Bir imtihanım bitmeden diğerine koşuyordum, varlığım artık bunu kaldıramıyordu. Tam masumluğum kanıtlandı derken şimdide bu çıkmıştı başıma. Karşımda durmak ve yorulmak bilmeyen insanlar nefes dahi almadan bana sorular soruyorlardı. Ben ne yapmıştım, ben yine neyle suçlanıyordum.
"Rabia hanım söylentiler doğrumu efendim"
"Bize bir cevap verin lütfen"
"Aranızdaki ilişki ne zamandan beri var efendim" ben ağzımı açıp tek kelime dahi kuramıyordum. Allah'ım bu nasıl olur nasıl böyle bir şeyle karşılaşırım. Haberciler aç kurtlar gibi gözümün içine bakıyor elindeki mikrofonları adeta ağzıma sokuyorlardı.
"Ben şey" lafımın devamını nasıl getireceğimi daha düşünemeden kolumdan tutulmam ve bir tarafa doğru sürüklenmem aynı anda oldu..
"Ömer bey neden bir açıklama yapmıyorsunuz efendim ""Ömer bey bu yasak bir ilişkimi "
"Ömer bey Pelin hanımı Rabia hanım için bıraktığınız söylentileri var bu konuda ne diyorsunuz" Ben ağlamaya başlamıştım bile arkamızdaki kişiler durmaksızın sorular soruyorlardı, ama Ömer hiç birine cevap vermiyor, yüzlerine bile bakmıyordu. Beni peşinden sürükleyerek arabasına kadar getirmiş ve binip binmyeceğimi sormadan beni açık kapıdan içeri sokmuştu.
Kendiside sürücü koltuğuna oturduğunda arabayı çalıştırarak yolumuzu kesen habercilerin üstüne sürmüştü. Kalbim sanki yerinden çıkacak gibi oldu ama çok şükürki birşey olmamıştı. Araba o kadar çok hızlı gidiyorduki yerimde bir türlü sabit duramıyordum.
"Kemerini bağla" Ömer'in sert sesi ile kemerimi bağlamdığımı yeni gördüm, hemen dediğini yaparak kemerimi bağladım gözyaşlarımı silerek arkama yaslandım. Nereye gidiyorduk bilmiyordum ama beni oradan alıp çılardığı için ona minnettardım. Başımı cama yaklaştırıp olanları düşündüm ne yaşamıştım ben böyle, bir günüm olaysız, sorunsuz geçmez olmuştu.
Beni neden böyle bir şeyle suçlamışlardı. Ben kimi ayırmıştım, benim kimseyle bir bağlantım yoktu. Ömer'le Pelin ayrılmışmıydı, benim yüzümdenmi olmuştu, aklımı karıştıran bir sürü soru vardı ve cevaplarının birinin dahi bende değildi. Boğazımı temizleyerek Ömer'e baktım kaşları çatık bir şekilde yola bakıyordu.
"Ömer bunlar" derken lafımı kesti..
"Şimdi değil Rabia, önce sakin bir yere gidelim" sadece başımı salladım oda benim gibi olanlara bir anlam yükleyemiyordu sanırım. İkimizin telefonlarının çalması ile bakışlarkmız birleşti.
Kendi telefonunu sesize alarak bana öncelik tanıdı. Çantamdan telefonumu çıkartarak ekrana baktım, Mücahit'ti kesin haberleri olmuştu bu yüzden beni arıyordu."Alo" telefonu çekinsemde açmıştım sonuçta gelecek sondan ne yaparsam yapayım kaçamazdım.
"Neredesin Rabia"
"Ben şey"
"Rabia her neredeysen ne yapıyorsan bırak ve anneni ara" dediğinde yüreğim sıkıştı.
"Neden anneme birşeymi oldu" dedim endişeyele. "Vallah ben kadının yerinde olsam öbür dünyayı boylamıştım" kaşlarımı çattı dediği şeye bak "ne diyorsun Mücahit Allah aşkına doğru düzgün cevap ver"
"Şimdi şöyle, sen ve annenin müstakbel damat adayı Ömer bey boy boy haberlerdesiniz. Abinlerin daha haberi yok yengenler anneni sakinleştirmeye çalışıyorlar ben ise burda fırça yiyorum sana ulaşamadığım için, nerdesin sen söyle bir önce o hanzo seni nereye götürüyor"
"Bilmiyorum"
"Ne, kaçırıyormu seni yoksa öyleyse söyle sülalece içeri atayım onları, ahh ne yapıyorsun yenge ya"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(İMTİHAN, SERİSİ) İmanımın Yarısı
Teen FictionRabia, inancına ve değerlerine sıkı sıkıya bağlı, güçlü bir kadındır. Dış dünyanın baskılarına rağmen, kendi yolunda kararlılıkla yürümeye devam eder. Ancak bu yolda, inancını savunduğu bir tartışma sonucunda kendini mahkemede bulur. Davayı açan Pel...