Bizim Bebeğimiz

2K 121 56
                                    

Her kısımda tepkilerinizi yorumla belirtirseniz çok mutlu olur, daha güzel bölümler yazmaya çalışırım :) Keyifli okumalar!

-


-BİR BUÇUK AY SONRA-

Ferit'ten

Mayıs ayının sıcak günlerinden birinde, ofisimde yeni asistanım Selim'in, evraklarımdaki yanlışlıklarını düzeltmekle uğraşıyordum. Seyran'ın başka bir şirkete görevlendirilmesinin üzerinden bir ay geçmişti. O gün beni yanlış anlayan Seyran hanım, kendimi açıklamama dahi izin vermemiş, tamamiyle iletişimimizi kesmişti. O günden beri onu göremiyordum. Öylesine özlemiştim ki.. 

"Ferit Bey, yarım saat sonra toplantınız var." dedi Selim her zamanki fazla enerji dolu sesiyle. 

"Benim yerime senin katılmanı istiyorum." dedim sıkkınlıkla önümdeki belgelere göz atmaya devam ederken.

"Halis Bey toplantıya katılamayacağı için yerine sizi görevlendirdiği toplantı bu efendim. Tüm önemli iş insanları katılım sağlayacaklar. Unuttunuz sanırım." 

Bir anda, elimdeki tüm belgeleri fırlatırmışçasına bırakarak ayaklandım. 

"Hadi be! O bugün müydü?" 

Selim kendinden emin bir şekilde kafa salladığında kendi kendime konuştum,

"Akıl mı bıraktı bende bu kız." 

"Efendim?" Selim yine enerjik bir şekilde yüzüme doğru eğildiğinde elimi saçlarımdan geçirdim ve,

"Tamamen aklımdan çıkmış. Hemen hazırlık yapalım." dedim.

"Zaten tüm şirket hazırlanıyor efendim. Sizin sadece kontrolleri sağlayıp, eksikleri bildirmeniz yeterli." 

Selim'i başımla onayladıktan sonra yoğun bir güne daha başlamak üzere olduğumu hissetmiştim. 

-

Toplantı saati gelip çattığında, Selim ve ben yerlerimizde beklemeye koyulmuştuk. Tek tek misafirlerimizin içeri girmeye başlamasıyla önemli bir toplantı olacağının tekrar farkına varmıştım. Türkiye'nin seçkin şirketlerinin sahipleri ile çok önemli bir görüşme fırsatı yaratmıştı dedem. Fakat hastalığından dolayı gelememiş, bu konuda babam yerine bana güvenmişti. Toplantıyı son anda hatırlamam elbette dedemin kararının tartışılabilir olduğu yönünde bir kanıttı. Ama yine de tüm sempatikliğimi kullanarak, bu iş insanlarıyla güçlü ilişkiler kurmayı tüm hırsımla arzuluyordum. Şirket sahiplerini en içten gülümsemem ve nazik sözlerimle karşılamaya devam ederken, toplantı salonunun kapısına gözlerim bir anlığına kaymış ve aniden olduğum yerde kaskatı kesilivermiştim. Uzun boylu, geniş omuzlara sahip, iri yarı, tahminen otuzlu yaşlarında olan bir adam kapının hemen önünde belirmişti. Fakat beni bu denli etkileyen o değildi elbette. O iri yarı adamın hemen arkasında duran Seyran'dı. Saçlarını sıkıca at kuyruğu yapmış, beyaz uzun bir gömlek ve siyah pantolonuyla yeterince resmi bir kombin yapmıştı. Sanki yıllardır görmüyor gibiydim onu. Sanırım böyle hissetmemin sebebi bir buçuk ayda biraz kilo almasıydı. 

"Merhaba Ferit Bey. Emre Varol." kendime doğru uzatılan eli sıkıca kavrayıp sıktım.

"Hoş geldiniz efendim, yerlerinize buyurun lütfen." bugün kesinlikle mahvetmemem gereken bir gündü. Her ne kadar benim Seyran'ımı almış olsa da kendisine iyi davranmamı gerektirecek bir statüye sahipti Emre Bey. 

SEYRAN & FERİT +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin