BÖLÜM 15

345 267 6
                                    

İsterseniz müziğe burdan da devam edin

*******

Serayla hemen araçtan inip Austin'e doğru gidiyorken bizi durdurdu.
"Durun." dedikten sonra oda dizleri üstüne çöküp kustu kustuğu şey , kandı.

Luna da kusarken anlamamıştım ama Austin'e bakınca siyah renginde olan şey kandı. Bu halde olmasına rağmen konuşmaya başladı:
"Beni öldürmen gerek Freya. Dönüşüm geçirecem lütfen beni vur Freya." dedikten sonra takrar kan kustu içi dışına çıkarcasına bir insan kan kusabilir mi? Austin şuan öyle kusuyordu. Ama konuşmaya devam etti.

"Bunu yapmak zorundasın Freya kendimi idrak etmekten zorlanıyorum bunu yapmalısın." diyince Sera'nın ağzından bir hıçkırık kaçtı ağlıyordu ben ise ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.
" Austin lütfen ölme." diye ağlayınca Sera Austin ona baktı oda ağlıyordu kan çanağına dönmüş gözünden bir yaş aktı ve konuştu:
"Ağlama minik ben iyiyim, o zombilere dönmemek daha iyi biliyorsun ."
"Austin dayanan gerek lütfen bir yardım bulabiliriz belki." dedim bir ümitle.
Son bir kez daha kan kustuktan sonra yüzlerimize bakıp zorda olsa konuştu:
"Kötü zamanlarımız olsada sizi seviyorum ve daima sevecem." dedikten sonra ağzından kan damlalarıyla  yere yığıldı.

Sera'nın ağzından koca bir hayır çıkıp oda dizleri üzerinde çöküp ağladı. Durumu idrak edemiyordum buz kesilmiştim sanki.
Bizim Austinimiz öldü mü? Diye bir soru aklımdan geçince ne zamandır tutuğumu bilmediğim gözyaşım yanağımdan aktı.
Austin ölmüştü.
Bizim gerzek diye dalga geçtiğimiz Austin'nimiz ölmüştü. Bir göz yaşı daha yanağımdan aktı.
O ölmüştü...

Yaşlı bakışlarımı Austin'nin üzerinden çekip Seraya baktım. Dizleri üzerinde çökmüş gözlerini Austin'den ayırmadan hıçkırıkları arasında ağlıyordu.
Serayı yerden kaldıracağım sırada Austinin bedeni yerden kalkmaya başladı.
Sera hemen kalkıp kolumu tutup onunla beraber bir kaç adım geriye gittik.
Yerden kalkan Austin bize bakınca onun Austin olmadığını anladık.

Bizim elâ gözlü Austinimiz gitmişti yerine gözlerinin akı kan kırmızısı olmuş göz rengi buğulu bir griye dönmüştü.
Bana ve Sera'ya bakıp hırlamaya başlayınca silahımı kaldırıp ona doğrultum.
Bize saldırmak adına adım atınca da:
"Sen bizim Austinimiz değilsin ." diyip onu öldürdüm, bedeni yere yığıldı.
Bizim Austinimiz az önce ölmüştü yere yığılan Austin değildi.

Seraya döndüğümde bana sarılıp hıçkırarak ağlamaya başladı.
Benimde pek bir farkım yoktu kollarımı ona dolayıp bende sessice gözyaşlarımı döktüm.
"Freya..." diye acı bir feryat çıktı ağzından. Ve daha fazla ağlamaya başladı. Ne kadar ağladık kaç dakikadır Austin'nin cansız bedeninin yanında duruyorduk bilmiyorduk.
Seradan ayrılıp kolundan tutup onu arabaya yönlendirdim. Burda daha fazla kalamazdık.
Arabaya doğru ilerledik ve Austinin cansız bedenine son kez bakarak:
"Bizde seni seviyoruz." diyip arabaya bindik.
Boğazımda oturan acı ve derin bir nefes alarak arabayı çalıştırıp ordan ayrıldık.

******

Bu bölümde Austin'nin ölmesi ciddi anlamda benide üzdü. Çok üzülerek yazdığım bir bölüm oldu. Ve size bir şey sormak istiyorum.

"Yazar olarak karekterler yaratıp onları öldürüyoruz bu bizi katil yapmaz mı?"

Bir kitap olduğunu biliyorum ama ben ilk kez kendime ait bir  kitap  yazdım ve bölümleri yazarken bunları hissediyorum.

Umarım beğendiniz bölümü , bugün üç bölüm paylaşacam.✨💫❣️

DİRİLİŞ (Zombiler) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin