44-ɴᴇ-?

21 2 5
                                    

Sonunda istasyona gelmiştiler, bizim üçlü de sandıklarını falan toplayıp perondan ayrılmışlardı, Marry elbette  onca insanın içinden bir an babasını bulmakta zorlandı fakat en sonunda buldu, onu görür görmez ona kocaman sarıldı, “bu sene de kaçırılmayacağım değil mi? ” diye sordu şakayla karışık babasına “galiba.. Önce eve dönelim, anlatmam gereken şeyler var” dedi Gallert ciddiyetle, Marry sadece küçük bir şaka yapmıştı, babasının bu ciddi tavrı ona biraz garip gelse de umursamadı, “Melanie nerede? ” diye sordu Gallert ortamda ki kötü havayı dağıtmak istermiş gibi, “burada” diye yanıt verdi Marry, Melanie tam o anda gelip Gallert'in kafasına konmuştu, Melanie öttü ve diğer ikisi kıkırdadı.

Draco perondan iber inmez onu bekleyen annesini görmüştü, onun yanına gittiğinde Narcissa tam konuşmak için ağzını açtığında Draco “bu tatili Marry'lerle geçirmek istiyorum anne” dedi ve onu susturdu, Narcissa Draco'ya bir süre cevap vermedi ama sonra sessizliği bozup “kalamazsın” dediğinde Draco'nun yüzü kırıştı “nedenmiş?! ”, “çünkü bay Grindelwald'ın seni isteyeceğini sanmıyorum” dedi Narcissa açık açık, hiç dolandırmadan, Draco ise sadece burun büktü ve ikisi Malfoy Malikanesine doğru yola çıktılar.

Pansy'ye ne mi oldu? Ailesiyle görüştü ve onlara sıkıca sarılıp dur durak bilmeden konuşarak onlara yılını anlatmaya başladı elbette.

Marry ve Gallert eve cisimlenerek gideceklerdi, tabii geçen sene ki olaylardan sonra bu pek te mümkün değildi elbette, çünkü Gallert evi çeşitli büyülerle güvence altına almıştı, onun yerine evin önüne cisimleneceklerdi, Marry her zaman ki gibi eşyalarını tuttu, daha önce babasıyla beraber çok cisimlenmişti, artık alışmıştı, babasının koluna tutunda ve eşyalarını tuttu ve gözlerini kapatıp cisimlenmeye hazırlandı.

Bir anda bir sıkışma ve sıkışık bir delikten geçme hissi yayıldı içine, ama  fazlasıyla sıkışık olmasına rağmen Marry buna alışmıştı artık.

Marry gözlerini açtığında evdeydi, kendi evindeydi, yani evin arazisinin önündeydi. Babası ve kendisi içeri girerken sandıklarıda arkasından uçarak geliyordu.

Marry babası ile konuşması gerektiğini biliyordu, sormak istediği sorular falan vardı, ona bu yıl olan karantinavari şeyi anlatmak için sabırsızlanıyordu ama ilk önce duş alıp üstünü değiştirmesi gerekiyormuş gibi hissediyordu “Marry sana anlatmam gereken şeyler var” dedi eve hemen girince babasının sesi,

“ilk duş alıp üstümü değiştireyim bir, sonra bol bol konuşuruz” diye yanıt verdi Marry, babasıda buna karşılık kafasını onaylar gibi salladı ve Marry hızla ilk odasına sonra banyoya gitti.

Sıcak bir duş ona aşırı iyi gelmişti, mayışmıştı ve uykusu da vardı fakat bir o kadar da açtı, bu yüzden hızla yemek yemek için mutfağa gitti, mutfakta kimse yoktu, babası evde mi pek bir bilgisi yoktu, bunu bilmek için bütün evi araması gerekirdi ama o bunu yapamayacak kadar uykulu hissediyordu. Dolapı açtı ve içine baktı, sucuk, kaşar, mayonez ve ketçap çıkarttı, daha sonra ekmek aldı ve kendisine hızlıca bir tost yapıp yanına ayran (😎) koyup karnını doyurdu ve mutfağı toparlayıp yatmaya gitti.

꒷︶꒷꒥꒷‧₊˚૮꒰˵•ᵜ•˵꒱ა‧₊˚꒷︶꒷꒥꒷

Draco odasında durmuş camdan bakıyordu, hava parçalı-bulutluydu, sadece camdan bakıyordu ve birisi odasının kapısını çaldı, Draco kapıya bakmadan “gel” diye seslendi, annesi içeriye girmişti, “Draco.. Yemek hazır” dedi fakat Draco cevap vermedi, yemek yemek istemiyordu ve annesine hâlâ trip atıyordu, bir yandan ne kadar kıyamasa da ne de olsa annesi - kendi annesi- onu ve sevdiği kızı kaçırmıştı, “yemeyeceğim” diye kestirip attı, kadın hiç bir şey demeden sessizce odadan çıktı.

♡⑅*˖•. ·͙*̩̩͙˚̩̥̩̥*̩̩̥͙·̩̩̥͙*̩̩̥͙˚̩̥̩̥*̩̩͙‧͙ .•˖*⑅♡

Marry yatakta yatıyordu fakat ne kadar dönsede uyuyamamıştı, yemek yermek çok uykusu olmasına rağmen şimdi hiç yoktu. Yaklaşık yarım saat sonra kapısını birisi çaldı “gel” dedi ve doğruldu, kapı açıldı ve içeri babası girdi: “konuşmamız gerekiyor Marry”.

“bu kadar acelesi olan nedir baba? Döndüğümden beri bir şeyler anlatacağını söylüyorsun ama anlattığın hiç bir şey yok? ” dedi Marry, babası ciddiydi, onu genelde bu kadar ciddi şekilde görmeye alışık değildi.

“ Marry bu ciddi, ” dedi Gallert, Marry bunu anlayabilecek kadar akıllıydı “sana anlatmam gerekenler var, şimdiye dek sakladım ama artık mecburen anlatmalıyım” dedi Gallert, “anlat o zaman” dedi Marry, babasının konuyu uzatmasını istemiyordu.

“ Marry bak, sen doğduğun gün hava yağmurluydu.. Berbattı.. ” diye söze başladı Gallert.

“e ne var bunda? ” diye onun sözünü kesti Marry.

“beklersen anlatacağım” dedi ve boğazını temizledi Gallert, Marry konuyu daha da ciddiyetle dinlemeye başlamıştı “Dumbledore ile olan savaşımızın yıl dönümüydü, - bilirsin bir savaş yapmıştık - insanlar ben Dumbledore ile savaştığım için beni pek sevmezdi ama elbette ki bana hayranlık duyanlarda vardı,”

“evet baba? Her şey ün ve şöhret mi? ” diye yine lafını kesti Marry, Gallert biraz sinirlenmeye başlamıştı ve yüksek sesle boğazını temizleyip anlatmaya devam etti “aradan 5 yıl geçti, sen doğduktan sonra annen çok depişmişti, sürekli odasına kapanıyor, rüyalarında sayıklıyor ve Bellatrix Lastrange ile çok iyi anlaşıyordu, git gide daha da çok deliriyordu, sana zarar vermeye çalışıyordu, ama ben buna elbette izin vermiyordum, ondan senin için boşanabilirdim ama ona kör kütük aşıkım”

“aptallık” diye ağzının içinde geveledi Marry, Gallert bunu duymamış olacak ki hâlâ devam ediyordu.

“ sen 5 yaşına vardığında seni öldürmeyi henüz başaramamıştı, sabahın erken saatlerinde kalkıp oradan oraya gidiyor bir şeyler düşünerek volta atıyordu, ben ise o gece sabahlamıştım, bu yüzden ona göz kulak oluyordum, fakat bilmediğim bir şey vardı ki annenin pastana zehir attığı, bu bir muggle işi olduğu için aklıma gelmemişti, eğer pastayı ilk olarak senin yerine başka birisi yemese farkına bile varmazdım, o adamı hızla hastaneye götürmelerini umursamamıştım, annenle şiddetli bir kavga ettik ve evden gitti,”

Marry dört kulağını açmış babasının anlattıklarını dinliyordu “ama annem neden benden nefret etsin ki? ” diye sordu Marry, belli ki Gallert anlattıklarını ya bitirmiş ya da ara vermişti “beni o doğurmadı mı? Hangi kadın kızını sevmez ki? ”

Gallert durdu ve yutkundu “ nedeni- ” dedi ve sustu, sanki kendi suçuymuş gibiydi ama Marry onun bir suçu olmadığına emindi “nedeni? ”.

“o kadın deliydi işte çocukları sevmiyordu, ” dedi ve kestirip attı “o zaman beni neden doğursun ki? ” dedi Marry, haklıydı, neden onu doğursun ki? “Marry bak, bu kadarını bilmen yeterli, tamam mı? ” dedi Gallert, belli ki cevap vermekten kaçınıyordu “tamam değil, bu anlattıklarını zaten biliyordum! Sence hangi aklı başında kadın kızını kaçırıp lanet uygular ki?! ” dedi Marry, istemsizce sesi biraz yüksek çıkmıştı.

“BANA BAĞIRMA! ” diye döğürdü Gallert “ben sana bağırmıyorum! Sadece yarım bıraktığın şeyi bitirmeni istiyorum baba! ” diye cevap verdi Marry, ses tonu hâlâ biraz yüksekti fakat bağırmıyordu, yani isteklice bağırmıyordu “ o kadarını anlatmam çok ağır gelecektir” dedi Gallert yine cevap vermekten sakınarak “baba bilmem gerekiyor” dedi Marry ısrarla.

“bilmeni gerektirseydi emin ol söylerdim” dedi Gallert hararetle “yine de bu işe başladın ve yarım bırakıyorsun, bilirisin ki araştırabilirim, biliyorsun, yaparım bunu! ” diye cevapı yapıştırdı Marry

“peki.. Peki anlatacağım” dedi Gallert isteksizce

Mrs Grindelwald..? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin