Kız elindeki siyah poşeti ağrıyan kolundan diğerine geçirdi ve kaldırımda yürümeye devam etti. Bugün belediye binasının önünde okul gösterisi vardı ve Mısra orda gitar çalacaktı. Zehra erken gitmiş giderken kızın elektro gitarını da götürmüştü. Ona da sadece kuru temizlemeden aldığı kıyafetleri getirmek kalmıştı.
Gösteri için heyecanlıydı çünkü Çınar da gelecekti. Mükemmel çalmalıydı. İlerde gördüğü belediye binası ile adımlarını hızlandırdı. Hava çok sıcaktı o yüzden az olan saçlarını yarım bir şekilde tepede bağlamıştı. Komik gözüküyordu ama birazdan açık bırakırdı.
Adımları düzensizdi. Bazen dümdüz yürüyor bazen ise adımlarını çapraz atıyor kızıl saçlı bir kız çocuğunun elini tutan kadının ona tuhaf bakışlar atmasına sebep oluyordu. Bir kaç yüz adım sonra belediye binasına gelmişti. Bahçe oldukça kalabalıktı. Esmer bir kız dudağındaki rujun dişine bulaşmasını önemsemeden alt dudağını ısırıyor bir diğeri elindeki tahta kaşıklarla ordan oraya koşturuyor, sunucu kız elindeki dosyayı yüzüne hava gelmesi için sallarken öğretmenlerden biri ile konuşuyordu. Mısra bu görüntü karşısında yüzünü buruşturdu. Adımları geri gitmek istiyordu ama o saniyeler içerisinde üstüne koşarak gelen sarı saçlı kız yüzünden kaçma girişimi boşa çıkmıştı. Zehra kıza kocaman sarıldı ve anlamsız bir kaç kelime bağırdı. Ellerini kaldırıp kızı kendinden uzaklaştırmak istiyordu ama biri Zehra'yı neredeyse fırlatarak Mısradan çekerek kenara itti.
Kız gördüğü sima ile neredeyse çığlık sayılacak desibelde bağırarak kendini tek dostunun kollarına bıraktı. Ama Melek az önceki kadar neşeli değildi. Keza sarı çiyanın biri kardeşine ahtopot gibi yapışmıştı. Mısra'yı kendinden uzaklaştırdı ve göz ucuyla Zehra'ya bakarak sordu." Zehra denilen yelloz bu mu?" Kız bunun olacağını bildiği için göz devirerek kafasını salladı. Bugün en mutlu günlerinden biri oluyordu. Melek birşeyler mırıldandı ama Mısra onu dinlemeden içeriye doğru sürükledi." Daha hazırlanmam gerek Melek." Dedi telaşla. Hem Melek hemde Çınar'ın geleceği gösteriye eksik çıkarsa saatlerce ağlayabilirdi.
Soyunma odasına girdiklerinde Mısra siyah poşetin içinden siyah bir pantolon ve üstünde kırmızı bir Türk Bayrağı olan beyaz bir tişört giydi. Ayaklarına da beyaz renk bir sandelet giymişti. Hava çok soğuk değildi ama yinede Meleğin ona verdiği asker yeşili hırkayı üstüne geçirdi.
Gidip Zehra'nın getirdiği gitarını aldı. Elektro gitar'ın prüzsüz yüzeyine dokundu. Şuan dışarıdan gitara aşkla bakan bir deli gibi gözüküyor olabilirdi ama umrunda değildi.
"Bir tek bana böyle bak isterim Ay ışığı." Duyduğu sesle bakışları gitardan ayrıldı. Zaten bakmasada o olduğunu anlardı. Sesinden, Ay ışığı demesinden, kokusundan...
"Niye sen gitarmısın Çınar?" Dedi gülerek. Dalga geçiyordu ama karşısındaki gencin yüzü gülmüyordu." Noldu sana yine?" Göz altları morarmıştı, sanki görmeyeli daha çok zayıflamıştı, dalgalı saçları dağınıktı. Üstündeki sweat kırış kırıştı." Ne bu halin?" Çınar'ın omuzları düştü. Karşısındaki yeşillere baktı. Gözlerindeki parıltıları seyretti. Nasıl gidecekti şimdi? Nasıl mahrum kalacaktı bu gözlerden? Gözleri yanmaya başladığında kapatarak arkasını döndü." Gösterinden sonra birşey söylemem gerek sana." Kızın içinde korku tohumları yeşerdi." Kötü birşey mi?"
Kafasını iki yana salladı. Hayır kötü birşey değildi. Ondan kurtulması Mısra için nasıl kötü birşey olabilirdi?" Benim için öyle ama senin için değil." Derin bir nefes verdi." Bunu da ilerde anlayacaksın ve bana teşekkür edeceksin, A-ay ışığı." Yutkundu.
Kız da öyle. Korkmaya başlamıştı. Içindeki heycan tamamen sönmüş yerini korkuya bırakmıştı.
Çınar kızı kolundan tutup sürükledi." Hadi prova için seni bekliyorlar." Dışarı çıkıp sahneye gittiler beraber çalacağı grup ordaydı. Zehra ortada mikrofonun başında giydiği eteği uçuşturarak sallanıyordu. Mısra'yı görünce sevinçle çığlık attı." Hadi gel bebeğim seni bekliyoruz." Kız erkeğin tutuşundan kurutuldu ve sahneye çıktı. Melek çoktan seyirci koltuğuna geçmiş yüzündeki devasa gülümseme ile arkadaşına bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lotus Çiçeği
AcciónRutubet kokan eski harabe binanın koridorlarını genç kızın topuk sesleri dolduruyordu. Bir eli karnındayken endişeyle dostunu ona yardım edebilecek tek kişiyi bekliyordu. Titreyen elleriyle gözyaşlarını sildi. Dışardan duyduğu sesle bakışlarını ora...