Bölüm 12

804 62 13
                                    

Hazal Koçak

"Nasıl söylemezsin bana, suratsız?" Bir elini saçlarımın arasına daldırıp diğeriyle çenemden tutarak başımı kaldırdı. Yanağımı ıslatan yaşı sildiği sırada başımı yana eğerek yüzümü avucuna yasladım. "Ben neden sormadım ki? Aptal kafam."

"Başına kalmam, merak etme."

Başını sağa sola sallayarak "Yine saçmalıyorsun," dedi. Saçlarımın arasındaki elinin hareketi huzurlu hissetmemi sağlıyordu. Garipti çünkü ben temastan nefret eden biriydim. "Sence düşündüğüm şey bu mu?" Dudaklarıma küçük bir öpücük kondurup yeniden gözlerime baktı. "İlk olduğunu söylemen gerekiyordu. Bilmem gerekiyordu ve bunun nedeni başıma kalman falan değil. Bilseydim böyle olmasına izin verir miydim? Burada? Bu şekilde?" Hareketsiz duruyor olmamıza rağmen hissettiğim acı biraz olsun azalmadığından bir yaş daha aktı. Dudaklarını yaşın aktığı sol gözüme bastırdı. "Canın daha az yansın diye uğraşırdım. Ağlıyorsun çünkü ben aptal gibi hazır olmanı beklemedim. Bilsem böyle aceleci davranır mıydım?"

Davranmazdı. Nedensiz şekilde söylediği her kelimeye inanıyordum. Gözlerinde gördüğüm endişe gerçekti. "Özür dilerim." Bakışlarındaki yoğunluk yüzünden başımı çevirmek istesem de çenemi tutan eli izin vermedi. Birileri sürekli kapıya geliyor, açmaya çalışıyor, kapalı olduğunu anlayınca söylenerek gidiyorlardı. Biz ise kıpırdamadan olduğumuz yerde durmaya devam ediyorduk.

"Geri çekilirsem canın daha çok yanacak. Bacaklarını belime sar." Tereddütümü fark ederek "Güven bana, suratsız," dedi. "Asla bilerek canını yakmam." Benim için imkansız olduğunu düşünsem de şaşırtıcı şekilde güvendim. Dediği gibi bacaklarımı beline sarmamla belimdeki koluyla bedenimi lavabonun üzerinden kaldırdı. Kabinlerden birine girip klozete oturana kadar beni sabit tutmaya dikkat ettiği gözümden kaçmadı. Yüzümü saran ellerine karşılık olarak omuzlarına tutundum. "Önce rahatlayacaksın. Dikkatini bana ver."

Dudaklarını dudaklarıma o kadar yumuşak şekilde dokundurdu ki, dikkatimi ondan başka birine ya da bir şeye vermem mümkün değildi zaten. Ellerimi saçlarının arasına daldırarak öpücüğünün tadını çıkardım. Yaman gibi kocaman birinin böylesine nazik, şefkatli olması, camdan yapılmışım gibi davranıyor olması kalbimi sıcacık yapıyordu. Dudakları boynuma ilerlediği sırada göğsümü sıkmasıyla irkilerek geri çekildim.

"Dokunma."

Yaman anında hareket etmeyi kesti. Tepkim yüzünden kafası karışmış ve endişelenmiş halde gözlerime bakmasıyla derin bir nefes aldım. Tepkimi kontrol etmem gerekiyordu.

"İyi misin?"

Fısıltıyla söylediğim "Üzgünüm," kelimesi dudaklarımızın arasında kaybolurken gözlerimi kaçırdım. Tepkimin nedenini Yamana açıklayamazdım. Açıklamak istemiyordum. Onu daha yeni tanıyordum. Yılbaşı eğlencesi için geldiğimiz restoranın tuvaletinde sevişiyor olsak da bunu bilmesini istemiyordum. "Göğüslerime dokunmasan olur mu?"

"Nasıl istersen," dedikten sonra ellerini yeniden belime sarıp dudaklarını boynumda dolaştırmaya devam etti. Öpücükleri titrememe neden olacak kadar derindi. Arada sırada dişlerini de kullanıyor, bazı kısımların üzerinde dilini dolaştırıyordu. Bir elini bedenlerimizin birleştiği kısma ilerletince tırnaklarımı omzuna geçirdim. Dokunuşuyla birlikte vücudumdaki tüm sıcaklık bacaklarımın arasında toplanmış gibiydi. Kendime dokunmaktan çok farklıydı. Kocaman eli, titrememe neden olan hareketleri, göğüs dekolteme bıraktığı öpücükleri... Hepsi çok fazlaydı. "Omzumu koparmaya mı çalışıyorsun?" fısıltısıyla gözlerimi araladım.

"Ben... Çok..."

Yaman gülümseyerek "Sanırım hazırsın, suratsız," dedikten sonra iki elini de belime yerleştirdi. Dakikalardır canım yanmıyor olsa da elimde olmadan korkuyla omuzlarına tutundum. Yavaşça beni havaya kaldırıp yeniden aşağı çektiğinde dudaklarımdan firar eden inlemeye engel olamadım. Yaman dişlerini sıkmış halde kesik nefesler alıyordu. "İyi misin?"

Miracle [+18]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin