25. AN ve Re

23 2 1
                                        

Öğrenmek istemezdim, insanların ne denli bir kine ve menfaate sahip olduğunu.

İki yılan baygındı. Onlara güvenip güvenmemeyi tartabilmek için henüz çok erkendi. İsimleri ve farklı görünüşleri dışında elimde herhangi bir bilgi yoktu. Kalbimdeki- aklımdaki de olabilir- mamba her ne kadar aynı aileden geliyor olsak bile Enco'ya çabuk güvenmeye meyilli olduğum için bana kzııyordu, sık sık tedbiri elden bırakmamam konusunda o sesi bir yerlerden duyuyordum.

"Zika ne zaman uyanırlar?" Enco'ya bakıyordu, henüz o da uyanamamıştı. "Az sonra tıslamaya başlayacaklardır. 

Dediği olmuştu, başını nereye koyacağını bilemeyen üç yılan sersem sersem etrafı incelemeye başladı. İçlerinden birisi kısık sesli tıslamaya başladı, sonra ikisi buna eşlik etti; bu iyiyim, her şey yolunda demekti. Tonundan bunu çıkarmıştım, genelde telaşlı olduğumuzda daha yüksek ancak baskın bir şekilde tıslardık.

Yeşil renkli olan Enco'ya yöneldi. "Re'yi çok hırpaladılar," diye tısladı endişesi ortadaydı ve ona hak vermiştim. Kardeşim için o kadar korku dolu hissetmiştim ki... Re ismini kullandığına göre yeşil olanın adı An olandı.

Mavi olan Re Yeşil olan An, evet iyi gidiyordum sanırım, bizi fark edene kadar daha ne öğrenebilirdim? Sessizce bekledim, Enco alışkın bir şekilde ortamın esas sahibiymiş gibi davranışlarla bizi gösterdi. "Misafirimizi gördün mü?"

An arkasını döndü ve işte ilk kez onunla böyle karşılaşmış olduk."Sen de kimsin? Enco'nun sizinle bağlantısı ne?"

"Siz dersen seviniriz, iki kişiyiz ve kardeşiz..." Ben tıslamaya girişmeden Zaşa müdahale etmişti. "Tanışmamıza müsade eder misin kardeşim?" Sinirlenmiştim ama belli etmediğimi umut ediyordum. Zaşa sustu, sadece gözlerimin içine baktı. An'a geri döndüm. "Ben zika kardeşim Zaşa biz mambayız. Buraya az bir zaman önce getirildik, bu tamamen istediğimiz dışında gerçekleşti Enco'yu burada tanıdık daha önce hiç görüşmedik hem kendisi bir bölge ismi verdi sanırım güney, evet oradan geldiğini söyledi bizse..."

"... Kuzey"

"Evet, oradan geliyormuşuz."

"Renklerimiz değişik, sizin ten renginiz daha açık bana göre."

"Buraya siz ne zaman geldiniz?"

An yeni yeni olaya hakim olan Re'ye bakarak tıslamaya devam etti, aklının bir yandan onunla meşgul olduğu barizdi. "Re ile biz çocukluk arkadaşıyız yakalandığımızda birbirimizden ayrılalı çok uzun zaman geçmişti şu an sekiz yaşındayız üç yaşından beridir birbirimizi hiç görmemiştik. Ailelerimiz birbirlerini tanırdı, çok kez avlanmaya çıkardık..." Derin bir özlem duyuyordu ailesine, bakışlarından bunu anlamıştım, gözlerinin içi parlıyordu ama hüzünlüydü bir yanı.

"Günaydın, millet!" Re hepimize yönelik konuşmaya dahil oldu, bizi sadece izlemeyle yetinen bu yılanın sonunda sohbete seyirci kalmaktan vazgeçiyor oluşu hoşuma gitmişti. Soğuk bir yılanla nasıl iletişim kurulur hiç tecrübe edinememiştim.

Onları daha fazla bilmeliydim.

"Ben Re, tanıştığıma memnun oldum An'ın dediklerinin aynısını söylemek pek mantıklı değil hayatımıza bir dönem için girdik ancak dostluğumuz bizi bir şekilde yine karşılaştırdı...." Derin bir iç çekti. "... Keşke burada bu şekilde karşılaşmasaydık umut ediyorum bu insanların bizimle işi bitsin ve ait olduğumuz yere geri gidebilelim..."

"Çok beklersin..." Bunu söyleyen Enco'ydu.

"Yine olumsuz düşünüyorsun Enco, biraz güzel düşünsen olmaz mı? Her şeyi kötülüğe yoramazsın."

"Gerçeklerden yalnızca korkaklar kaçar An, ben korkak olmaktan korkan bir yılanım yaşadığım her an bu şekilde bakacağım, bunu değiştiremezsin."

"Seni değiştirmeye çalıştığım yok benim, bunu tıslamalarından uzak tut. Sadece her an yok olacağımızı düşünmeni istemiyorum."

"An'a kesinlikle katılıyorum. Yeter Enco. Kurtuluşumuz olacaksa bile senin bu bakış açınla elimizden kaçıracakmışız gibi hissediyorum."

"Hıh, peki. Dediklerim doğru çıktığında bakalım ne yapacaksınız? İnsanlarla sizden daha çok vakit geçirdim, gözlerindeki hırsı gördüm. Bizden elde ettikleri her şey için tatmin oluşluklarını, hep dahasını isteme isteklerini, yok oluşlarımızın umurlarında bile olmayışlarını, sadece bizi bir amaç uğruna araç edinmelerini tüm her şeyleri ama her şeylerini gördüm. Siz size dokundukları anın içinde kayboluyor olabilirsiniz ama ben kaybolmadan önce onların tam gözlerinin içine bakıyorum, anladınız mı? O gözlerin içinde benim gördüklerimi görmeden bunu anlamanız imkansız. İnsanlar bencil varlıklar An. Yaratılışlarından gelen bir özellik mi hiç bilmiyorum, biz yılanlar bencil görünen varlıklarız belki insanların gözünde ancak biz sadece karnımızı doyurmak için ava çıkarız, insanlarsa kendilerini kanıtlamak için bize zarar verirler. Anladın mı beni?"

"Yani biz zorunda olduğumuz için yaparız yaptıklarımızı onlarsa..."

Devamını ben getirmek istedim. "Yapmak istedikleri için yaparlar."

Enco'nun dediklerini düşündüğümde mantıklıydı. Bir yanım bu kadar acımasız olmalarını yadırgıyordu ancak kendi doğamızın yırtıcılığı karşısında insanların daha baskın varlıklar oluşuna bakıldığında üstünlük kurma istekleri, bencil olmaları normaldi.

Bu bizi zorla tutsak etmelerini doğru çıkarmazdı. 

"Yarın sıra size gelecek. Bu döngü ne zaman biter hiç tahmin edemiyorum." Re gökyüzü rengindeki bedenine sarmalandı ve bana bakmaya başladı.

Her birimiz bizi sıkıştırdıkları yerin içinde tutsaktık ancak özgür kalmak isteyen yanımızın fikirlerine öncelik beslemeye çalışıyorduk. Enco dışında, o gerçekliğin kendisinin bıraktığı olumsuzlukları tercih ediyordu.

"Zaşa ve beni aldıklarında direnmeye çalışacağız, etrafımızı daha fazla inceleyeceğiz..."

"Kaçmanız imkansız, ben denedim olmadı."

"Belki senin denemediğin ya da denemekten korktuğun şeyi deneriz Enco." Zaşa bir ipucu vermişti.

Bir sürü olasılığın içindeydik.

Kurtulabilecek miydik yoksa sonumuz mu olacaktı?

Gördüğüm her şeyi öğrenmek isteyen ben insanlara gelince onları öğrenmekten nefret ettiğimi fark etmiştim. Bu kısacık zamanın içinde insanlara karşı büyük cephe almıştım.

Görmek için bakmalıydım ve gelecek zamanın içinde bolca acıyla tıslayacağıma emindim. İnsanların canını yakacağımında...

🐍

KARA MAMBAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin