştı. Kız üstündeki gözlerin ondan ayrılmasına karşın büyük bir rahatlamayla nefesini verdi. Adam onu izlerken doğru düzgün işini de yapamıyor eli ayağı birbirine dolaşıyordu.
Alanındaki ve göğsündeki bezleri ısındıkça yenileriyle değiştirdi. Bu işlemi birkaç kez tekrarlamış en sonunda ateşinin normale döndüğünü ve adamın artık hırıltılı nefesler değil de daha rahat rahat nefes alıp verdiğini fark etmişti. Saat gece yarısını geçeli bir hayli oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kış
RomantizmHuzur her bekleyişin ardında saklıdır... Yıl 1592 Bir yaz vakti yetim kalan Hümeyra tek başına hayatını idame ettirmeye çalışır. Bir kış vakti hiç beklemediği anda kapısı çalınır ve bir komutana ev sahipliği yapar. Bir kış aşk kapıyı çalacak.