Ferit'ten
"Seyran Hanım'a gereken bilgilendirme doktorunuz tarafından yapılacaktır, geçmiş olsun." hemşire sözünü tamamlar tamamlamaz Seyran'ın uyuduğu hastane odasına girmek için hareketlenmiştim ki Abidin omzumdan tutarak durdurdu beni.
"Ferit, çok kötü gözüküyorsun. Seyran böyle görmesin seni. Gel, biraz hava al. Elini yüzünü yıka."
"Haklısın." diyebildim. Boğazım düğümleniyordu, konuşmak öyle zordu ki şu an benim için.
Abidin ile birlikte koşar adımlarla hastanenin bahçesine çıktığımızda, etrafında kimsenin bulunmadığı bir oturma bankını gözüme kestirmiştim bile.
"Suna Hanım'ın evinde miydi hırsızlar?" Abidin hemen söze girmişti.
"Önce sen anlat Abi. Suna'yla ne yapıyordunuz? Hem de biz Paris'teyken?"
Boğazını temizleyip hemen başladı anlatmaya Abidin,
"Bugün akşam saatlerinde Suna Hanım'ın evinin olduğu caddede ufak bir işim vardı. İşimi hallettim, bir baktım Suna Hanım taksi çevirmeye çalışıyor caddenin ortasında. Durdum bende. Üst komşusunun bir davet verdiğini, onun için hazırlandığını fakat yarım saattir ise taksi beklediğini söyledi. Yürüyebilecek durumda da değildi, ayakkabısının topuğu kırılmıştı. Bende gideceği yere kadar götürdüm. Sağ olsun, o da davete gelmem için ısrarcı olunca kıramadım."
"Senin özel zamanın yok Abidin." dedim sertçe yanı başımda oturan can dostuma bakarak. Hemen ardından aynı sertlikle sözlerime devam ettim,
"Korhan'lar için çalışan kimsenin özel zamanı yok! Herkes Seyran Korhan'ı korumakla görevli. Havaalanından bizi senin alman gerekiyordu. Ben olmasam bile senin orda olup, Seyran'ı koruman gerekiyordu. Senin görevin bu Abi!"
"Haklısın, özür dilerim.." Abidin'in pişmanlığı yüzünden okunuyordu. Daha fazla üstelemek istemedim. Defalarca benim için siper olmuş, defalarca beni kollamış, defalarca dert ortaklığımı yapmış biri vardı karşımda. Bebeğimin sağlıklı olduğunu düşünerek kendimi telkin etmekten başka yapabileceğim birkaç şey vardı yalnızca. Ve bunları yapmak için de Abidin'e ihtiyacım vardı. O yüzden şu an onu azarlamanın ne yeri ne de sırası değildi.
"Neyse.. Olan oldu artık. Şükür ki karım da evladım da iyi. Yapacağın iki şey var Abi. Birincisi Seyran'ıma el kaldıran o şerefsiz hırsızları bulmak. Sen önce bulacaksın, bana haber vereceksin, ben biraz ilgilendikten sonra polise teslim edeceğim. İkincisi ise Seyran'ın doktorunu mahkemeye vereceksin. Muayenehanesini kapattıracaksın. Bir avukat ordusu tut. Tüm işi sana veriyorum. Yüzümü kara çıkarma. Ha, birde Suna'yı evine bırak. Oradan da ayrılma. Kız korkmasın." dedim kendimden emin bir şekilde.
"Tamamdır Ferit. Sen merak etme. Ben kalırım Suna Hanım'ın evinde." Abidin'in oldukça istekli bir şekilde konuşması dikkatimden kaçmamıştı.
"Ben Seyran'ın yanına gidiyorum." biraz daha iyi hissettiğimde hızlıca ayaklanarak, hastanenin kapısına doğru yönelmiştim. Elbette Seyran'ın odasına girmeden önce ellerimi ve yüzümü yıkamayı da ihmal etmemiştim.
"Güzelim?" klasik bir hastane odası olarak dizayn edilmiş odanın ortasına doğru ilerlerken konuşmuştum. Seyran gözlerini hafif hafif aralamaya çalışıyordu. Hemen yanı başında duran koltuktaki yerimi alarak, elini sıkıca kavradım sevdiğim kadının.
"Buradayım bir tanem." dedim sakince.
Seyran ise benim sakin ses tonumun aksine gözlerini tamamen aralamayı başardığı gibi endişeye bürünmüştü. Ellerini karnına götürüp tedirgince gözlerime baktı ve tahmin ettiğim o soruyu sordu,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEYRAN & FERİT +18
FanfictionKorhan ailesi, küçük oğulları Ferit Korhan'ın evliliği için değil de asistanı için bir arayış içerisinde olsalardı? Korhan Şirketi'nin yeni yöneticilerinden biri olan Ferit Korhan'a en iyi şekilde kim asistanlık yapabilirdi? Gelin, birlikte görelim...