Bir Adım Bin Kaçış

11 1 0
                                    

Bölüm şarkısı: Sertap Erener- Gel Kavuşalım Artık

Teoman- Renkli Rüyalar Otelinde

🤍

Ben hayatım boyunca kolay kolay kin tutabilen bir insan olmamıştım. Kimseye uzun süre küste kalamazdım zaten. Hele o kişi sevdiğim veya özlediğim birisiyse.

Ablama ve Arın'a karşı çok çabuk yelkenlerimi suya indirdiğimi düşünüyordum. En azından plandığım bu değildi. Tabiki hemen onlarla eskisi gibi olmayacaktım. En azından ablamla öyle olmak için çabalayacaktım ama Arın ile eskisi gibi olmam mümkün değildi. Çünkü ne ben o eski ergen kızdım nede o Çınardı.

Ayrıca her ne kadar zorlada olsa Fatihle bir ilişkim vardı. Yani Arın' ın beni alnımdan öpmesi bile hatta böyle hissetmem bile bana çok yanlış geliyordu. Kendimi kötü hissediyordum. İnsan sahte sevgilisine ihanet ediyormuş gibi hissedermiydi? Hissediyormuş. Hiç bir zaman onu sevmemiştim ama saygı denilen bir şey vardı. Sonuçta aynı şeyi o bana yapsaydı, başka bir kadın olsaydı hayatında onu hiç düşünmeden vururdum. Neticede Çiğdem onu öptüğünde de sinirlenmiştim. Çünkü benimle birlikte olduğu bilinen bir erkeği kimse bırak öpmeyi göz ucuyla bile bakamazdı. Neyseki Fatih ona karşılık vermemişti yoksa onu vurup Burhan'ın düşmanlığını daha fazla üstüne çekebilirdim.

Evet bunu yapardım çünkü malesef ki kontrol edemediğim bir öfkem vardı. Bunun için bir aralar Meleğin zoru ile terapi almıştım ama o adamın sorduğu sorular beni daha çok sinirlendirmişti. Hangi mantıklı insan kardeşini kaybetmiş ablası ve sevdiği çocuk tarafından terk edilmiş birine 'Bu sana nasıl hissettirdi?' Diye sorardı ki? Nasıl hissetmemi bekliyordu acaba? Kız kardeşim ebediyen çocuk kalmıştı, ablam ve sevdiğim çocuk onlara en çok ihtiyacım olduğu an beni yalnız bırakmışlardı. Babam... Babam ise oda gitmişti onunki tam terk etmek sayılmazdı ama artık oda yoktu. Zaten o gittikten sonra başımı okşayacak kimsem kalmamıştı.

Dayımın gözlerinin içine sevgi dilenir gibi bakmıştım ama dayım düz biriydi, sesli dile getirmediğimiz sürece sizi anlamasını bekleyemezdiniz. Bende ondan sonra artık ondan da vazgeçmiştim. Diğer dayılarım vardı ama açıkçası hepsi şerefsiz herifin tekiydiler. 

Bir süre sonra sanki anlamış gibi Athan abilik görevinden sıyrılıp hem bana hem Meleğe babalık yapmaya başlamıştı. Lisede benden hoşlanan çocukları az pataklamamıştı. Ne zaman bir şeye ihtiyacım olsa ona koşuyordum ama onun bana olan sevgisininde vicdan azabından kaynaklı olduğunu da biliyordum. 12 yaşımın katili olan babasının yaptıklarının pişmanlığını o taşıyordu.

Onunla bir anlaşmamız vardı. Ben kız kardeşine ne olduğunu bulacaktım oda bu süre zaafında benim için çalışacaktı. Aslında ben kız kardeşine ne olduğunu çoktan bulmuştum ama dediğim gibi bencildim işte. Ona bağlanmıştım gitmesine dayanamazdım. Ama eğer bir gün kendi hayatını kurması gerekirse, aşık olduğu bir kadın olursa ona o dosyayı teslim edecektim.

Arın arabayı durduğunda tek kelime etmeden kapıyı açıp dışarı çıktım. Arkamı bakmadan yürümeye başladığımda ismimi seslendiğini duymuştum ama yine de arkamı dönmedim. Ne olmasını bekliyordu? Ah canım diyip sarılmamızı mı? Aslında biraz öyle olmuştu ama bu anlık bir şeydi. Büyütmeye gerek yoktu.

Büyük yalının önüne geldiğimde Fatih'in korumaları önümde ceketlerini düzelttiler ve selam verdiler. Ben sadece başımla onlara selam vermiştim.

Samet anında yanıma geldi ve gülümsedi." Yengemm! Hoşgeldin!" Göz devirmemek için kendimi zor tuttum." Sametçim!" Dedim onu taklit ederek. Güldü." Beni baştan aşağı süzdüğünde tek kaşımı kaldırarak kafamı salladım." Hayırdır?" Yüzüme böm böm baktığında devam ettim." Ömrünün geri kalanını kör olarak yaşamak istemiyorsan o gözlerini üstümden çek!" Gülerek bana ileriye gösterdi." Daha fazla geç kalma yengecim." Bu sefer göz devirdim.

Lotus Çiçeği Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin