Ferit'ten
Öpücüklerimi, Seyran'ın narin vücudunda şehvetle gezdirdiğim sırada dış kapının önünden geldiği rahatlıkla anlaşılabilen bir gürültü doldu odaya.
"O neydi?" dedi Seyran korkuyla açılmış gözlerini gözlerimle buluşturduktan sonra. Saçları dağılmış, dudakları öpüşmekten kızarmıştı. Üstelik çıplaktı, öyle etkileyiciydi ki karşısında boğazım düğümleniyor, konuşamıyordum.
"Kedidir." hızlıca geçiştirdikten sonra Seyran'ın boynunu öpmeye başlayacaktım ki dudaklarım onun bembeyaz tenine değer değmez beni itti.
"Ferit, biri var. Çabuk kalk." dedi telaşla.
Oflayarak koltuktan kalktım ve dünyanın en güzel manzarasını arkamda bırakarak dış kapıya doğru ilerledim. Bir elimle pantolonumun fermuarını kapatırken, bir elimle de hızla kapıyı açtım. Ardından birkaç adım ileriye doğru gidip, etrafa bakındım. Fakat kimse yoktu, herhangi bir ışık dahi yanmıyordu apartmanda.
"Neredesin haylaz kedi? Buraya neyi bırakıp geldiğimi öğrensen sen bile kızarsın kendine." dedim ileriye doğru sesleniyormuş gibi yaparak. Seyran ise birkaç saniye sonra yanımda belirdi.
"Kimse yoksa gürültü nereden geldi?" dedi kolumu kavrayarak.
"Seyrancım apartmanda yaşıyorsun. Biri çöp çıkarmıştır. Ya da biri evine girerken ayakkabı düşürmüştür, ses olmuştur." dedim belini kavradıktan sonra.
Onu iyice kendime yaklaştırdıktan sonra yeniden boynunu öpmeye eğilecektim ki beni tekrar itti.
"Öyle mi dersin? Ama çok gürültülüydü." dedi etrafta gözlerini gezdirirken.
"Öyle derim hayatım. Biz şu kaldığımız işe devam mı etsek?" baştan aşağı karşımdaki manzarayı süzerek konuşmuştum. Elbisesinin üstüne bir hırka almış, yüzü kızarmış, dudakları hafif şişmişti. Hem güzel hem de tatlı olmayı nasıl başardığını düşünmekten kafayı yiyebilirdim.
"Devam edemeyiz Feritcim." dedi Seyran, tekrar evin içerisine girmeye hazırlandığı esnada. Adeta yaramaz çocuklar gibi arkasından koştum ve onu kucağıma alarak eve girdim.
"Neden ama?" dedim kucağımdayken kalçasını okşayarak. O ise elimi ittirdi ve,
"Korktum çünkü, kaçtı." dedi hızlıca.
"Ne kaçması Seyro ya? Hıçkırık mı bu? Hıçkırık korkutunca kaçar."
"Seyro mu?" kıkırdadı.
"Evet ya Seyro. Hem nasıl bir dakikada giyindin?" çocuk gibi mızmızlanarak konuşuyordum.
Seyran ise beni dinlemiyormuşçasına esnemeye başladı.
"Hem ağrım var benim. Uykum da geldi, yatıyorum." dedi. Birkaç dakika önceki Seyran'dan eser kalmamıştı. Ardından köşede duran gömleğim gözüne çarptığında eliyle işaret ederek konuştu,
"Hadi giyin sende, üşüyeceksin böyle."
Seyran'ın sağ yanağına elimi yaslayıp, hafifçe okşadım ve yumuşak bir ses tonunda konuştum.
"İyi misin? Nerde ağrı?"
"Sadece uyumak istiyorum." öylesine naif konuşuyordu ki, kıyamıyordum ona.
"Sen nasıl istersen hanımefendi, ama bir dahakine bu kadar ateşli bir şekilde üstüme atlarsan-" muzipçe konuşmama devam etmeme izin vermeden dudaklarıma ufak bir öpücük kondurdu ve gözlerimizi buluşturduktan sonra konuştu,
"Biraz daha konuşmaya devam edersen benimle uyuma hakkını da kaybedeceksin."
Parmaklarımla ağzımı kapatır gibi yaptım ve gülümsedim. Sevdiğim kadın da gülümseyerek karşılık verip, elimi kavradı. Evin karanlık koridorunda birkaç dakika el ele yürüdükten sonra Seyran'ın odasına girmiştik. Seyran ışıkları açtığında ilk gözüme çarpan şey yatağın baş ucunda duran fotoğraf olmuştu. Kurum içi ödül gecesinde Seyran'a ödül verdiğim anın fotoğrafıydı bu. İstemsizce duygulanmıştım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEYRAN & FERİT +18
FanfictionKorhan ailesi, küçük oğulları Ferit Korhan'ın evliliği için değil de asistanı için bir arayış içerisinde olsalardı? Korhan Şirketi'nin yeni yöneticilerinden biri olan Ferit Korhan'a en iyi şekilde kim asistanlık yapabilirdi? Gelin, birlikte görelim...