Bölüm 3

932 78 14
                                    

Hazal Koçak

"Kafayı yiyeceğim! Kafayı yiyeceğim!"

Elimdeki kağıtları öfkeyle ağzıma sokmaya çalıştığımı gören İnci kahkaha attı. İki sayfalık ödeme yapmam gerektiğinden zaten somurtup duruyordum. Birkaç dakika önce bankayla yaşadığım problem tartışmaya dönünce de kağıtları yiyecek hale gelmiştim. Metinin birkaç boş kağıdı alıp yanıma gelmesiyle İnci daha çok güldü. Öfkemi Metinden çıkarmaya karar vererek masamdaki kalemleri üzerime yiyeyim diye kağıtlarla gelen çocuğa fırlattım. Başka biri bu hallerimizi garipserdi ama bizim için sıradan bir gündü.

"Bunu da yanlış vermişler. Sizin gibi çalışanın ben..."

Tepinerek kağıtları yırttığım sırada kapı tıklatıldı. Fakat kapıdaki kişi içeriden cevap gelmesini beklemeden odaya girince histeri krizime istemeyerek de olsa şahit olmuş oldu. Bunu görmesi gereken son kişiydi. Yaman kesinlikle bunu görmesi gereken son kişiydi. Hızlıca kağıtları çöpe atıp bilgisayarın başına geri döndüm. Öylesine rahat davranıyordum ki, sanki az önce tepinen ve dudağının kenarından kağıt parçası alan ben değildim. Yaman gülümsemesini saklamaya çalışarak İncinin masasının önündeki sandalyeye oturdu.

Siparişler ve fiyatlarla ilgili konuştukları dakikalarda bakışlarımı bilgisayar ekranından bir an olsun ayırmıyordum. Parmaklarım klavyenin üzerinde hızla hareket ediyor, nasıl bitireceğimle ilgili isyan ettiğim ödemeleri tahmin edemeyeceğim kadar kısa sürede gerçekleştiriyordum. Boğazımı yakan utanç duygusuna daha sonra teşekkür edecektim. İnatçı, kavgacı bir baş belası olabilirdim fakat sosyal fobiye sahip olduğumdan bu tarz olaylar berbat hissetmeme neden oluyordu. Kolumdaki durmadan titreyen akıllı saate bakarak bunu anlamak mümkündü. Kalp atışlarım hızlanmıştı, saatin beni uyarmasına neden olacak kadar hem de.

Biraz daha Yamanla aynı odada durursam kalbimin patlayacağından endişe ettiğimden çay almaya gittiğimi söyleyip odadan çıktım. Fakat geri dönmedim. Mutfaktan çay aldıktan sonra yeni ofisimizdeki sevdiğim tek yer olan terasa çıktım. Bakışlarım caddede dolaşan insanların üzerindeyken zihnim işten uzaklaşmış, nefret ettiğim taraflara yönelmişti.

Yirmi üç yaşındaydım. Üç ay sonra yirmi dört olacaktım ama elimde hiçbir şey yoktu. Ne evim ne arabam ne de sürdürülebilir işim vardı. Lise mezunuydum. Başkasının hatası yüzünden üniversiteye gidemediğimden diplomam yoktu. Bu işe de bir tanıdığım sayesinde girmiştim. Kaç yıl daha burada çalışabilirdim ki? İşten ayrıldığımda ne olacaktı? Diplomasız birini kim işe alacaktı? Peşinden gideceğim bir hayalim de yoktu. Bomboş hissediyorum. Daha da kötüsü, zaten bomboştum.

"Kendini atacakmış gibi görünüyorsun."

Arkamdan gelen sesle irkilerek yanıma gelen adama baktım. Mükemmel. Onunla karşılaşmamak için terasa gelmiştim ve o da buradaydı. "Sigortam henüz buna değecek kadar yüksek değil." Cevabıma karşılık aldığım gülümsemeyi görmesem de duydum. Çayımdan büyük bir yudum alarak bakışlarımı caddede tutmaya devam ettim.

"Yüksek olsa atlar mıydın?"

"Paraya asla hayır demem."

Başını aşağı yukarı sallayan adamın "Belli oluyor," demesiyle öfkeyle dişlerimi sıktım. En nefret ettiğim konuyu yeni ofisteki en nefret ettiğim adamla konuşmayı kesinlikle istemiyordum. Fakat anlaşıldığı üzere bundan kaçışım yoktu. Arkamı dönüp giderek ondan rahatsız olduğumu belli etmeyecektim.

"Parayı seven kadınlara ahlaksız diyenlerden misin?"

"Parayı sevmiyor olsan zekandan şüphe ederdim." Aldığım beklenmedik karşılıkla kaşlarımı kaldırdım. Kendime engel olamayarak bedenimi tamamen Yamana doğru çevirdim. O da aynısını yaptı. "Neden şaşırdın? Zeki bir kadın elbette parayı sevmeli. Neredeyse aldığımız nefesin bile paralı olacağı dünyada yaşıyoruz. Hayat şartlarının iyi olmasını, ot gibi yaşamak yerine gezmeyi, dünyayı görmeyi, hayal ettiklerini elde etmeyi isteyen herkes parayı sever. Bu da seni zeki yapar, ahlaksız değil." Akıllı saatimin ekranı yanınca ikimizin de bakışları oraya döndü. Kalp atışlarım normalden yüksekti ve saat de bu konuda beni uyarıyordu. Panikleyerek ekranı çevirdiğimde Yaman "Neden senin hakkında öyle bir varsayımda bulunacağımı düşündün?" diye sordu. Aptal bir adam değildi, farkındaydım. Ekranı da, yanma nedenini de görmüştü. Buna rağmen tek kelime etmeden konuşmaya devam etmesi rahat bir nefes almamı sağladı.

Miracle [+18]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin