23' PAMUK ŞEKER

73 8 8
                                    


*

"Daha sakin bir şeye binmek ister misin?" Diye sordum lunaparkın ortasında usulca el ele yürürken, dönme dolapta sakin bir oyuncaktı aslında, ama Taehyung'un yükseklik korkusu dönme dolabın en korkunç oyuncak olduğunu ona hissettirmişti anlaşılan.

"Sadece pamuk şeker yesek?" Bana masumca bakınca minik bir gülümsemeyle başımı salladım, "ama.." dedi uzatarak, "şuna bindikten sonra yeriz." Kararını değiştiren neydi diye meraklanıp parmağıyla ileride gösterdiği yere baktım.

"Atlı karınca mı?" Diye şaşkınlıkla soluduğumda bana sevimli bir çocuk gibi bakan Taehyung'u gördüm hemen burnumun dibinde.

Bazen.. bazen karşımdaki bu adamın koskoca bir şirket sahibi olduğunu unutuyorum. Aynı zamanda kendimin de..

"Sakin bir şey dedin.. bence atlı karınca lunaparkların en sakin oyuncağı." Dedi ama biraz sonra başına geleceklerden haberi yoktu tabi ki.. yaşayana kadar benimde yoktu.

"Tamam o zaman." Diyerek elimin, avucunun içinde kaybolmasına izin verdim, birisiyle el ele tutuşmanın, hele ki aşık olduğun birisiyle el ele tutuşmanın bu kadar iyi hissettirdiğini düşünemezdim, hayal bile edemezdim.

Minik adımlarla atlı karıncanın önüne vardığımızda üç katlı devasa dönen oyuncağa baktım, atlara, içindeki arabalara, ışıl ışıl merdivenlerine, çeşit çeşit değişik, aşağı yukarı atlı karınca döndükçe oynayan oyuncaklarda gezdirdim gözlerimi, normal bir atlı karıncaya benzemiyordu, hem çok daha büyük hem de diğerlerine nazaran üç katlıydı.

"Tekrar düşünmek ister misin?" Diye sordum masumca ona bakarak, "güzelim beni iyice korkak yaptın sende." Elimden çekiştirerek bilet kabinine oradan da hemen halihazırda çalışmayı bekleyen atlı karıncaya bindik birlikte.

Etrafımızda çoğunluğu çocuk olan birkaç kişi vardı, bizim dışımızda bir çift gördüm sadece, sevgilisiyle gelmiş tıpkı bizim gibi atlı karıncaya binmişlerdi, sanırım o kızın sevgilisi de korkuyordu diğer oyuncaklardan.. çünkü sevgilisine sarılmış ve korkmasın diye yanaklarını sıkarak seviyordu bide öpüyordu. Onlara baktığımda Taehyung için de korkarsa böyle yapabileceğimi aklıma kazıdım, sevgililer sanırım böyle yapıyordu..

"Nereye daldın minik." Kafası gözlerimin önünde bir anda belirince bir adım geri gittim, "etrafıma bakınıyorum, çok güzelmiş.." mırıldandığım sıra bileğimde hissettiğim eliyle beni götürmek istediği yere ilerletmesine izin verdim, "bak, şimdi ben şuradaki ata binmeye kalksam bana gülerler.." hem konuşuyor hem de dönen atlı karıncanın içinde ilerliyordu, "ama sana kimse gülemez.." üst kata çıkmaya başladık, en üst kata geldiğimizde kimsenin olmayışı rahatlatmıştı beni, kendimi kimse yokken daha rahat hissediyordum. Etrafım o kadar güzeldi ki, yanımızda birisi olsa da o an pek umursamayacağımı düşündüm.

"Taehyung ama o bebekler için.." yani, çocuklar ve bebekler için değil miydi bu oyuncaklar, biz büyük insanlar sadece ayakta durmalı ya da araba gibi olan şeylere binmeliydik, bence.. ya da.. atlı karıncaya hiç binmemeliydik?

Ama 14 yaşındaki Jungkook çok istiyordu. Eğlenmeyi, çocukluğunu yaşamayı, küçük olmayı.

"Ee sende benim bebeğimsin." Ayaklarım yerden kesilince istemsiz kollarımı Taehyung'un omuzlarına sardım, düşmemek için yaptığım bir refleksti bu.

"Taehyung ama.." içimdeki çocuk o atlardan birine binmeyi o kadar çok istiyordu ki, ama ya birisi beni görür ve benimle dalga geçerse? Küçükken duyduğum o kelimeleri, o iğrenç şeyleri duymak istemiyordum yine. Yaşadığım zorbalığı yeniden yaşamak istemiyordum.

I KNOW YOU | TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin