Hala gödüklerimi idrak edemiyordum yeni uyandığım için hayalmi görüyorum diye düşünmüştüm ama değil bunlar gerçekti. Ben şu an karşımda kanlı canlı durmuş Ömer'le bakışıyordum.
"Ömer senin burada ne işin var" dedim elinde duran fincanı bana uzatarak tekrar konuştu.
"Dedim ya Rabia yeni bugün taşındığımız için eve daha birşey alamadık varsa biraz çay, malum çay olmazsa olmaz""Nereye taşındınız, dur bir dakika senle kim taşındınız" diyerek kapıdan bir adım dışarı çıktım etrafa göz gezdirmeme gerek kalmadan karşı evin kapısından kafasını uzatan Mert'i gördüğü.
"Mert" beni gören Mert elinde bir silme bezi ile bana el salladı.
"Merhaba nasılsın Rabia, ya Allah aşkına şuna biraz çay ver, sabahtan evi temizliyorum içim dışıma çıktı yemin ederim" dediğinde kafayı sıyırmamak için derin bir nefes alarak gözümü kapattım. Hayır hayır bunlar gerçek değil bunlar bir rüya, evet bir rüya, en son uyuyordum şimdi uyanıcağım ve gerçeklere döneceğim. Gözlerimi açtığımda bunun bir rüya olmadığını gördüğüm kara gözlerden anladım.
"Ya Ömer Allah aşkına burda ne işiniz var ne diye evimin karşısındaki daireye taşınıyorsunuz" Dediğimde gülen yüzü artık citti bakıyordu.
"Rabia söylediklerini çok düşündüm, haklısın kalbin çok yaralı ve çoğu yaranın sebebi benim ama onarırım, yani elimden geleni yaparım seni bırakmam, kalbini kazanacak ve seninle evleneceğim.İki kaşımı yukarı kaldırarak bak sen, gerçektenmi bakışı attım. "Yani Allah'ın izniyle evleneceğim dediğinde bakışlarımı kaçırdım, bu adam yüzünden bir gün bu gencecik yaşımda ölüp gidecektim, ani sözleri kalbimi yerinden çıkartıcak şekilde atmasına neden oluyordu ama hemen gardımı indirmeyecektim.
"Ömer bak söyleyeceğim biraz klişe olabilir ama tam bize uygun bir kelime sen hiç kırık bir bardaktan su içebilirmisin" bir adım attı bana doğru "peki sen o kelimenin devamını biliyormusun" ah evet biliyordum sanırım bizi ifade etmek için yanlış bir cümle kurmuştum. "Peki sen bardak kırıldı diye su içmekten vazgeçermisin" Tam ağzımı açıp komuşacaktımki başka bir ses araya girdi.
"Ay Rabia beyfendiye alt tarafı bir fincan çay verecektin sabahtan beri izliyorum ne uzattın" Bu bizim iki ev aşığıda olan Fikriye teyzenin zilli kızı Aysun'du ve elinde bir su bardağı dolu çay getirmişti. Bardağı Ömer'e uzatarak konuştu.
"Ah sanırım Rabia'nın evinde çay bitmiş bunu alın lütfen" diyerek cilveli bir şekilde konuşmuştu ne bu yani şimdi Ömer'e mi yavşıyordu. Kaşlarımı çatarak Aysun'a baktım bugün yine rengarenk giyinmişti.
Parmağını omuzundan aşağı inen bukleli saçlarından geçirip duruyordu. Sonra nemi oldu Ömer bey elini uzatarak getirdiği bardak dolusu çayı aldı."Teşekkür ederim zahmet ettiniz"
"Ya olurmu canım ne zahmeti bu arada ben Aysun" diyerek elini uzattı. Ömer üzerinde olan bakışlarımı fark ettiğinde bana baktı sonra yüz ifadem sanki onu eğlendirirmiş gibi gülümsedi.
İki elini kaldırarak"Kusura bakmayın Aysun hanım" diyerek elini sıkmayı nazik bir dille reddetti. Aferin birde sıksaydın, Aysun dudaklarını büzerek üzülmüş gibi yaptı.
"Sorun değil, Ömer di değilmi ben öyle anladım az önceki konuşmanızdan"
Ömer başını sallayarak onu onayladı."Harika, dediğim gibi benim adımda Aysun ama lütfen hanım deme kırılırım" diyerek otuz iki dişini gösterecek bir şekilde güldü. Gözlerimi devirmeden edememiştim.
" İyi çayınızıda aldığınıza göre size iyi günler" diyerek kapıyı ikisinin üstüne kapattım, Ömer'in Rabia diyerek adımı seslenmesine duymazlıktan gelerek salondaki rahat koltuğa geçtim. Açtım ama iştahım kalmamıştı. Benim neden sadece bir günüm normal geçmiyordu hiç aklım almıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
(İMTİHAN, SERİSİ) İmanımın Yarısı
JugendliteraturRabia, inancına ve değerlerine sıkı sıkıya bağlı, güçlü bir kadındır. Dış dünyanın baskılarına rağmen, kendi yolunda kararlılıkla yürümeye devam eder. Ancak bu yolda, inancını savunduğu bir tartışma sonucunda kendini mahkemede bulur. Davayı açan Pel...