Arın Demirhan Özel Bölüm

12 1 0
                                    

Ayy yine ben shdjdjsjdjjd. Bu kadar erken gelmemi tahmin etmiyorsunuzdur ama napayım dayanamadım. Hemen bölüme geçelim sonunda sizinle uzun uzun konuşuruz. Hadi Ay Işıklarım bölüme

Bölüm şarkısı 👇

Zakkum- Hatıran Yeter

Gripin- Durma Yağmur Durma

Sufle& Canozan- Hiç Kimsenin Günahı Yok

                                 🪷

Arın

Arkasına saklandığım kitaplığın arasından karşımdaki kadına bakıyordum. Üstündeki kareli bir gömlek vardı, gömleğin içine siyah boğazlı bir kazak giymişti. Bacaklarını saran siyah pantolonun paça kısımlarında kısa fermuarlar bulunuyordu. Topuklu botlarının üstünde döndü ve elindeki kitabı rafına geri koydu.

Saçları onu görmeyeli bayağı uzamıştı, en azından omuzlarındaydı artık. Eskiden de hafifte olsa makyaj yapardı ama artık abartmayı önemsemeden istediği gibi makyaj yapıyordu. Gözlerini ayıramadığım kadına baktığımda fark ettiğim tek şey ne kadar çok değiştiğiydi. Artık eskisi kadar hayat dolu değildi. Renklere küsmüştü. En önemlisi gözlerinde o eskiden olan parlaklık azalmıştı. Bunu o kadar mesafeden bile görebiliyordum

Bir kaç dakikanın ardından beni dumura uğratacak o an yaşandı. Fatih onun arkasında belirdi ve kollarını beline sardı. Bütün kaslarım gerilirken yerimden doğruldum. O piç benim Ay Işığıma sarılıyordu. Ama beni asıl sarsan Mısra'nın ona karşılık vermesi olmuştu. Arkasını dönmüş ve yüzündeki gülümseme ile ona sarılmıştı. Ne konuştuklarını burdan duyamıyordum ki bu hiç hoşuma gitmiyordu.

Ellerimi yumruk yaptığımı bile fark etmemiştim. Öyle bir sıkıyordum ki parmak boğumlarım beyazlamıştı. Fatih onun elini tuttu ve sahafçıdan dışarı çıkardı. Ay Işığımın kulağına birşeyler söyledikten sonra kafasını geriye yatırarak samimiyetsiz bir kahkaha attı. Tiksinti ile onlara baktım.

Çok çirkin bir görüntüydü. Onun yanına yakışmıyordu. Onun yanına bir tek ben yakışırdım. Bende artık Mısra için hiç kimseydim. Derin bir nefes alıp onların peşinden çıktım. Kaldırımda yürüken yanından geçen bisikletli bir gence yol verdim ama gözlerim o ikisinden ayrılmıyordu.

Çiçek satan kadınlardan biri yanlarına geldiklerinde durdular. Ve beyaz papatyalardan oluşan kocaman bir demeti alıp Mısraya verdi. Bu hayvan herif daha onun ne sevdiğini bilmiyordu. Mısra papatya sevmezdi, sarı lâle severdi. Çünkü babasının ona aldığı ilk çiçekti sarı lale. Gerçekten onu tanımayan bir adama mı gülümsüyordu? İçimde ki o lanet ses konuştu. Belkide artık papatya seviyordur. O artık senin tanıdığın Ay Işığı değil. O başka biri. Sikeyim ki içimdeki o ses haklıydı. Ama o masum ve ürkek bakışları içimdeki umut kırıntısını uyandırmıştı.

Biraz daha yürüyüp bir kafeden içeri girdiler. Bir kaç saat orda oturup, kahve içtiler ama Mısra tatlı yememişti. Eskiden olsa çoktan üçüncü tabak tatlısını yemişti. Acaba artık tatlı sevmiyormuydu?

Kafeden çıkıp evlere dağıldıklarında yapmamam gereken birşey yaptım ve Ay Işığımı hergün o uyuyana kadar izledim. Uzaktan izledim onu, kalbim her geçen gün daha çok acıdı hasreti ile.

                                       ~

Terden saçları alnına ve çenesine yapmıştı. Giydiği sporcu atletinden gözüken göğüsleri terden parlıyordu ve bu durum etrafındaki adamların kaçamak bakışlarını üstünde toplamasına neden oluyordu. Yeni kestiğim saçlarımi yukarıya doğru taradım elimle. Gerçekten spor yaparken giyecek başka bir şey bulamamışmıydı? Pekâlâ tişört ve eşofman giyebilirdi. Ama onu gözlemlediğim kadarı ile artık dış görünüşüne çok önem veriyordu. Evdeyken bile daima özenli giyinirdi.

Lotus Çiçeği Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin